23

3.2K 270 180
                                    

Umarım anlaşılır yazmışımdır. Bahsi geçen olayın kuralları (okurken anlarsınız) Endgame'de bahsettikleri şekilde değil, benim hayal gücümle ilgili. Anlaşılmayan her yeri son cümleye yorum yazarsanız üşenmeden hepsine dönerim

- 1 hafta sonrası -

Steve'in başına böyle boktan olaylar, sadece evde tek durduğunda geliyor olmalıydı.

Salondaki darbeyle oluşan toz bulutu Steve'i defalarca öksürtmüş ve gözlerini kısarak ne halt olduğunu anlamaya çalışmasına neden olmuştu.

Apar topar düştüğü yerden kalkıp içine göçmüş duvara ilerlemeye çalıştı, bomba atmış olamazlardı, değil mi?

Steve toz bulutu yüzünden zar zor gördüğü duvara ilerlerken elinde silah olarak kullanabileceği tek şey televizyonun kumandasıydı.

Yavaşça önündeki göçüğe eğildiğinde, kesinlikle karar vermişti.

Yani bunun boktan bir olay olduğuna.

Tony, küçük Tony, hayır o anlamda değil, gerçekten küçük olan Tony elini koluna vurup yanan gömleğini söndürmeyi başardığında Steve, Stark'lar tarafından daha ne kadar şaşırtılabileceğine emin değildi.

"Yüzbaşı" Tony hayretler içinde karşısında sapasağlam duran adama bakarken ister istemez tapılası bir gülümseme sunmuştu Steve'e. Steve elindeki kumandaya bakıp onu on beş yaşındaki Tony'e karşı kullanıp kullanmaması gerektiğini düşünüyordu.

Stephen, küçük olan, yerinden doğrulup homurdandığında ikisi de onun oradaki varlığını önemsememişti. Tony sırıtıp kendini onun üstüne atmamak için dizginlemek zorundaydı. "Bunu anlatmak gerçekten zor olacak Yüzbaşı, çünkü biliyorsun ki... Pek çabuk anlayan bir insan değilsin"

"Sen kesinlikle Tony'sin" Steve onu kumandayla dürterek emin olmuştu. Zaten böyle hakaretleri bir tek ondan duyuyordu Steve.

"Ve sen de..." Tony'nin gülümseyen yüzü saniyeler içinde ölümcül bir hal almıştı. "Tam bir şerefsizsin."

×

Peter, panik atağa çok yakın bir noktadaydı.

"Baba!?"

Tony, birkaç saniye önce önünde durduğu cam kenarında, saniyeler önce yok olduğunda Peter bunu da bir sanrı sanmıştı.

Bunu onaylamak adına yanında duran Stephen'a döndüğünde, o da panikle gerilemiş ve Peter'a Tony'nin olması gereken yeri göstererek bir şey söylemeyi denemişti.

Lafını bitiremeden o da ortadan kaybolunca Peter şu anda olduğu yerdeydi. Kafayı yemenin kenarında ve odanın parke zemininde.

×

Tony, masanın üzerinde inatla çalan telefonla cebelleşen Steve'i izlemeye kısa bir süre ara verip Stephen'la bakıştı. Belki de yardım alınacak insan o değildi...

"Yuvarlağı yukarıya doğru sürüklemeye ne dersin?"

Stephen'ın söylediği üzerine Steve telefonu eline alarak arkasını çevirmiş ve yuvarlak bir şey aramaya başlamıştı.

Tony yutkundu ve Stephen'a eğildi. "Üslerin düzenini sadece o biliyor, başka birisini alamayız"

"Belki de babanı almalıyız Tony" Stephen fısıldayarak önermişti, Tony yüzünü buruşturdu.

"Hadi oradan" ardından Steve'e bakma gereği duymadan telefondaki yeşil işareti yukarıya sürükleyip koltukta arkasına yaslandı.

Steve kaşlarını kaldırarak küçük Tony'e bakmış ve telefona dönmüştü. Tony'nin yeni telefonları nasıl kullanabildiğini tabi ki sorgulamayacaktı. "Efendim Pete"

Time On Earth | Stony & Spideypool AuWhere stories live. Discover now