Giriş

29.4K 1K 33
                                    

Çok sonraya ertelediğim kitabı siz okurlarım için biraz öne çekme kararı aldım. Hadi hep beraber Eva' nın zamanla rengârenk bir çiçek bahçesine dönen hayatına bakalım.

Not: EVA kitabının daha anlaşılır olması için Ateş Parçası adlı kitabımın okunmasını tavsiye ederim.

******************************

Genç kadın elbisesinin yandan olan fermuarını kapatırken donuk bakışları kaçıncı katta olduğunu bilmediği odasının camından şehrin manzarasını izlemekteydi. Bugün bu odada ki son günüydü.

İyi miydi?

Bilemiyordu. Zihnindeki hiçbir soruya verecek bir yanıtı yoktu. Sadece karmaşa vardı orada, büyük bir karmaşa. Ve tüm bedenini titreten o çığlık sesleri. Bir kez daha titredi bedeni, kesik bir nefes çekti artık nefes almak istemeyen ciğerlerine.

Ah! Yine aynı düşünceler. 'Ölüm yok!' dedi içinden onlarca kez. Öyle bir hata yapmayacaktı, yapmaması gerektiği söylenmişti değil mi?

Ruhsuz bakışlarını camdan çekip yatağına doğru ilerledi ve yavaşça üzerine oturdu. Birazdan Jack gelecek ve bu hastahane odasından kurtulacaktı. Sevmiyordu bu odayı ve buna benzeyenleri. Sevmiyordu bu yatağı, bu çarşafı, bu yastığı. Sevmiyordu mahkûm olduğu beyazı. Saftı beyaz, tertemizdi, canlıydı. Onun aksine...

Bakışlarını günlerini hatta aylarını geçirdiği yataktan çekip hemen karşısındaki duvara çevirdi. Duvardaki büyük aynada gördüğü aksi hiç hoşuna gitmemişti. Sanki biraz daha eksilmişti, biraz daha tükenmişti. Üzerindeki elbiseye kaydı bakışları... beyaz. Yine mahkûm edilmişti en temiz renge. Bu renk miydi gerçekten onu hayata bağlayan, bu renk miydi bir gün daha gereksiz yere nefes almasını sağlayan.

Güldü haline, eğdi başını.Sarı saçları yüzünün iki yanından indi aşağıya. Acınacak haline gülüyordu en cansız şekilde. Kapının açılma sesini duyduğunda gitme vaktinin geldiğini anlayarak derin bir nefes aldı başını kaldırırken. Aldığı nefes kapıda gördüğü adamla yarıda kesilirken istemsiz bir şekilde tedirgin oldu, ucuna oturduğu yataktan yavaşça baş ucuna doğru kayarken terleyen ellerini nefret ettiği beyaz çarşaflara sürttü.

Genç adam alışık olduğu bu tepkiye artık şaşırmıyordu. 'Ben tehlikeliyim' diye bağıran bedenine inat masum bir gülümseme yerleşti dudaklarına. Bu şehirdeki son günüydü ve bir kez daha görmek istemişti onu. Son aylarda kaç kez gelmişti buraya hatırlamıyordu, bahaneye ihtiyacı yoktu, istiyordu ve geliyordu. Bugün çıkıyordu hastahaneden, bakışlarını genç kadının ürkek bakışlarından çekip incelemeye başladı. Beyazlar içinde öyle muhteşem, öyle ulaşılmaz duruyordu ki, ona nasıl ulaşacağını bir türlü bilemiyordu.

Onun hareketlenmesi ile bu odada daha fazla kalamayacağını anladı. Buradaki tedavisi bitmişti ancak hâlâ aynıydı genç kadın. O gece bahçesindeki güçlü, sarsılmaz duruşun yerini ürkek, her hareketten irkilen biri almıştı. Dişlerini sıktı, neden bu halde olduğunu bildiğinden aklına geldikçe içinde büyüyen öfkeye mâni olamıyordu. Yıkmak istiyordu, parçalamak, öldürmek, ona bunu yapanların sıcak kanını ellerinde hissetmek istiyordu.

"Git."

Öfkeyle kararan bakışları duyduğu o naif, ürkek sesle yerini şefkate bırakmıştı. Belli ki onu korkutmaya başlamıştı. Başını salladı, her gelişinde olduğu gibi elini cebine attı ve kare şeklindeki çikolata paketini yavaş adımlarla yatağa yaklaşarak az önce onun kaçtığı yatak ucuna bıraktı. Her adımında onun biraz daha gerilemesi sinirlerini bozdu, ondan korkması hoşuna gitmiyordu. Herkesten korkabilirdi ancak ondan korkmasındı. Geldiği adımları bakışlarını genç kadından çekmeden kapıya ulaştı ve geldiği gibi sessizce gitti. Genç kadın ise kapanan kapı ile rahat bir nefes alıp tekrar güvende hissetmenin rahatlığını yaşadı.

Gözleri yatağın ucuna bırakılan pakete kaydığında gülmemeye yeminli dudakları küçük bir hareketle kıvrıldı. Bir çikolata paketinin onu güldürmesi ne acıydı.

EVA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin