EVET!!!(2)

1.8K 95 30
                                    

Bunu yazmadan önce 'EVET!!!'i tekrar okudum ve kendimden utandım. Hayır, gerçekten çok berbat olmuş. Cümle düşüklüğü mü istersiniz, sürekli dedim-dedin-dedi'yle biten cümleler mi istersiniz... Umarım bu bölüm de toparlayabilirim. Neyse sizi de hikayeden soğutmiyim şimdi... İşte yazın son YB'si!

"İkisi bir şeyler döndürüyor ama..."
-Annabeth-
"Ne?! HAYIR! P-P-Percy yapma, N'OLUR!!!" Percy bana kulak asmadan güldü ve ben kucağında olduğum halde denize doğru yürümeye devam etti. Ben hala çığlık atıp gülerken Percy beni denizin kıyısına, kumların üstüne bıraktı ve keskin bir ıslık öttürdü. "Artık ne yapmaya çalıştığını bana söyliyecek misin?" diye sordum gülerek. Bana döndü ve "Süprizimi mi? Ah, hayır." dedi. Siyah saçları denizden esen rüzgar yüzünden dağılmıştı ve deniz yeşili gözleri Long Island koyuyla tam aynı renkteydi. Herzamanki gibi Poseidon'a fazlaca benziyordu. Genç bir Poseidon gibiydi daha doğrusu. "Peki... Şimdi süprizine doğru mu gidiyoruz?" diye sordum. "Hayır." diye basitce cevapladı beni. Ama süprizin ne olduğuyla ilgili bir şeyler kafamda oluşmaya başlamıştı. "Percy..." dedim ses tonumu normal tutarak "Geçen Hekate melezlerinden birisi bana seninle evlenip evlenmiyeceğimi sordu.". Percy'nin dudaklarında ufak bir gülümseme belirdi. "Sen ne dedin?" diye sordu dalgınca. Aslında Percy'yi huzursuz etmezdim ama... Madem bana süprizini söylemiyor, diye düşündüm, o zaman bunu haketti. "Hayır dedim.". Sonrasındaki yüz ifadelerini kameraya almayı çok isterdim. İlk önce hayalkırıklığı, sonra üzüntü ve en sonunda bu iki ifadeyi saklamaya çalışırken takındığı "ifadesiz" bir yüz (hmm... bu ifadesiz yüz olayını beceremiyorsun Yosun Kafa.). Aslında belki orda bırakabilirdim ama eh... Bir Athena çocuğu, bir şeyleri bilmemekten nefret eder. "Yanii... Aphrodite kulübesindeki Adonis Clark varken sen... Bilemiyorum." diye devam ettirdim oyunumu. Aslında Adonis ve Percy'yi kıyaslamak Adonis'e haksızlık oluyor. Her açıdan. Mesela Percy az sonra Aphrodite kulübesindekileri boğucaktı muhtemelen.
Tabi beni bundan çok daha iyi tanıdığını hesaba katmamışım.
Benim silahımı bana karşı kullandı. "Eh, haklısın aslında." dedi bana. Kaşlarımın havaya kalkmasını engelleyemedim tabi. "Yani Rachel varken sen..." Eh, iyi rol kesiyordu ve hayatımın en büyük salaklıklarından birini yaptım -ki öyle çok fazla olmadıklarını tahmin edersiniz-. Sinirden titrerken kalkıp arkamı döndüğüm gibi koşar adım yürümeye başladım. Bir yandan da gözlerimden akan yaşları siliyordum.
Bu muydu yani? Bitmiş miydi?
Aniden önümdeki kumların hareketlenmesiyle durdum. Kumlar havada "Seni seviyorum, Akıllık Kız." yazısını oluşturduklarında gözlerimdeki yaşları sildim ve hala hıçkırarak arkamı döndüm. Percy beş adım kadar gerimde durmuş, muhteşem deniz yeşili gözleri ve dağınık siyah saçlarıyla karşımda durmuş, bana bakıyordu. Ve Percy'nin arkasında...
Percy'nin arkasında tüm kamp toplanmış bizi izliyorlardı. Kampçılar, Kheiron, Rachel -ki kendisi bugün bile neden o an ona nefretle baktığımı çözememiştir-, Roma Kampı'ndan gelmiş olan Reyna, Frank ve Hazel, hatta Bayan Jackson'la Tyson bile ordaydılar! Ben şaşkınlıktan donmuş halde rüyada gibi onlara bakarken Percy gülümseyerek beni dünyaya döndürdü. Bir iki adım daha yaklaştı ve önümde diz çöktü. Arkasında Bayan Jackson bize sevgiyle gülümsüyor, Piper dans ediyor, Frank ve Hazel elele tutuşmuş bize bakıyor, Jason Piper'a bakıp gülüyordu. Leo'ysa sırıttı ve zafer işareti yaptı. Percy cebinden mavi bir kutu çıkardı ve direk gözlerime baktı "Annabeth, biliyorum daha 17 yaşındayız ama... Soyadını Jackson olarak değiştirmek ister misin?"
Soyadını. Jackson. Olarak. Değiştirmek ister misin.
Mutluluktan yaşlarla dolmuş gözlerle ona baktım ve hayatımda ilk defa ne cevap vereceğimi düşünmedim. "EVET, YOSUN KAFA!!!". Sonrasında beni öptüğünde, içimden artık hiçbir şekilde ondan kuşkulanmıyacağıma dair Styks nehri üzerine yemin ettim. Aslında o anın sonsuza kadar uzamasını isterdim ama arkamızdan bir ses "SONUNDA!" diye kükredi ve kampçılar bizi omuzlarına aldılar. Tıpkı bir yıl önce olduğu gibiydi her şey...

BİLİYORUM ÇOK KISAYDI AMA... FEELS GEÇİREREK YAZDIĞIMI DA SÖYLEMEM GEREK. HER ŞEY TAM HAYAL ETTİĞİM GİBİ (DOĞAL OLARAK). Evet yüzüğü tarif edemedim ama hayalimdeki yüzük multi de var.
Herneyse, bu hikaye benim yazmaya başlama sebeplerimden birisidir. Umarım (çok) sevmişsinizdir. Az sonra "PARTİ" isimli, bonus bölüm gibi bir şey yayınlayacağım. Hani Percabeth evlenicek sonuç olarak, parti olmazsa olmaz.

Son olarak... Bana mükemmel bir yaz yaşattığınız için size ÇOOO... OOOK teşekkür ederim, hikayeme gösterilen bu ilgi gerçekten beni çok mutlu etti. Hepiniz harikasınız cidden. Yazın son bölümüydü bu (tekrar hatırlatırım :D) -PARTİ dışında- ve şimdi sizden genel bir eleştiri bekliyorum :)

MELEZLERDEN HİKAYELERWhere stories live. Discover now