31.Bölüm

8.4K 574 263
                                    

Medya:Yekta

Cipsleri de kaselere boşaltıp, salona hazırladığım masaya yerleştirdim. Eksik bir şey kalmadığından emin olup, rahatlayarak kendimi kanepeye attım. Birkaç dakika sonra Ecmel'in burada olacağını düşünüp gülümserken, bahçeden gelen imdat sesleriyle yerimde dikleştim. Başta ne olduğunu kavrayamamışken, çığlık seslerinin arasında adımın geçmesiyle kaşlarım çatıldı. Sonra aklıma gelen şeyle kapıya koşturdum.

"Hassiktir! Moruk'u bahçede unuttum."

Açtığımda bahçe duvarına tırmanmış Ecmel'i görmem, Moruk'un benden önce hoş geldin demiş olduğunun kanıtıydı. Önümdeki sahnenin komikliğiyle, gülmeye başladım. Kahkahalarıma heyecanlı havlayışların da eklenmesi, durumdan keyif alan tek kişi olmadığımın göstergesiydi.

"Oğlum, diğer baban evimize geldi diye mutlu mu oldun sen?"

Moruk'un başını okşayıp, severken Ecmel'in homurdanmaları kulağıma doldu.

"Ya ya sevinçten ne yapacağını bilemeyip, kıçımı ısırmaya kalktı."

Moruk, kendinden bahsedildiğini anlamış gibi Ecmel'e havladı.

"Sus! Sahibi kılıklı seni."

"Aşk olsun, Ecmel'im. Ben ne zaman senin kıçını ısırmak istedim? Tamam, belki istemiş olabilirim ama hiç teşebbüs etmedim."

Ecmel söylediklerime karşı olumsuzca başını sallayıp, ellerini semaya kaldırdı.

"Allah'ım, sen sinirlerime ve götüme mukayyet ol ya rabbim."

Ellerini bırakmasıyla dengesini kaybedip düşecekken, havada yakaladığım bedeniyle büyük tehlikeyi atlatmış olduk.

"Sinirlerin ve götünden önce bedenine mi mukayyet olsan, Sarışın'ım. Bak yerli spaydin olmasa, yeri öpüyordun."

Ecmel, sıkıca kapadığı gözlerini aralayıp, yer ve kucağım arasındaki mesafeye bakarak, derin bir nefes verdi.

"Lakabına yakışır bir adamsın, Yekta. Şövalye ruhlu, azgın savaşçım benim. Yatağına atamadan, üstüme toprak atmaktan da kurtardın beni."

"Ecmel'im, kafanı bir yere çarpmadığımızdan emin miyiz? Yoksa senin, bana iltifat etmene başka bir açıklama getiremiyorum."

Ecmel, sinirli sinirli söylenmeye başladığında, kucağımdaki bedenini sırtıma attım.

"Manyak mısın Yekta, sen? İndirsene beni."

"Sarışın'ım, araya birkaç küfür sıkıştırınca, ikinci aşamaya geçip, dayak yiyeceğimi anladım."

"Önlem için de bu çareyi mi buldun?"

"Aynen Ecmel'im. Kusura bakma, kıçıma doğru konuş der gibi oldu ama yapacak bir şey yok. Bu arada, rahat mısın orada sen?"

Cevap beklerken, kalçamda hissettiğim acıyla inledim.

"İnanılmaz konforlu yolculuğum için küçük bir teşekkür olarak say."

"Ecmel, kıçımı cimciklemeyi bırak."

"Ne oldu, canın çok mu acıdı?"

"Aksine yavrum, hoşuma gidiyor."

"Fantezine tüküreyim senin."

İstemsizce gülerken, eve doğru adımlamaya başladım. Moruk'un bizi takip etmesi, tişörtümü tutan ellerinin sıklaşmasına neden oldu. Eve ulaştığımda, Moruk'u üst kata yollayıp, Ecmel'i sırtımdan indirdim. Baş aşağı sarkmaktan ve soğuktan kızarmış yüzüyle fazlaca sevimliydi. Üstündeki montu çıkarıp, koltuğa oturacakken izin vermeyip, sarıldım.

THE BLONDE (BOY×BOY)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora