2

5.5K 430 568
                                    


"Uyan piglet, okul vakti."

Abimin sesi kafamın içinde yankılandığında gözlerimi açmak için çabaladım.

Uykum okyanusun en dibinden daha derindi.

Gözlerini açmak için kendimi zorluyordum ama çok güçsüzdüm.

Sanki uykumda dayak yemişim gibi hissediyordum, her yerim ağrıyordu.

Taşınmak yorucu bir işti ve dün 3 saatlik bir yolculuk yapmıştım. Magnus yol boyunca uyukladığı için şu anda gereksiz bir enerjisi vardı.

"Uyan, dedim piglet."

Ses tonu gittikçe sinir bozucu olmaya başladığında eşyalarımı karıştırdığını hissedebiliyordum.

Bana Piglet diyordu çünkü yatağım Winnie the Pooh'luydu. Çizgi filmdeki domuzun ismiyle bana hitap etmek de yeni bir hakaret çeşidiydi.

"Eşyalarıma dokunma" dedim, gözlerim hala kapalıyken.

Yeniden bana baktığını hissedebiliyordum.

Gözlerim açık değildi ama sanki göz gözeymişiz gibiydi.

"Gözlerini açmazsan yapbozunu bozarım Mila."

"Umrumda değil, Magnus." dedim homurdanarak. "Çık odamdan."

Kısa bir sessizliğin ardından kapı kapama sesi duyulduğunda gözlerimi açtım.

Aklıma gelen tek şey okuldu.

Bana yeniden kötü davranıp davranmayacaklarını düşünüyordum.

Çünkü hiçbir zaman yeni çocuklara iyi davranılmazdı.

Yeniden üstüme yürüyen, fotoğraflarımı çeken ve dolabımı alt üst eden insanlarla uğraşmak istemiyordum.

Cins cins insanlar beni gördüğü gibi ezik bir tip olduğumu anlıyordu.

Sonra bütün sene boyunca benimle uğraşıyorlardı, bilemiyorum belki de gerçekten bunları hak eden eziğin tekiyimdir.

Yatakta doğrulup esnerken odamın ne kadar dağınık olduğunu fark ettim.

Ama sadece fark ettim yani toplamak falan aklımdan geçmedi.

Kalkıp odamdan çıktığımda bir anlığına nerede olduğumu unuttum, eski evimde olduğumu sanıyordum.

Evde kısa bir tur attıktan sonra banyonun yerini buldum ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra merdivenlerden aşağı tüm hızımla indim.

Kahvaltı masası her zamanki gibi pek şendi.

Babam kol düğmelerini iliklemeye çalışırken saatine baktı.

"Yalnızca yarım saatimiz var, acele edin."

Ve dolabı açıp bir şişe bira aldı.

"En azından kahvaltıda içmesen olmaz mı baba?" dedim. "Normal babalar gibi kahve iç."

"Neden sadece kendi kahvaltıyla ilgilenmiyorsun Mila ?"

Ses tonu biraz sertti. Yalnızca, içtiğinde bu kadar asabi oluyordu, kendini kaybediyordu.

"Beni merak etme tamam mı? Bünyem içkiye dayanıklı."

Her seferinde aynı savunmayı yapıyordu.

Gözlerimi devirip önümdeki mısır gevreğine uzandım.

Yine alkol bağımlısı olmasını ve geceleri aniden ortadan kaybolmasını istemiyordum.

Mute Boy | Peter Parker [Tamamlandı] Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt