4

6.1K 550 191
                                    


O zaman beni tanımadın. Ve iki gün sonra yeni bir karşılaşmada bakışların belli bir aşinalıkla beni kuşattığında, bir defa daha beni seni seven ve senin uyandırdığın kişi olarak değil, fakat sadece iki gün önce aynı yerde karşına çıkmış olan on sekiz yaşındaki genç kız kimliğiyle tanıdın. Bana sevecen bir şaşkınlıkla baktın ve dudaklarında hafiften bir gülümseme gezindi. Yine yanımdan geçtin ve yine adımlarını hemen yavaşlattın: ben titriyordum, sevinçten neredeyse bağıracak gibiydim ve dua ediyordum. Benimle konuşacaktın. Senin için ilk defa canlı olduğumu hissediyordum: ben de adımlarımı yavaşlattım, senden kaçmadım. Ve ansızın, geriye dönmeden, seni arkamda hissettim, o sevdalısı olduğum sesinin bana ilk defa hitap edeceğini duyacağımı biliyordum. Beklenti, iç dünyamda bir felce uğramışlık gibiydi, artık durmak zorunda kalmaktan korkuyordum, yüreğim öylesine çarpıyordu –ve sen yanıma geçtin. Benimle sanki uzun zamandır tanışıyormuşuz gibi, o hafiften neşeli tavrınla konuştun –ah, evet, hayatıma ait herhangi bir şeyi sezebildiğin hiç olmadı!–, benimle öylesine büyüleyici bir rahatlıkla konuştun ki, sana cevap vermeyi bile başarabildim. Bütün sokak boyunca birlikte yürüdük. Ondan sonra da bana birlikte yemek yer miyiz diye sordun. Sana hayır demeye nasıl cüret edebilirdim ki?

  Küçük bir restoranda yedik –nerede olduğunu hatırlıyor musun? Ah, elbette hayır, çünkü senin için öteki benzer akşamlardan farklı bir yanı yoktu, zira kimdim ki ben senin gözünde? Yüzlercesi arasından sadece birisi, sonrasız sürüp giden bir zincirde tek bir serüven halkası. Zaten beni sana hatırlatacak hiçbir şey de yoktu: az konuştum, çünkü yakınımda olman, benimle konuştuğunu duymak, benim için sonsuz mutluluk vericiydi. Konuşmanın bir saniyesini bile bir soruyla, budalaca bir sözcükle ziyan etmek istemiyordum. Orada geçirdiğimiz zaman boyunca sana duyduğum o tutkulu saygıyı nasıl sonuna kadar hak ettiğini, ne kadar ince ve anlayışlı davrandığını, her türlü ısrarcı yaklaşımdan ve tenselliği de içeren sevecenliklerden nasıl uzak kaldığını hep şükran duyarak hatırlayacağım ve asla unutmayacağım, daha ilk andan başlayarak öylesine güven verici, dostça bir samimiyet sergilemiştin ki, çoktandır bütün iradem ve arzumla sana ait olmasaydım bile beni kazanırdın. Ah, benim o beş yıllık çocukça beklentimi hayal kırıklığına sürüklememekle ne kadar büyük bir arzuyu karşılamış olduğunu asla bilemezsin!

  Vakit geç olmuştu, kalktık. Restoranın kapısında bana acelem olup olmadığını, biraz daha zamanımın bulunup bulunmadığını sordun. Senin için hazır olduğumu nasıl saklayabilirdim! Daha zamanımın olduğunu söyledim. Sonra sen, hafiften bir çekingenliği hemen aşarak, gevezelik etmek üzere biraz evine gelmeyi ister miyim diye sordun. "Memnuniyetle," dedim kendimi bütünüyle içimdeki duygunun doğallığına bırakarak ve hemen o anda çabuk kabullenişimden tedirginlikle veya sevinçle, ama bir biçimde etkilendiğinin, ama her ne olursa olsun kesinlikle şaşırdığının farkına vardım. Bugün o hayretini anlıyorum; çünkü biliyorum ki kadınlar genel olarak, içlerindeki kendini verme arzusu ne kadar yakıcı olursa olsun, bu hazır oluş durumunu inkâr etmek, ürkmüş gibi yapmak veya yalanlar, yeminler ve vaatler aracılığıyla önce yatıştırılması gereken bir öfkeyi oynamak alışkanlığındadırlar. Ayrıca, böyle bir davete bu kadar sevinçle karşılık vermenin belki de ancak aşkın profesyonellerine, yani hayat kadınlarına veya saf, bütünüyle yeniyetme çocuklara özgü olduğunu da biliyorum. Fakat benim içimde gerçekleşen –sen nasıl sezebilirdin ki bunu–, yalnızca artık söze dönüşen iradeydi, tek tek binlerce günün şimdi bir bütün halinde bütün engelleri aşan özlemiydi. Ama ne olursa olsun, etkilendiğin kesindi, seni ilgilendirmeye başlamıştım. Yürüdüğümüz sırada senin, konuşmalarımız sırasında yandan süzerek, beni bir biçimde hayretle tartmakta olduğunu da hissettim. Duyguların, insana ait her konuda onca sihirli bir biçimde kendinden emin olan duyguların yanındaki bu kızda hemen bir olağandışılığın, bir sırrın kokusunu almıştı. Meraklı yanın uyanmıştı ve sorularının kuşatıcı ve ipucu bulmaya yönelik ifadesinden nasıl o sırra ulaşmak peşinde olduğunun farkına varmıştım.

Bilinmeyen Bir Kadının MektubuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin