16. BÖLÜM - PEMBE PANDUFUM

9.4K 871 170
                                    

GÜNAYDIN...

Uzun bir bölüm sizlerle =) bir pazar kahvaltısı tadında güzel bir bölüm olmuş olması dileğiyle, mutlu pazarlar =)

------------------
Roma’daki evlerine geldiklerinde İlker hala elbisesi için homurdanıyordu. Kızın dairesine çıkıp, valizini eve bırakırken biraz sert bir şekilde kızı yeniden uyardı.

“Naz rica ediyorum bak ve son kez rica ediyorum gerçekten şu elbiselerine, kısa etek ve şortlarına son ver olur mu? Yoksa ciddi olan ilk kavgamızın sebebi kesinlikle bu olacak.”

Naz kaşlarını çattı, “Sen beni böyle beğendin, böyle sevdin İlker Polatlı. Hiçbir şeyimi değiştirmem tamam mı? Ben sana diyor muyum şort giyme diye? Instagram’ın çıplak pozlarınla dolu.”

Kızı kendine çekti ve boynunu öptü. Konuya daha sonra kendi el atacaktı anlaşılan. Sözle olmuyordu. “Neyse, şimdilik konuyu kapatıyorum. Bugün kavga etmek isteyeceğim son gün bile değil.”

Naz derin bir nefes alıp verdi. “Hadi dairene git.”
“Bende kalacaktın Naz?” dedi kaşlarını çatarak.
“Ya tamam, eşyalarımı koyup, inerim.”

İlker dudaklarını ısırdı. “Peki, bekliyorum. Bende duş alırım bu esnada.”
“Tamam, bende duş alıp gelirim. Yemek söyleyelim acıktım.”
“Ee gel birlikte alalım duşu,” derken çapkınca gülüp, kapı pervazına yaslandı.

“Saçmalama Polatlı, gelirim birazdan,” deyip eve girdi ve adamın suratına kapattı kapıyı.
“Bu akşam bu engelleri de Roma’yı da yakacağım Naz Hazaroğlu!” diye bağırıp, kendi dairesine indi.

***

Sertaç odasında dört dönüyordu. “Aynı evde kalma fikrime tüküreyim!” diye tısladı ve kapıyı açıp dışarı çıktı. Madem küçük hanım oyun istiyordu, Sertaç da alasını oynardı.
Mutfaktaki sesleri duyunca, çapkınca sırıtıp durdu, kendine çekidüzen verip, ciddi bir yüz ifadesi ile mutfağa girdi.

“Yemek mi?”
Kadın ona bakmadan, “Evet. Eylül uyanır şimdi yemek ha-” adamı görünce sustu ve ellerini beline koyup, onu süzdü. Üstsüz... Sadece bir kot... ve kasık çizgileri gözüküyor, ayaklar da çıplak. Başını sağa sola salladı, “Çok basitti Sertaç, senden daha profesyonel hamleler bekliyordum.”

“Ne hamlesi anlamadım?” dedi alay eder gibi. Güldü Sevda ve yemeğini yapmaya devam etti, “Ne hamlesi dedim. Anlamadım.”
“Bu halin diyorum. Çok klişe.”

Sertaç kaşlarını çattı, “Nesi klişe çok pardon? Kaç tane adamı bu halde gördün de bu kadar normal bir tepki veriyorsun?”
“Hayır bir Mr. Grey’e özenmeni anlıyorum. Adam fenomen. Ama o Jamie Dornan Sertaç. Lütfen...”

“Grey’ine tüküreyim Sevda! Beyaz bitti bu mu başladı? Mr.Grey’miş hah!”
“Neyse. Aç mısın?”
“Hayır. Uykusuzdum, biraz uyudum. Sahnem var bugün çıkacağım.”
“İyi tamam.” Sertaç kafasını kaşıyınca, Sevda gülümsedi ve “Hadi sor,” dedi.

“Ne?”
“Ne zaman başını kaşısan bir şey sorarsın. Bu huyun değişmemiş. Sor diyorum.”
“Eylül ne zaman uyanır?” -Evet, harika bir soruydu Sertaç. Şimdi o da sana cevap olarak, ‘Elbette akşam seni izlemeye gelirim,’ der zaten.
Sevda bıkkın bir nefes verip işine döndü. “Sana iyi sahneler Sertaç.”
Sertaç sinirle odasına geçip, üstünü giydi ve evden çıktı. Zaman kaybetmeden de Serdar’ı aradı.

“Efendim abicim? Asayiş berkemal mi?”
“Asayişini becertme bana Serdar.”
Kahkaha attı, “Tamam, şaka. Söyle ne var?”
Sıkıntılı bir nefes verdi. “Şey... Şimdi ben evden çıkıyordum, sahnem var ya bugün.”

NAZ'LI SEVDA'M - Aşkın Çocukları Serisi II - FİNALWhere stories live. Discover now