🕳️

4 1 0
                                    

Çok fazla düşünüyorum. İnsanları, aralarındakileri, enerjilerini. Sevgileri, nefreti, o yoğun çekimi. Hani bilim kurgu filmlerinde olur ya, görünmez bir şeyin üzerine toz döktüğünde görünür artık, bu tozdan benim de olsun istedim. İki kişinin arasındaki boşluğa döktüğümde tüm elektrik, çekim ve duygular bir renkle ya da enerjisel bir şekilde somutlaşsın, göreyim, hakikaten çok isterdim.

Bazen koskocaman hissedilen tüm o soyutlukları, somutlaştırmayı, gözümle görebilmeyi sonsuz istiyorum. Mükemmel bir süpergüç olurdu, inanıyorum. Çığlık çığlığa erkeğine bağıran bir kadının ağzından çıkan sözcüklerin asıl hissini düşünsenize mesela, öfke siyah diyelim, arasına karışan hüzün mavi alt tonlu bir gri olsun ve duyduğu aşk bordo. Hepsi bir saç örgüsü gibi birbirine dolaşmışken nasıl gözalıcı görünürdü, hayal bile edemiyorum. Diş perisini beklemek gibi, gerçekleşmeyeceğini bildiğim minik bir hayal sadece.

Tüm bunların bir sebebi var aslında. Öyle ki, bir gün çok sevdiğim bir kadın bana şunları söylemişti:

'' Yeni birini tanıdığında, bu kim olursa olsun, bir şeyin heyecanı çok bambaşka oluyor. Birbirinize yaklaştığınızda, henüz dudaklar birleşmeden önce arada oluşan şey, o kalp çarpması ve heyecan. O an ve duygu, öpüşmenin kendisinden güzel.''

Tam da bundan bahsediyorum. Tüm o iki dudak arası anlar, dünyada oluşan tüm titreşimleri kendine topluyor. Peki ya hangi renk ve şekilde?

Ölüme Fısıldayan KızWhere stories live. Discover now