"Hayır amca seninle konuşmayacağım."dedi küçük çocuk burnunu çekerken.
Emre yeğenin oturduğu yatağın önüne çöktü.
"Ama neden böyle yapıyorsun Yağız?"
dedi elleriyle yeğenin gözünden akan yaşı silerken.Yağız küçük kollarını önünde bağlayarak,çatık kaşlarıyla hesap sorar bir ses tonuyla konuşmaya başladı
"Sen benim sevdiğim kadınla evleniyorsun.Seninle konuşmak istemiyorum."
Emre, Yağız'ın söylediği sözlerle güçlü bir kahkaha attı.Küçük çocuk Emre'nin kahkahasını duyduktan sonra çatık olan kaşlarını daha derin bir hale soktu.
"Neden gülüyosun, komik birşey mi söyledim?"
Tanrım, diye içinden geçirdi Emre. Bu sözler daha altı yaşında olan çocuğun ağzından çıkıyordu.
"Tamam bakalım aslanım.Seninle bir anlaşma yapalım."dedi, gülmesini bastırmaya çalışarak.
Yağız'ın gözleri merakla açıldı.
"Nasıl bir anlaşma bu? "
Emre yeğenin merakını gidermek için hemen konuya girdi.
"Yeşim ablanla ben evleneyim, sen ise bizim doğacak olan kız çocuğumuzla evlenirsin. Hem arada o kadar fazla yaş farkı da olmaz."
Yağız duyduklarını bir süre düşündü, elini çenesinin altına koydu ve emin olmak ister gibi konuştu.
" Yeşim kadar güzel olacak mı? "
Emre yeğenin söyledikleriyle gülmesini bastırmak için dudaklarını birbirine kenetledi.
"Ah tabi ki de.Hatta sana bir sır vereyim mi, ondan daha güzel olacak."
Yağız'ın hemen gözleri parlamıştı. Heyecan içinde konuştu;
"Gerçekten mi ?"
Emre gülümseyerek cevap verdi
"Gerçekten."
Çocuk gülümsedi ve elini uzattı ve tekrar konuşmaya başladı;
"Söz ver o zaman.Ben sana güvenmiyorum."
Adama ona uzatılan küçük ele baktı ve o da elini uzattı.
"Söz aslanım, söz."
Emre yaşanan bu olayı çoktan unutmuştu. Bu yıllar önce yapılan konuşma onun için güzel sevimli bir anıydı sadece. Fakat Yağız için bu konuşma anıdan daha fazlasını ifade ediyordu. ve geçmişte verilen sözlerin tutulma vakti çoktan gelmişti.