-3-

365 17 0
                                    

NOT: Multimedia'da Özlem

  

  40 dakika daha koştuktan sonra eve varmıştım. Annemin uyanmış olduğunu tahmin ederek kapıyı çaldım. Tahmin ettiğim gibi annem uyanmıştı. Bana kapıyı açan da oydu.

    "Günaydın!!!" Dedim neşeyle. Annem elini mutfak beziyle silerken yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ve "Sana da günaydın güzel kızım." Dedi. Bu sırada burnuma nefis kokular gelmeye başlamıştı. "Ne pişirdin yine benim aşçıbaşım? Diye sordum.

    "Duş al gel, görürsün." Dedikte sonra yanağıma bir öpücük kondurdu. Ben de içeri girdim ve annemin yanından inip aşşağı indim. Sıcak ve kısa bir duş aldıktan sonra saçlarımı kurulayarak odama geçtim. Saçımı kuruladığım havluyu siyah koltuğa bıraktıktan sonra, bir elimle üstümdeki havluyu tutmaya çalışarak dolabımın kapağını açtım. İçinden siyah bir kot ve siyah, salaş bir bluz seçtikten sonra ucunu elimde tuttuğum havluyu bırakıp alt çekmeceden de iç çamaşırlarımı çıkartıp hepsini birden üstüme geçirdim. Sonra da yarı kurumuş saçlarımı yana doğru atıp odadan çıktım. Annem sofrada oturmuş beni bekliyordu. Karşısındaki sandalyeye oturup o güzel kokunun kaynağı olan pancakelerden birini tabağıma aldım ve süratle yemeye başladım. Nefes almaksızın yerken "Bu harika bir şey!" Dedim. Ağzım yarı dolu olduğu için pek bir şey anlaşılmamıştı. Tabağımdaki her şeyi bitirdikten sonra sandalyeden kalkarak "Eline sağlık annecim.  Ben çıkıyorum." Dedim.

    "Nereye?"

    "Kaykay parkında gideceğim. Özlem' i de arıycam,  belki o da gelir." Diye cevap verdim.

    "Peki ama geç gelme biliyorsun yarın okul var." Dediğinde başımala onayladıktan sonra gidip yanağına bir öpücük kondurdum sonra da elime kaykayımı ve telefonumu aldım. Ayakkabı dolabından da siyah spor ayakkabılarımı aldıktan sonra üstümdeki tek açık renk saçlarım olmuştu. Aynada bir kez kendime baktıktan sonra evden çıktım. Bahçeden çıkmak için yürürken kaykayımı koltuk altımda tuttum ve diğer elimle Özlem'e mesaj attım.

   Kaykay parkına gidiyorum. 10 dakikaya buluşalım.

Mesajı yazana kadar bahçeden çıkmış ve sokağa varmıştım.  Sokağa vardığım için kaykayımı yere bıraktım ve üstüne çıkıp tek ayağımı yere sürterek sürmeye başladım. Zaman zaman ağaçların arasında zikzaglar çizerek kimi zaman taşların üstünden atlayarak kaykay parkına vardım. Özlem parktaki banklardan birine oturmuş beni bekliyordu. Bir yandan da kaykaycıları izliyordu. Alican da kaykaycıların arasındaydı... Kaykayla Özlem'in yanına gittim ve kaykaydan inip yanına oturdum.

    "Selam." Dedi "Selam!" Dedim.

    "Siniriniz geçti mi prenses hazretleri?" Diye sordu hafif bir alay ve kinayeyle.  Ama ben hiç bozuntuya vermeden. "Geçti hizmetçim Özlem." Dedim. Biz böyleydik. Genelde ilk o beni sinirlendirirdi sonra ben ona bu yüzden aşırı tepki verirdim ve o bana atar yapardı, ben de bunu umursamazca dalga geçerdim ve gülmeye başlardım. Şimdi de aynen öyle olmuştu... Gülmeyi bıraktığımızda. Konuya direk girdim "Bu sabah sahilde Mert ile karşılaştım."

    "Ne?" Diye bağırdı hemen. "Benden özür diledi." Diye ekledim.

    "Oha, süper! O zaman artık arayabiliriz,  değil mi?" Dedi dalga geçen bir ses tonuyla. "Hala aramamış olmana şaşırdım." Diye alay ettiğimde bir kez daha gülmeye başladık. Biz gözlerimizi bile açmadan gülerken Alican' ın "Komik olan ne kızlar?" Diyen sesini duyduğumuzda gülmeyi bırakıp ona baktık.

    "Ooo... Alican kankam,  hiç gözükmedin bu yaz!" Dedim. Alican hala kaykayının üstünde dururken "Sorma ya sarışın ailemle tatile gitmek zorunda kaldım." Dedi.

    Özlem "Yazık sana canısı..." Dediğinde bir kez daha mal mal gülmeye başladık. Bu gün ne çok gülmüştük biz ya!..

    "Bu sene de mi bizim okula gelmiyorsun?" Diye sorduğumda ne yapalım der gibi bir yüz ifadesi yaparak "Napıcan!" Dedi. "Her neyse." Dedikten sonra ayağa kalkıp kaykayımın üstüne bindim ve "Gidelim mi?" Diye ekledim. Ve böylece saatlerce pistte kaydık. Özlem de kimi zaman kendi halinde takıldı kimi zaman da bizi videoya aldı. Günün sonunda ise Alican ve Özlem ile vedalaşıp kaykayımla Evimin yolunu tuttum. 10 dakikaya evdeydim. Kapıyı açan tabi ki annemdi. Onunla kısaca selamlaştıktan sonra içeri girdim. Annem "Hadi gel salona. Oturalım bir az." Dedi. Ama ben onu takip etmedim ve "Yok anne çok yoruldum ben bu gün bir az erken yatıcam." Dedim.

    Annem yüzünü üzüntülü yaparak "Kızım, yemek de mi yemeyeceksin? " Diye sordu.

"Yok yemeyim anne ya. Yatıyım ben." Diye cevap verdim.

    "Peki iyi geceler." "İyi geceler." Dedim ve aşağıya indim ve tahmin ettiğim gibi yorgunluktan erkenden uyuya kaldım...

    Ertesi sabah bir kaç gün önceden kurduğum alarm sesiyle uyandım. Mızmızlanarak alarmı kapattım ve kendimi yataktan yere attım. Sonra zorlukla yerden kalkıp dolabımdan formalarımı çıkardım ve üstüme giydim. Sayımı yukarıdan gevşek bir atkuyruğu yaptım ve çantamı da hazırlayıp yukarı çıktım.  Annem acele ama güzel bir kahvaltı hazırlamıştı. Hızlıca kahvaltımızı ettikten sonra akşam toplamak üzere sofrası olduğu gibi bırakıp dışarı çıktık. Tabi bu sırada ben yine siyah spor ayakkabılarımı ayağıma giyip kaykayımı elime almıştım. Annemle vedalaştıktan sonra yol ayrımına girdik. Ben sırtımda çantamla kaykayımı sürerek okula vardım. Özlem ile kapıda karşılaştık. "Eee,  son sınıf için ne düşünüyorsun?" Diye sordu. "Her zamanki gibi olacağını düşünüyorum." Diye cevap verdim. Bir yandan konuşuyor bir yandan da sınıfa doğru yürüyorduk. "Son sınıfa bir sürü yeni öğrenci geldiğini duymuş muydun?" Diye sordu. "Onları pek umursamıyorum." Demekle yetindim. Bu konuşmayı yaparken sınıfa girmiştik bile. Çantamı ön sıraya koyduktan sonra Özlem' in çantasını yanıma koymasını bekledim ama o arka sıralardan birine odaklanmış kalmıştı.

  

Bir süre sonra "Oha lan! Oğuzhan burada ben onun yanına geçiyorum." Dedi ve hızlı adımlarla ilerleyip çantasını onun yanına koydu. İki dakika da satmıştı beni yani. Bunu kafamın bir yerine not ettikten sonra yerime oturdum. Çok geçmeden zil çaldı. Öğretmenin gelecek olmasını takmadan bir kağıdın üstüne durmadan adımı yazıyordum. Bu sırada "Boş mu?" Diye soran bir ses duydum. Bunun üzerine başıma kaldırıp sesin sahibine baktım. Bu Mart'ti. Onu görmenin şokundan çıktıktan sonra "Değil!" Dedim ters bir sesle.

    "Ama boş gibi duruyor." Dedikten sonra çantasını yanımdaki sıraya koydu.

    "Çok istiyorsan buyur otur." Dedim ve hışımla sıradan kalkıp arkadaki sıraya oturdum. Ve ona alev saçan bakışlarımı yollayarak her sinirlendiğimde yaptığım gibi ayağımla ritim tutmaya başladım...

BEN VE AŞIK OLMAK MI?Where stories live. Discover now