22-"...Aynı Ruhta Her Şey..."

495 31 26
                                    

Immm. Selamlaaar. Bu hafta sonuyla birlikte tam 1 aydır yoktum :/ Gerçi burada pek sorun değil gibi .s Neyse. Umarım bu bölümün altına yeterli yorum gelir. Sınır koyma gibi bir düşüncem hiç olmadı, gerek de olmaz diye umuyorum.

@uleTurgut @sesszgmi @ucubee @Behays @DuyguTurgut  Yeniden ve yeniden teşekkürleer *-* Bu bölüm hepinizin olsun *-*

İyi okumalarr :**

“Bugün destleri astık.” diye mırıldandı yeni farkındalığıyla.

Colin gülümsedi –ki zaten saatlerdir gülüyordu- “Günaydın, güzelim.”

“Bunu neden yaptın ki? Doğum günü hediyesi olarak kendini mi sundun?” Dudaklarını dişleyip kahkaha atmamaya çalıştı. El eleydiler ve Rebecca kendini tamamen ona bırakmıştı.

“Ah, o konu… Hediye konusunda feci kararsız kaldım. Ne yapacağımı bilemedim. Yani pek doğru olmazdı sanki… Daha doğrusu sen onu kafamda falan parçalardın.” Hafif çatılan kaşlarıyla ona baktı. “Diğer soruna cevap vermeyeceğim.”

Rebecca kahkaha atarken kollarını beline sarıp başını, şakaklarına yaslanmıştı. “Çok farklısın.”

“Bak şimdiden söylüyorum, tüm bu övgüler bir sonraki ‘senden nefret ediyorum’ içinse; kapa çeneni.”

“Hayır.” diye itiraz ederken dudaklarını dudağının kenarına bastırdı. “Bunlar bir önceki ‘senden nefret ediyorum’ içindi.” Sonra parmaklarını tişörtünün göğüs kısmına kenetledi. “Ama sen de bir daha defterimi okuma.”

“Sen benimkini düzenli olarak kontrol ediyordun ama.” diye cevapladı onu. Beyaz elbisesini hala çıkarmamıştı ve bu gerçekten inanılmazdı. Onunla bu şekilde yürüyebileceğini hayal etmemişti.

“Bu bir şeyleri değiştirmez.” derken sesi her zamanki gibi kendinden emin değildi. Üstünlük tınısı da kaybolmuştu.

“Her neyse. Ben okuyabileceğime inanıyorum ve şu diğer yazı-”

“Bu konuşmayı yapmayacağız!” diye sözünü keserek kıkırdadı Rebecca ve onu susturmak için dudaklarına yapıştı. Hala o saçma sapan satırların varlığını benliğine kazıdığına inanamıyordu. Çok büyük bir rezillikti. Colin’in göz yaşlarına denemevari bir şey yazmıştı resmen. Denizle kumların birleştiği yere varmışlardı ve Rebecca suya değmeden önce Colin’in kucağına atlamıştı. “Islanmayı sevmiyorum demiştim.” diye açıkladı bacaklarını etrafına sarmasını.

Colin cevap veremiyordu çünkü kendi cümlesini söyleyip dudaklarına kapanıyordu. Colin omuz silmiş ve kalçalarına sarılıp onu sabitlerken öpücüklerine karşılık vermeye başlamıştı. Belki de artık o kadar zor biri olmaz…

Rebecca geri çekildiğinde kafasını geriye atıp kahkaha atınca başındaki taç düşme tehlikesi yaşadığında Colin onu yakalamıştı. Elbisesinin eteği kalçalarına kadar çıkmıştı. Onu süzerken içinde bir şeyler yine kaynamaya başlamıştı. Aklına dün gece, mutfağı görünce sergilediği tepkiler gelince gülümsedi. Mumlar… “Aman Tanrım! Mutfağı o halde bıraktık! Annemler geri gelirse, ben ölürüm.” Telaşla, onu yere bırakmadan caddenin kenarına park ettikleri arabaya koştu. Rebecca da suları etraflarına saçarak koşarken kahkaha atıp onu izliyordu. Colin, “Böyle bir izlenimle seni tanımasını istemeyiz.” derken kıkırdamadan edememişti.

***

“Vaay. Demek okulun yolunu hatırla-” Oliver birleşmiş ellerini gördüğünde boğazına takılan tükürükleriyle öksürmeye başladı. Son zamanlarda bu çocuğa dikkat etmek için kampüsü ziyaret edip duruyordu. Ve işte onlar el ele geliyordu. “Senin kendi ilgilenmen gereken derslerin yok mu?” Rebecca gülümseyen gözlerini Colin’den çekip, düşmanı olmaması gereken genç adama tıslamıştı. Colin’in arkadaşlarıyla iyi geçinmeliydi ama Rebecca Blackwell karakterinden hoşlanmadıklarını biliyordu ve Colin’i doldurmalarına katlanamazdı. O ne istiyorsa onda özgürdü. Üzerinde de her zamanki kombinlerinden biri olduğu için mutlu ve yere sağlam basar vaziyetteydi. O beyaz elbise korkunçtu. Gerçi Colin’in bakışlarını hiçbir zaman unutmayacaktı ama…

Siyahta Gizlenen (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin