f i n a l

13.1K 1.1K 582
                                    

Yüsra'dan *Anonim'in kız kardeşi*

Acıyla abime bakarken hıçkırığımı tutmak için çabaladım ve elimi ağzıma götürerek bastırdım.

Hayata tutunduğum ikinci dalımda kırılmıştı işte.

Onu böyle görmek canımı çok yakıyordu. Ama onun da canı benden çok yanıyordu biliyordum. Sevdiği kızın ölümünü hiç kabul etmemişti.

Papatya abla bundan tam bir yıl önce annemin dördüncü ölüm yıldönümünde geçirdiği ruhsal rahatsızlıklardan dolayı -bipolar- intihar ederek ölmüştü.

Abimin bunu kabullenmesi zaman aldı.

Ondan sonra bir şeyi kabullenmişti ama öldüğünü değil, hala yaşadığını. Biz sadece artık kafasını yormasın diye öyle kabul ettiğini sanırken meğersem daha kötüsüydü.

Abim şizofreni hastasıydı.

(Y/N: Normalde şizofreniye neden olan şeyleri bilimsel olarak yazacaktım ama öyle açıklayamayacağıma karar verdim, bu yüzden siz sadece çevre etmenleri olarak bilin sklsjlsnd)

Her gece Papatya ablanın evine gidiyorum diye bahsettiği mesajlar doğru değilmiş, aslında mezarlıktaymış.

Her gece korkmadan mezarlığa gidermiş aslında. Mezarının yanında oturup öyle yazarmış mesajları.

Bunları nerden biliyorsun derseniz, bütün mesajlarını açıp okudum.

Aslında doktor diye gittiği kişi bir psikologdu. Ve ona uyku ilacı değil, gördüğü şizofreni etkilerini azaltması için verilen bir ilaçtı.

Bu ilacı içtikçe kendine geldi günden güne, daha iyi olur sandık ama o Papatya ablanın öldüğü gerçeğini idrak edince daha kötü oldu.

Kendine zarar veriyor, zor zapt ediyorlar.

Allahım boğazımda bir düğüm var, yardım et.

Canımı al, çünkü çok yanıyor.

"Yüsra!"

Yankı abinin sesini endişeli bir şekilde duyunca içime korku tohumları ekildi. Bir şey olmuştu.

"Yüsra benimle gel! Koş Yüsra! Abinle ilgili, bahçeye gel!"

Elimi tuttu ve beni çekerek koşmaya başladı. Eğer bunu yapmasaydı kendimde o gücü bulacağımı da zannetmiyordum zaten.

Bacaklarım güçsüzce titrerken bahçede bir kalabalık gördüm, hepsi kendi aralarında fısıldaşıyor ve hastanenin tepesini işaret ediyorlardı.

Kafamı yukarı ürkekçe kaldırdım, gördüğüm şeyle Yankı abinin eli elimden kayarken "Abi!" diye bir feryat kopararak kendimi yere bıraktım.

Abim hastanenin çatısında kendisini boşluğa bırakmak üzereydi!

"Abi yapma!" Son gücümle bağırdım. "Ne olursun! Ne yaparım sensiz de kalırsam!"

Yankı abi durumumu son anda fark edip hızlı bir şekilde geri dönmüş ve beni ayağa kaldırmaya çalışmıştı. Ben ise ayaklarımda o gücü bulamıyordum.

Abimden gözümü ayırmazken, o yanında duran boşluğa bakıyordu. Hayır tahmin ettiğim şeyi görüyor olmasın!

"Abi bana bak! Bana bak lütfen! Orda bir şey yok yalan görüyorsun!" Kafasını iki yana sallayarak bana döndü ve gözlerimin içine baktı. Gözlerinin etrafı  kıpkırmızıydı ve uyumamaktan oluşan mor halkalar da ona eşlik ediyordu.

"Benim gitme zamanım kardeşim!"

Başımı iki yana salladım.

"Papatya beni bekliyor, ona ulaşmam için son bir adım."

Ne olduysa o an ayağa fırladım.

"Hayır, hayır, hayır!" hıçkırıklarım ve göz yaşlarım birbirlerine karışırken başımı deli gibi iki yana sallıyordum.

"Yankı! Küçük kardeşim sana emanet! Ona gözün gibi bakacağından şüphem yok!"

Bunu dedikten sonra bir şey dememe fırsat kalmadan herkesin çığlığı içerisinde boşluğa bir adım attı.

Bütün sesleri bastıran bir ses çıktı ondan sonra son kez,

benim çığlığım bütün İstanbul'da yankılandı.

*

Şaşırdınız dimi? Böyle bir şey beklemiyordunuz. Aslında bende dördüncü bölüme kadar beklemiyordum, her şey bir anda düştü bilinç altıma

Değişik bir son oldu.

Böyle intihar sonlu olarak yazdığım ikinci hikayem bu.

Neyse diyeceğim fazla bir şey yok

Ruhlarınıza iyi bakın!

Sizi seviyorum bb






uykusuz | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin