Sabah her zaman olduğu gibi sürünerek yataktan çıkmayı başardım. Pek fazla süslenmediğim için yüzümü sabunlayıp dişlerimi fırçalamak benim için yeterli bakımdı. Bugün sadece kıyafet bakımından özen göstermeye karar verdim. O yüzden seçimi kendim değil annemin yapmasını istedim.
''Hayırdır bugün özel bir şey mi var?'' diye sordu annem sesinde kocaman bir umut ile. Çünkü her annede olduğu gibi benim de dünyalar tatlısı annem evlenmemi istiyordu. Bense onun bu sorusunun altında yatan imayı görmezden gelerek ''Sadece dergi dışında işim var bugün,'' dedim.
Annem yüzünde hayal kırıklığı ile seçtiği elbiseyi uzattı. Elindeki narçiçeği rengindeki elbiseye şüpheyle baktığımı görünce açıklama yapmaya başladı.
''Yaz geliyor artık, o yüzden canlı şeyler giy hem sana yakışır.'' Sözlerini tamamladıktan sonra giyinmem için odadan çıktı. Bana neyin yakışıp yakışmadığını pek anlamam ama beyaz tenli ve siyah kıvırcık saçlı birisi için bu elbise sanırım doğru tercihti. Annemin zevkli bir kadın olduğunu böylece bir kez daha kabul ettim.
Bir kısmını tepemde topladığım siyah kıvırcık saçlarımla odamdan çıkıp annemle kız kardeşim Nur'a el sallayıp evden ayrıldım. Her zamanki rutin yürüyüşümden sonra tramvaya binip ilk defa boş koltuk bulunca sevinçle oturdum. Aklımda bugün yapacağım şeylerin listesi geçmeye başladı. Öncelikle Emir Bayar'ın yakın asistanı ile görüşmem olacaktı. Önümüzdeki program hakkında tüm bilgileri ondan aldıktan sonra meşhur Emir Bayar ile tanışacaktım. Her zaman olmasa da bazı programlarında onunla olup gözlemlerimi yazacaktım. Daha sonra röportaj yapıp önümüzdeki iki haftaya çıkacak dergiye bu çalışmaları yetiştireceğim. Bu düşüncelerin içinde duraklar geçtikten sonra ineceğim durağın anonsunu duydum. Kalabalığın içinde güç bela ilerleyip parka doğru gelebildim sonunda.
Çalıştığım dergiye yakın olan şirkete yürümek mantıklı gelmişti özellikle de ağaçlar böyle yeşillenmişken. Uzun parkın içinde yürürken ilerde toplanan bir kalabalık olduğunu gördüm. Acaba şenlik gibi bir şey mi diye düşünürken polis arabalarının ve ambulansın olduğunu görünce kötü bir şeyler olduğunu anladım. Aşırı meraklı kişiliğimin beni kalabalığa sürükleyeceğini bildiğim için hiç direnmeden yürümeye başladım. Yaklaştıkça garip sesler gelmeye başladı, insanlar birisine bağırıyor ve bir şeyleri yapmamasını söylüyordu. Ne olduğunu anlamak için geniş bir gövdesi olan ağacın etrafını dolandım. En sonunda kısa boylu bir kadının kafasının üstünden bakıp olayı görebildim.
Manzara pek güzel değildi, gözü dönmüş bir adam elinde tuttuğu bıçağı bir kadının boynuna dayamış dönen gözleri ile etrafa bakıyordu. Tuttuğu kadın ise, belki eşi belki hiçbir şeyi, korkuyla put kesilmiş yardım bekliyordu. Öncesinde ne yaşandı bilmiyorum ama şu an yaşanan şeyler pek de iç açıcı görünmüyor. Benden bağımsız hareket eden beynim daha da meraklanıp iyice alana yaklaşmama neden oldu.
''Yaklaşmasın kimse, keserim!'' diye bağıran adamın korkunç yüzünün daha yakından görünce midemde garip bir ağrı oldu. Bu dünyada insandan daha korkunç bir varlık yok ve şu an bunun canlı kanıtını görüyorum.
İnsanların korku dolu bakışları altında, rehine olan kadın o can havliyle bir andan adamın kolunu ısırdı. Anlık dalgınlığından faydalanıp kendini yere attı. Ama herkesin görmediği ve bir anda nerden çıktığı belli olmayan silah adamın elinde ateş almıştı.Bir anda ortam karışınca insanlar koşmaya başladı. Bazıları yerde yatan kadına yardım etmek istiyordu ama hala elinde silahla polise meydan okuyan adamdan korkuyorlardı. Ama ben duramazdım, dizlerinin bağı çözülen kadın yerde ilerlemeye çalışıyordu. Önümdeki iki kişiden sıyrılıp kadına doğru koştum. Polislerin dar çembere aldığı adamın bana ve kadına ulaşamayacağını düşünüyordum. Kadına yaklaşıp elinden sıkıca kavradım ve ayağa kalkması için yardım ettim. Kadın güç de olsa yardımımla ayağa kalkıp yürümeye başladı. Ama her adımında canı acıyor gibi inliyordu, o an anladım bacağından bıçakla yaralanmıştı. Öfkeyle bildiğim tüm küfürleri içimden saydım çünkü sesli söylesem de o kalabalıkta sesimi duyan olmazdı. Büyük gövdeli ağaca doğru yaklaşınca kadın elimden sıyrılıp biraz daha hızlandı belli ki korkusundan dolayı buradan biran önce uzaklaşmak istiyordu. Kadının arkasında yürürken insanların çığlığı yükseldi bir anda. Gözü dönmüş adam rehine tuttuğu kadının gitmesi üzerine daha çok delirip aniden koşmaya başlamıştı. Arkasından da polisler geliyordu ama olduğum yerde donan ben ile polislere olduğundan daha yakındı. Üstelik elinde tuttuğu silahı yanıma çok yaklaşmadan da beni yaralayabilirdi. Ne oldu bilmiyorum ama yerimden kımıldayamıyordum adeta yapışmıştım. Artık geri dönüş yoktu, ellerimi yüzüme kapatıp bekledim. Polislerin adamın üzerine atlamak üzere olduğunu zihnimde görebiliyordum ama öncesinde silah darbesi almak üzere olduğumu da görebiliyordum.

STAI LEGGENDO
BULDUĞUN YERDEYİM (Askıda)
Narrativa generale"Yüreğinin kapılarını benden başkasına açamazsın! Bu ben bile olsam..." "Bu sözüyle deli olduğunu düşünebilirdim ama o an anladım ki bu iki adam birbirinden farklı, birbirini kıskanacak kadar da aşık..." ** "Sırrımı bildiğin için yanımdan ayrılamazs...