ᴸİki」

291 55 19
                                    

Kim Jisoo, sabah uyandığında farklı bir şeyler olduğunu hissediyordu.

Üstelik başı ağrıyordu.

Ah, peki ya şu dilek?

Jisoo, burukça gülümsedi.

"Tabii ki gerçekleşmedi, ne zannediyordum ki? Aptal bir telefonun dil-"

"Ah, sevgilim.. sabah sabah ne çok konuşuyorsun öyle."

Jisoo, donakalmıştı.

Bu ses, ona aitti.

Yoksa ilaçlar ona kafa mı yapmıştı?

"C-Chaeyoung!"

Jisoo, olanlara hayret ediyordu.

Tanrı onun sesini duymuş, ona bir mucize göndermişti.

Chaeyoung, gülümseyerek yatakta oturur pozisyona geçti.

Saçlarını karıştırdı, ardından ellerini sevgilisinin yanaklarına götürdü.

"Jichu, sen iyi misin? Sanki.. kaybolmuşum gibi davranıyorsun."

Jisoo dayanamıyordu, artık göz yaşlarının gözlerinden akmasına izin vermişti.

Chaeyoung'u hissediyordu,

Onun sıcaklığını hissediyordu.

İsmini haykırarak ağlamak istiyordu.

"Chaeyoung seni özledim, seni çok özledim!"

Jisoo, Chaeyoung'a sanki hiç bırakmayacakmış gibi sarılıyordu.

"Hey, hey! Boğulacağım! Beni böyle bir şekilde kaybetmek istemezsin, değil mi?"

Jisoo bir anda kollarını Chaeyoung'dan ayırdı.

Kaybetmek.

1 gün.

Tabii ya!

Chaeyoung ile vakit geçirebilmek, son kez onu hissetmek için bir günü vardı!

"Chaeyoung, hemen hazırlan, çıkıyoruz!"

Chaeyoung, neler olduğuna inanamıyordu.

"Jisoo, güzelim, sen iyi olduğuna emin misin? Sen dışarı çıkmaktan, gezmekten nefret edersin."

Jisoo, gülümsedi.

'Hayır, Chaeyoung. Bugün, her şey senin için olacak, her şey.'

"Bugün gezmek, dışarı çıkmak, eğlenmek istiyorum! Ne yani, bana katılmayacak mısın?"

Chaeyoung, yataktan hızla kalktı ve Jisoo'ya arkasından sarıldı.

"Tabii ki katılacağım sevgilim, seninle geçireceğim her vakit, benim için çok değerli."

'Benim de öyle, Chaeyoung.'

Hayır, şimdi olmaz.

Şimdi ağlayamazdı.

Bugün çok, çok özel bir gündü.

Bugün, son kez kendini tamamıyla mutlu hissedeceği gündü.

"Önce, yeni açılan kafeye gidelim, sonra lunaparka, en sonunda ise..."

Jisoo, vakti iyi değerlendirecekti.

Bulabildiği her anı, onunla yaşayacaktı.

Hâlâ vakti vardı.

"Park! Parka gidelim!"

Chaeyoung, Jisoo'nun bu hâline kıkırdadı.

"Park mı? Çocuk musun sen?"

Jisoo, aniden surat ifadesini değiştirdi.

O bugün, fazlasıyla hassastı.

Ancak bunun nedenini, Chaeyoung bilmiyordu.

"Hey, dalga geçiyordum, sevgilim! İstediğin her yere gidebiliriz, ben sadece seninle birlikte olsam, bu bana yeter."

Jisoo güldü ve hızla arkasına dönüp Chaeyoung'un dudaklarına öpücük kondurdu.

Ve hazırlanmak için odaya çekildi.

Sonunda kendilerini dışarıya atmışlardı.

Jisoo, Chaeyoung'un elini sıkıca tutuyordu.

Chaeyoung, bu durumu garip bulsa da itiraz etmiyordu.

Jisoo, sevgilisinin elini tutmuş kafeye doğru ilerlerken yanından bir kadının geçtiğini gördü.

Bu, o kıza çok benziyordu.

Dileğini gerçekleştiren o kıza.

Arkasına baktığında, hiçbir şey görememişti.

Ancak onun, dileğini gerçekleştiren kız olduğuna emindi.

Ancak onun, dileğini gerçekleştiren kız olduğuna emindi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
❝ back to you , chaesoo ❞ ✓Where stories live. Discover now