〰hamza'nın hifa'sı 39.Bölüm〰

2K 167 5
                                    

- Ama sen

Karşımda gördüğüm kişi oydu işte şirkette görmüştüm daha önce EGE..

Kalbim hızlıca atmaya başlamıştı. Hüseyin abi egeye mi çalışıyordu.

Hayır ya olamaz dı. Bu kadarı cok fazlaydı..

Koşar adımlarla çıkışa yöneldim fakat egenin beni tutmasıyla yere düştüm. Tam o sırada dışarıdan gelen araba sesiyle tüylerim diken diken olmuştu.

- Benden ne istiyorsun.."

Titrek çıkan sesimle ayaga kaktım ve kafamı dik tuttum. Ondan korkmuyordum.

- öncelikle gec otur."

Eliyle gösterdiği tarafa bakınca iki tane sandelye gördüm..

Şu an konuşup uzlaşmaktan başka çarem yoktu. Bağırsam aglasam kime faydası vardı ki?

Kafami sallayıp oturdum. Gözlerimi yere eğdim bıkmıştım artık.

- neden burdayım peki.?"

Ege derin bir nefes aldı. Elleriyle oynamaya başladı yüzüme bakamıyordu ama neden..

- ben pişmanım.."

Şok içinde egeye bakarken yanağında ki damlayı görmüştüm.

- pişman olduğunu söylemek icin mi kaçırdın... eve gelseydin hamzaya söyleseydin!"

- Hah! Eve gelsem sanki hamza konuşmama izin verirdi"

Birden bire sinirlenmişti. Verdiği tepkiler hic normal değildi. Bir dakika güluyo mu o?

Aman Allahım delirmiş bu. Kolunu sıvadıgında kolundaki yarıklarla göz bebeklerim yerinden fırlamıştı..

Kendine bunu yapan başkasına neler yapmaz. Acıyla ve korkuyla yutkunup kafamı başka yöne cevirdim..

- Bak ege benden ne istiyorsun.."

- beni affetmeni!!

Koca boş evi dolduran hırçın sesle tutmaya çalıştığım göz yaşlarım firar etmişti.

Yaprak gibi titreyen bedenim, sicim gibi akan göz yaşım bana çaresizliği anlatıyordu.

Ege hızla evde volta atmaya başladı. Gerçekten ecrinle dolaşa dolaşa buda delirmişti.

- Ben kötü biri değildim! Mecbur kaldım."

Gözünden akan yaşlara rağmen küstahça kahkaha atıyordu pislik.

- Anlıyorum ege ben seni affettim ki zaten.."

Küçük bir çocuğu yatıştırır gibi konuşuyordum. Çünkü karşımda şımarık bir çocuk vardı. Akıl sağlığı tamamiyle bozulmuş olmalıydı.

- Gerçekten mi?"

Sevinçten ellerini çırpıp yerinde sıçradı. Manyak herif. Yüzüme zorla bir tebessüm koyup devam ettim.

- Tabiki de.. hem kötü olan amcam ve ecrin sen değil!"

Yumuşamışa benziyordu. Sarf ettiğim sözlerle belli belirsiz bir gamze kondu yanağına.

Onu bu hâle ne getirmişti. Yanlızlık mı ? Yoksa içindeki kin mi?
Çaresizdi bunu kimse inkar edemezdi ve ben ona yardım etmek istiyordum.

Artık korkmuyordum. Burada tek savunmasız vardı oda egeydi. 5 yaşındaki çocuk gibi hemen kanan hemen sinir olan şımarık bir çocuk.

- Biliyordum sare biliyordum. Çok teşekkür ederim."

Artık burdan çıkmanın yolunu bulmalıydım. Usulca ayağa kalkıp egenin karşısına geçtim. Yüzüme sahte bir tebessüm kondurdum.

- Gel gidelim burdan ege, affettim ben seni hem belki hamzad a seni af_"

- Hayır o dinlemez bile anlayışsız o seni hak etmiyo."

Hayda şimdide kocama sallıyordu deli.

"hoş anlayışsız olduğu doğru valla"diye mırıldandım.

- Hayır hayır öyle değil ege affeder seni gerçekten..."

Egenin yüz ifadesi düzelmişti. İnanmıştı bana onu iyi edecektim Rabbimin rızası ile..

- gidelim mi ege?"

Güzüme yayılan koca gülümseme ile sormuştum. İnanıyordu bana, güveniyordu belkide tutulcak dal olarak beni görmüştü.

Başını olumlu anlamda salladı. İkimiz de gülmüştük. Yardıma çok ihtiyacı vardı.

- Hadi."

Çocuk gibi önden kapıya yöneldi bende arkasından kararlı adımlarla yürüyordum.

Usulca kapıyı açtığında yüzü bendeydi. Gözlerinde umut vardı, heyacan vardı, ışıltı vardı.

Kocaman gülüyordu bana aynı sarem gibi, nazlım gibi masum gülüyordu.

Çocuk gibi, evlat gibi, masum kedi gibi...

Belliki böyle olmasını o istememişti. Oda bıkmıştı kurtulmak istiyordu.

- Artık bitti hifa iyi edin beni lütfen.."

Fısıltı halinde konuşup dışarı bir adım attı. Kulakları sağır eden sesle gülümsemem yüzümde donmuştu.

Can alan o ses, karanlığı delip geçen zehir gibi, egenin yerde bana bakan mavi gözleri içimde birçok şeyi parçalamıştı.

Vurulmuştu. Üstelik dönük gözlerimi karşıya cevirdigim de elinde silah ile yere çöken şeref babamı gördüm.

- Bana naptın!!

Çığlık çığlığa egenin yanına diz çöktüm. Bana haramdı evet ama onu iyi etmek benim elimdeydi.

- Kapatma gözlerini sakın!"

Egenin kapanmaya yüz tutmuş gözlerinden yaşlar süzülüyordu.

- Hakkını helâl et."

- Helâl olsun!"

Hıçkırıklara karışmıştı sesim. Babam katıl olmuştu, ege ölmüştü, benim sinir sistemim ise tamamiyle çökmüştü.

Paytak adımlarla ayağa kalktım. Düzensiz aldığım nefes genizimi yakıyordu. Önümde bir insan ölmüştü.

Elimin tersiyle göz yaşlarımı silip babamın yanına ilerledim.

- Affet kızım senin için yaptım. "

Yere oturan babama göz ucuyla baktım. Tepki veremiyordum. Sadece istemsizce akan göz yaşlarım vardı.

Yoluma devam edip uçuruma doğru adımladım. Omuzumdaki yük çok fazlaydı. Hesabını nasıl vericektim. Kızlarım dedelerini sorduğumda ne diyecektim.

Derin düşünceler içinde gelmiş olduğum yere baktım. Denizin dalgası kıyıya hoyratça vuruyordu. Su denizden bıkmıştı belki de kurtulmak istiyordu ondan kim bilir.

Salımın rüzgarda çıkardığı ses yankı yapıyordu kulağıma, yüreğime, beynime..

Âdeta herkes ağır çekime alınmıştı araba sesleri insan sesleri siren sesleri yüzüme vuran farlar çokta umrumda değildi.

Umutsuzca bir adım daha attım. Uçurumun sonuna geldigimi fark edince hiç durmadım ve sağ ayağımı bir adım daha ileri atıp kendimi rüzgara bırakmak istedim..

Kıyıya vuran dalgalarla buluşmak istiyordu titrek bedenim.
Günahını bile bile istiyordu kalbim bunu..

Ölüme bile bile lades diyordu beynim...



Hamza'nın Hifa'sı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin