19. Bölüm

12.8K 515 61
                                    

Üç gün geçmişti aradan. O geceden sonra ise Aras'dan bir daha haber almamıştım. Oraya gideceğine ne kadar inanmasam bile şimdi gitmiş olabileceğini düşünüyordum. Evine gidip, orada olup olmadığına bakmalıydım.

Üzerimi giyindikten sonra arabaya atlayarak evine gittim. Zilini üst üste çaldığım hâlde açmıyordu, telefonunu desen zaten cevaplamıyordu. Halbuki arabası kapının önünde duruyordu. Gerçekten onun yanına gitmiş olamazdı değil mi?

Bu neden bu kadar umrundaydı? Benden uzak durmasını istemiyor muydum zaten? İstediğim olmuştu işte. Gözlerimin önüne deniz mavisi gözleri geldiğinde derin bir nefes aldım. Ölmesini istememiştim, sadece benimle birlikte yanmasın istemiştim. Lucien'ın elinde olduğundan henüz emin değildim. Bunu öğrenmenin tek yolu vardı.

Hotelin kapısından geçtiğimde direkt olarak asansörlere ilerledim. 15. Kata çıkarken kafamı toparlamaya çalışıyordum. Benim babamın katilini bulmak ile mesgul olmam gerekiyorken şu uğraştıklarıma bak. Lucien'ın kapısına ilerlerken kapının önünde iki tane dev gibi adam vardı. Beni durdurmaya kalktıklarında onları üzerimden silkeledim. 'Üzerini kontrol etmeden giremezsin.' Belimdeki silahı çıkartarak adamın eline tutuşturdum. 'Çekil şimdi önümden.'

Açtığı kapıdan içeriye girdiğimde Lucien siyah deri koltuğun üzerinde içkisini yudumluyordu. 'Benvenuto.' Ayağa kalkarak karşıma geçti. 'Türkçe konuş benimle.' Gülerek elini saçlarının arasından geçirdi. 'Hatırlat da sana İtalyanca öğreteyim.'

'İstemez.' Cevabıma hafifce gülümsedi. 'Sevgilin geldiğinde senin de gelmeni bekledim.' Lanet olsun Aras gerçekten gelmişti. 'Sana daha kaç kere söyleyeceğim..' başını iki yana salladı. 'O hâlde buraya beni aklından çıkaramadığın için geldin.' Ona cevap vermeden dik dik bakmaya devam ettiğimde üzerime bir adım attı. 'Sen de en az benim kadar etkilenmiş olmalısın.' Elini bana doğru uzattığında, bana dokunamadan geriye ittim. 'O nerde?' Havada kalan elini çenesine götürerek kaşıdı. 'Sevgilin olmayan Lorenzo mu?'

'Beni zorlama Valentino.' Geriye doğru adım atarak arkasındaki koltuğa yaslandı. 'Aslında onu öldürmemek için kendimi zor tuttum.' Dişlerimi sıkarak sakin kalmaya çalışıyordum. 'Onu nerde tutuyorsun?!' Sinirle ona doğru bir adım attığımda tekrar doğruldu. 'Sakin ol Azra, sana onun nerede olduğunu söyleyeceğim.' Sırıtarak yüzüme bakarken devam etti. 'Ona yetişmek için sadece bir saatin var. Yetişemezsen ölür.' Başımı iki yana salladım. 'Onu öldürmek isteseydin bu saate kadar beklemezdin.'

'Senin gelmeni bekledim.' Boğazını sıkmak için elimi kaldırdığımda vazgeçerek yumruk yaparak geri indirdim. 'Canın oyun mu oynamak istiyor?' Sırıtarak yüzüme bakmaya devam etti. 'Yalnız beni fena küçümsüyorsun.'

'Bana henüz yapabileceklerini göstermedin Azra, gözümde küçük zararsız bir kızdan farkın yok.' Ona doğru yaklaşarak kendi açtığım yaranın üzerine parmağımı bastırdım. 'Bunu unuttun galiba.' Yüzünde tek bir sinir kıpırdamazken yüzüme baktı. 'O geceye dair hatırladığım tek şey üzerindeki elbise.' Başımı gülerek iki yana salladım. 'O gece ne olduğunu kimseye anlatmadın değil mi? Çünkü senin, gibi küçük zararsız bir kız tarafından o hâle getirildiğini kimsenin bilmesini istemedin.' Galiba onu sinirlendirmeyi başarabilmiştim. 'Bana bak, iyi bak! Senin sonun ben olacağım anladın mı?' Ona arkamı dönerek dış kapıya ilerlediğimde tekrar seslendi. 'Konum atıyorum, süren başladı.'

Arabaya bindiğimde gelen konumu açtım. Ağva yolu üzerinde bir yeri gösteriyordu adres. Beşiktaştan, Ağvaya gitmek neredeyse iki saat sürerdi. Beni böyle oynatabilmesinden nefret ediyordum. Ama sakin kalacaktım. Çünkü intikamımı planlamaya başlamıştım bile. Hızla yola çıkarken bir taraftan da telefonda Yağız'ın numarasın tuşladım. 'Yağız, sana bir numara gönderiyorum. Sinyal falan bi şekilde onu takip edebilir misin?'

Elysium | 18Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora