8.BÖLÜM - İNADININ DA ALLAH BELASINI VERSİN

8.2K 779 103
                                    

-VE YİNE BİR SONUNDA =)

---------------------
“Sizce inanmışlar mıdır?” diye sordu Berçim kendini yatağa bırakarak.
Aytaç Alara’ya bakıp, homurdandı, “Bu konuşana kadar iyiydik. Keşke hiç konuşmasaydın.”
“Sen ve sevgilin çok açıklayıcıydınız çünkü. Hele sevgilin maşallah oscarlık şaheserdi.”

“Tamam kesin, olan oldu. Yapacak bir şey yok. Bir müddet açık vermeyiz yeter. Sıkıldım ben ya, hadi dışarı kutlamaya gidelim. Uzun zamandır beraber çıkmıyoruz,” dedi Murat Pelin’e bakıp sırıtarak.
“Ben seninle hiç bir yere gelmem. Beş yıldızlı ortalık mal oteli.”

Murat sabır çekti önce, sonra da başını sağa sola sallayıp, telefonu ile anahtarını eline aldı. Pelin’in yanına gelerek kulağına doğru fısıldadı, “O aldığın intikamın ateşini varya, o yıldızların altında söndürmeyen adam değil Pelin!” odadan çıktığı an geri dönüp Pelin’e bu sefer bağırarak konuşmuştu. “İnadının da Allah belasını versin,” tekrar odadan çıktığında herkes ağzı açık onun arkasında kalan boş kapıya bakıyordu.

“Bela okudu sanki bana?”
“Ebeni becerdi kızım, o neydi öyle?” derken kıkırdıyordu Serhat. “Bak bu çok dayanmaz öyle ha, delirir yakında.”
“Yatsın akıl hastahanesine, banane!”

“Yalnız yatacağı yer hastahane de olmaz, tek de olmaz! Seni de götürür-” Aytaç öksürünce Serhat ona yüzünü buruşturup baktı, “Şimdi Allah için bana namuslu kuzen ayaklarına girme. Başbaşa kalıp, kuzenimi öpeceğin dakikaları iple çektiğini şuradaki herkes biliyor,” diye açıkça konuşunca, her ağızdan farklı bir şaşırma nidası çıkmıştı.

***

Murat eve girdiğinde sinirle koltuğa bıraktı kendini. Elini cebine atıp, küçük kadife kutuyu eline alıp, açtı. İçindeki denizkızı ile yıldızın birleşiminden oluşan kolyeye bakıp bakıp öfkelendi.
“Ne ben değer bildim, ne sen affetmeyi bildin be Pelin. Öylece yok olup gidelim bakalım. Buna da eyvallah.”

***

“Yine o dans kursuna gidiyor. Hanımefendiye bak, inadını becereceğim senin Aleyna. Hayır bu saatten sonra ne olmayı planlıyorsun da bu dans çıktı başıma? Balerin mi? Dansöz mü?” okulun önüne geldiklerinde hızla indi arabadan ve kızın önüne geçti.

“Gidemezsin!”
“Serhat sana inanmıyorum, beni mi takip ettin?”
“Evet. O her şeyi bozuk adamın kollarına bırakamam seni. Sen benimsin ya, bunun neresini anlatamıyorum sana acaba da bu inadın almış başını gidiyor?”

“Çekil önümden Serhat!”
“Aleyna acaba dans yerine ikimiz baş başa bir şeyler mi yapsak?”
Aleyna elindeki çantayı sırtına atıp adama döndü, “Neden Serhat, dün sizde bayağı iyi eğleniyordunuz?”

“Sikmişim eğlencesini, her tarafım tutuldu. Hiç bir bok bildikleri yok. Lan daha Türkçe konuşamıyorlar Türkçe. Kalkmış dans hocası olmuşlar... Hah!” dedi huysuz bir şekilde.

Aleyna gülerek başını sağa sola salladı, “Yalnız o grup varya, bundan bir kaç sene önce Dünyanın en iyi dansçılarının katıldığı yarışmada birinci olmuşlar.”
Aleyna adamın buna da verecek bir cevabı olduğunu bilerek bekledi ve tam da düşündüğü gibi oldu.

“Bak sen diyorsun, seneler seneler önce olmuş. Şimdi kartlaşmıştır artık hepsi. Bence eminim ondan iyilerini de bulabiliriz. Şey mi yapsak... Mesela balık ekmek yemeğe gidelim?”

“Ben dansa gideceğim Serhat.”
Adam kızı kolundan tuttu, “Ya sen ne laf anlamaz bir şey çıktın. Bak Aytaç gitme dedi, kız ülkesine gitmekten vazgeçti. Sen bir danstan mı vazgeçemiyorsun? Ölüyorum kızım, seni başkasının kollarında görünce mahvoluyorum.”

YASAK BAHÇELERİN MEYVESİ - AŞKIN ÇOCUKLARI SERİSİ I - FİNALWhere stories live. Discover now