Büyük bir karanlık...

340 58 23
                                    

Bir hafta olmuştu.O korkunç günün üzerinden tam bir hafta geçmişti.Artık o kadar acı vermiyordu ama Global Spokesmana'tan nefret eder olmuştum.İş yerine gidiyordum,gerekmedikçe hiç konuşmuyordum,tıpkı bir robot gibi davranıyordum bana ne derse yapıyordum.Hiçbir şeye yorum yapmadan,ikiletmeden yerine getiriyordum ne gülüyor ne somurtuyordum.Geliyor Beş'e kadar orada kalıyor ve sonra ya dışarı çıkıyor ya da eve dönüyordum.İşten sonra her şey normaldi,okul arkadaşlarım her şey eskisi gibiydi ama oraya gittiğim anda yüz ifadelerimi ve hislerimi donduruyordum adeta.

İlk günlerde Bryce'da öyleydi, gerekmedikçe hiçbir şey istemiyor,ofise gelmiyordu.Benimle diyalogta kurmuyordu, ve ben bu duruma büyük bir minnet duyuyordum,çünkü kabul etsin ya da etmesin ileriye gitmişti çok ama çok ileriye.Ama zamanla konuşmaya,benden bir şeyler istemeye başladı ama benimle konuşması duvarla konuşmasından farksızdı.Bazen benden tepki alabilmek için hakaret ediyordu,ama hiçbir şey söylemiyordum.Espiri yapıyordu dinlemiyordum bile.Kahve yapıp bırakıyordu içmiyordum. Bir şeyler hazırlayıp beni de çağırıyordu,aç olmadığımı söyleyip reddediyordum.

Bugünde o günlerden biriydi.Bana verilen bir gazete haberini düzenliyordum, o sırada geldi.Gülümsüyordu ama bende yine tepki yoktu.

"Haberler iyi Jeannie,izni koparttım artık özgürce şu Nick olayının peşinde koşabileceğiz,yarın rahat bir şeyler giy, çünkü günün büyük kısmını dışarıda geçireceğiz."

"Gelmemek gibi bir şansım var mı Bay Hagen?"

"Sana kırk yılda bulunur bir şans veriyorum ve sen gelmemeyi mi istiyorsun,bu haberi ilk gördüğünde gözlerin parlamıştı.İstediğin gibi araştırma fırsatını yakaladık ve sen geri çeviriyorsun.Bunun ne kadar büyük bir şans olduğundan haberin var mı?"

"Teşekkürler Bay Hagen,sadece reddetme şansımın olup olmadığını sormuştum."

Hiç tepki  vermeden bana odaklandı.Ben cevap gelmeyeceğinin farkına varınca, dolaptaki dosyaları çıkarmak üzere ayağa kalktım, o tarafa yönelmiştim.O anda bileğimi yakaladı,hafifçe tuttu.Suratında üzüntülü ve bıkkın bir ifade vardı.Önce yakaladığı bileğime sonra da ona baktım.O sırada konuşmaya başladı.

"Jeannie yeter! Daha ne kadar böyle davranacaksın? Canımı yakıyorsun Jeannie. Amacın buysa başardın, benden çok iyi intikam aldın.Canıma okudun.Ama artık bıktım,şu tıp oyununu ne zaman bitireceğiz?Evet kabul ediyorum belki de hatalıydım ama beni tahrik ettin Jeannie, nefret ettiğimi bildiğin halde bana o ifadeyle baktın.Baksana her şey boka sardı.Lütfen Jeannie eskisi gibi ol."

"Benden istediğiniz şekilde davranıyorum Bay Hagen.Ne derseniz ikiletmeden yapıyor, ifadelerime dahi dikkat ediyorum."

"Jeannieeeeee! Gerçekten buna devam mı edeceksinn?

Hiçbir şey söylemedim.

-Zoru oynayacaksın demek Jeannie.Sen bilirsin ama inan bana ben de hiç kolay sayılmam.

Sonra o kibirli yürüyüşüyle birlikte ofisten çıktı.

Ne demekti bu şimdi?

                           ---------------------------------------------------------------------------------------------------

-Jeannie?

-Hey burada ne arıyorsun?

-Seni.

Uç ya da DüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin