16

3.8K 361 170
                                    

Steve, yemek masasında karşısında oturan adamı izlemeyi sürdürdü. Bucky'nin yokluğu ikisine zaman yaratmıştı. Tony kestiği tavuğu ağzına attıktan sonra kahvesine uzanırken Steve'in bakışlarına denk gelmiş ve bardağı almaktan vazgeçip ağzını silerek tüm dikkatini ona yöneltmişti.

"Beni böyle izlemek zorunda mısın?" Sahte bir ciddiyetle sormuştu. Steve gülerek tabağına eğildi.

"Evet... Anlatsam bile anlamazsın..."

"Anlayacağıma eminim de ne kadar anlatabilirsin şüpheli..."

"Tony..." Steve'in göz devirişi üzerine Tony kahvesini alıp gülümsedi. Güzel saniyeleri kapının çalışıyla bölündüğünde, Steve açmak için kalkarken Tony eliyle geri oturmasını işaret ederek yemeğine geri döndü.

"Kapı çaldı"

"Duydum" Tony omuz silkip sandalyesine yaslandı. "Annemin ölüm yıldönümü."

"Ah..." Steve eski günlerden birçok kişinin ölmüş olduğunu bu evde idrak edemiyordu. Bucky buradaydı, Peggy buradaydı, Tony buradaydı... "Peki kapıyı neden açmıyorum"

"Biraz huzur için..." Kapı inatla peşpeşe çalındığında Tony duymamakta ısrar ediyordu. Steve dakikalarca çalan kapıya karşı pes edip kalktığında Tony bu günü bir kupa kafeinle geçirmeyeceğini fark edip yeniden bardağını doldurmak için kalkmıştı.

"Lanet kapını bir gün olsun..." Howard'ın sesi, Steve'i gördüğünde bıçak gibi kesilmişti. Steve şaşkınlıkla araladığı ağzından kelimeleri dökemeden arkadaşını inceledi. Bu gün için olduğunu düşündüğü siyah, eskiden giydiklerine benzeyen bir takımla ve elindeki buketle kendine bakıyordu. Evin bahçesindeki arabasının içindeki şoföre eliyle işaret edip Steve'e bir şey diyemeden içeriye girdi. Steve kapıyı çekerek onlara dönmüştü.

"Bana söylemeyecek miydin?" Howard çiçeği yemek masasının kenarına bırakıp Tony'e yönelttiği sorunun cevaplanmasını bekledi ancak Tony oralı değildi.

"Mezarlığa gelmeyeceğim. Ölen ölmüştür, olmayan bir şeyin arkasından ağlayıp sızlanmayacağım"

Howard normalde onun inançsız laflarına karşılık verirdi. Tony zaten bu yüzden onu kızdırıyordu. Howard ona laf yetiştirmeyi kesene kadar birbirleriyle atışırlardı ancak bu sefer Howard bunların üstüne bir şey söylememişti.

"Bana söylemeyi düşünmedin mi Tony?" Steve'i işaret ederken gözleri Tony'deydi. Tony tezgaha dayanıp kupasından kahvesini yudumlarken sessizce ona baktı. Babası büyük ihtimalle böyle böyle delirecekti. Steve konuşmadan uzakta, ikisini izlerken dahil olup olmamayı düşünüyordu.

"Çiçeklerini alıp git evimden" Tony'nin buz gibi sesi Steve'i en fazla bu kadar ürkütebilirdi.

"İnadını bir kenara çek genç adam" Tony genç adam lafına histerikçe gülüp geçti. Genç aşamasını çoktan geçtiğinin farkında mıydı acaba karşısındaki adam. "Bir şekilde iletişim kurmayı deniyorum"

"Ölüme yaklaştıkça pişmanlık yaşıyorsun sadece, hayır Bay Stark. Sizi affedeceğimi sanmıyorum"

"Tony" Steve araya girmesi gereken dakikanın bu olduğuna karar kılmıştı. İkisi de birbirini incitmeden bunu durdurmayı umuyordu. İkisinin kendine döndüğü bu sahne, Howard'ın evine gittiği ilk günü anımsatmıştı kendine.

"Ben mi haksız oldum şimdi?" Tony kaşlarını çatarken Steve iç çekerek ona baktı. Buna karşılık Tony sözlerine devam etmeyip bardağını tezgaha sertçe bıraktı ve laboratuvarına yöneldi. Steve kolunu yakalamasa bütün gününü seve seve orada geçirebilirdi.

"Seni görmek güzel Howard" Steve Tony'i koltuğa zorla oturttuktan sonra ona dönmüştü.

"Seni de öyle" Howard bileğindeki açılmış düğmeyi iliklerken konuştu. "Umulmadık, ama güzel. Başaracağını düşünmemiştim"

Tony kendine gelen bu lafa gözlerini devirdi.

"Açıkçası seninle yıllarca ilgilenmesi benim için ergen bir homonun, ergence duygularına yenik düşüp mantığına kulak vermemesiydi"

Tony önünde duran Steve yüzünden onu göremeyince koltukta eğilip ona baktı. "Evimden defolmanı söylemiş miydim?"

"Evet, birkaç dakika önce" Howard umursamazca Steve'e döndü. "Yani hareketleri seni huzursuz ediyorsa burada kalmak zorunda değilsin"

Tony onu paralamamak için kendisiyle gerçekten büyük bir savaş veriyordu, aralarında Steve olmasa bu dakikada kan çıkardı.

Steve'in bir şey söyleyeceğini fark edince ayağa dikildi Tony. "Konuşmak zorunda değilsin, zaten şimdi gidiyor kendisi"

Howard cebindeki zarfı masanın üstüne bırakıp buketi eline geri alırken ön kapı açıldı ve Peter heyecanla içeri daldı.

"Dedemin arabasını gördüm!"

Tony bu günün kolay kolay bitmeyeceğini anlayınca kendini koltuğa geri bıraktı. Steve onun yanına oturup Howard Peter'la ilgilenirken elini okşamıştı.

Peter, çantasını yere atıp Howard'a sarıldığında, Howard da ona aynı şekilde karşılık vermişti. Tony onun bu halini tamamen Peter'ın sihirli güçlerine yoruyordu. Çocuğu sevmeyen bir insanın olması imkansızdı.

"Aç mısın Pete" Tony sorduğunda Peter babasına sarılmak için Howard'ı da çekerek onların yanına ilerledi ve Steve'le Tony'nin ortasına oturdu. Howard köşedeki tekli koltuğa geçmek zorunda hissetmiş ve çiçeği yeniden elinden bırakmıştı.

"Yemek yedim" Peter Tony'e sarılmayı kesip Steve'e baktı ve gülümsedi. Steve elini Peter'ın saçlarına daldırdığında Howard Tony ve Steve'de gözlerini gezdirmeye engel olamamıştı.

"Bugün senin 1997'de tasarladığın motor modelini işledik" Peter Howard'a dönmüştü. "Harikaydı, sınıftaki herkes bayıldı."

"Babanın tasarladığı şeyleri de böyle işliyor musunuz?"

Tony, Howard'ın bunu küçümsemek için mi yoksa başka bir amaçla mı söylediğini çözememişti.

"Babamı her zaman konuşuyoruz"  gurur duyarak Tony'e bakmıştı.

"Değil mi? Ne konuşulası bir insan... Afganistan'daki silah satışının sorumlularının kim olduğunu da konuşuyor musunuz?"

Peter babasının bu konuda ne kadar hassas olduğunu bildiği için Howard'a hızlıca başını iki yana sallayarak karşılık verdi. "Babam askeri orduya sattığını sanıyordu"

"Önemli olan sonuç, değil mi Peter? Onun ne sandığı değil"

Tony alnına dayadığı parmaklarını çekip yerinden kalktı. "Senin yetiştirme şeklinle bu kadar oldu, biraz daha insan gibi-"

"Dede" Peter hayal kırıklığıyla Howard'a döndüğünde Tony konuşmayı kesip kollarını birleştirdi.

"Seni gördüğümde sevindim" Howard Peter'a gülümsedi ve çiçeği alarak yerinden kalktı.

Time On Earth | Stony & Spideypool AuWhere stories live. Discover now