2

5K 172 3
                                    

Hava hâlâ bozuktu. Kara bulutlar beni uyarır gibiydi.
'Afra Aydın şemsiyeni almış ol çünkü yağmur yağacak' diyecek gibi sezgiler alıyordum. Ama neyse ki Hazal'ın dün bana verdiği şemsiyeyi yanıma almıştım.

Sonunda otobüs geldi. Benimle aynı otobüsü bekleyen kişilerle otobüse binmiştim. Yol boyunca şu Cygnini Restorantının genç ukala büyük patronunu merak ettim.

Afra dua ette büyük patronun gözüne batacak bir şey yapma...

İş yerime sonunda gelmiştim. Kol saatime baktığımda erken geldiğimi anladım çünkü işe başlama saatim sekizdi. Ama ben Hazal'ın uyarısına göre 07:30'da geldim. Harika...

Dün Gece
TAYLAN KARA

Babam öldükten sonra babamın yarım bıraktığı bütün işlerin başına geçmek zorunda kalmıştım.
Babamın ölümünün ardından büyük endişelere düşen annem babamın yok oluşuna değil de şöhretimizin bir yıkılışa uğracağının korkusu varmış ne kadar geç anlasam da...

Babamın yarım bıraktığı zor ve büyük işlerini tamamlayabileyim diye annem babamın yardımcısı Ahmet Bey'i beni eğitmesi için başıma gardiyan gibi diktiğini biliyordum.

Tıpkı babamın yaptığı işlerin sonucunda başarıyla, saygıyla anıldığı gibi bende "Babasının oğlu" denilerek saygıyla anılıyordum.

Ne kadar annemin kendi arzuladığı gibi, istediği gibi hayatıma müdahale etse de hayatımın aşkı Nil'le beraber olmama karşı gelememişti.
Çünkü aşk benim aşkımdı. Kimse buna karışamazdı.

Nil'e evlenme teklifi etmeyi düşünüyordum.

Emindim.

Onun hayatımın aşkı ve aradığım eş olduğuna...

Bir yandan araba sürerken bir yandan da Nil'e aldığım yüzüğe bakarak sırıtıyordum.
Üç yıllık ilişkimiz boyunca birbirimize olan sevgimizi yitirmediğimizi düşünüyordum.

Kalbimin aşkla atan mutluluyla Nil'in evine gelmiştim. Arabamdan yüzüğü alarak indim. Nil'in kapısını derin bir nefes alarak çaldım. Baya heyecanlıydım. Nil'e ayarladığım güzel yere beraber gidip o teklifi sonunda edecektim. Umarım berbat etmem bu güzel anı...

Kapıyı açan hizmetli kadındı.
"Hoşgeldiniz Taylan Bey" diyerek gülümsedi.

"Hoşbulduk... Nil nerede?" dedim yüreğime sığmayan mutlulukla.

"Aybars Bey'le misafir odasındalar" diyen hizmetli kadına kaşlarımı çattım.

Aybars benim liseden beri yakın dostumdu. Ama onun burada ne işi vardı?

Misafir odasına yüzümden hiç eksik olan tebessüm ile girdim.

Ama... Ama galiba heyecandan yanlış odaya geldiğimi düşündüm. Çünkü karşımda birbiriyle öpüşen şahıslar görüyordum.

Bunlar arkadaşım Aybars ve sevdiğim kadın Nil olamazdı.

Çünkü... Çünkü onlar bana ihanet etmezdi.

Öpüşmeleri biten hainler beni görünce korkuyla bana baktılar.

Nil "Taylan" dedi utanan bir yüzle.

Aybars ise ne yapacağını bilemeyen bir halle kıpırdanıyordu.

Bir şok yaşadığım kesindi. Ne yapacağımı bilemeyerek öylece onların gözlerine baktım. Sonra onlarla geçirdiğim onca güzel anılar gözümün önünden bir film şeridi gibi geçince nasıl kandırıldığımı ağır bir şekilde kafama dank edildi. Ben bunu hak etmedim. Asla...

KUĞU AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin