-8-

228 15 0
                                    

    Bir an durup yanına gitmeyi düşündüm. Öylece yaptıklarını izledim. Hep bir gün babamla karşılaşırsam ne yaparım diye kurmuştum kafamda. Gidip neden yaptığını soracaktım. 'Neden yaptın?' Diye soracaktım ona. 'Neden aldattın annemi?" Diyecektim. Ama şimdi onu görünce her şey değişmişti. Sadece onu izlemiş ve gitmesini beklemiştim hiç bir şey yapmadan. Ve o gitmişti. Ben ne yapıcağımı düşünürken o gitmişti bile. Olduğum yerde çöktüm ve kaykayı altıma koyup oturdum. Bir süre sadece boşluğu izledikten sonra gözümden istemsizce bir göz yaştı. Ve bir tane daha. Derken ağlamaya başlamıştım işte. Bu halde eve gidemezdim. Hep anneme kızardım böyle yaptığı için. Ama şimdi, onu anlıyordum. Ve kendi acımı onunla paylaşmaya, acısına acı katmaya hakkım yoktu.

    Bu yüzden telefonumu çıkartıp Özlem'i aradım. Bir kaç kez çaldıktan sonra meşkule attı. Ben içimden ona laf sayarken telefondan mesaj sesi geldi.

     Kimden:

"Oğuzhan'la beraberim şimdi. Seni sonra ararım."

    İçimden ona bir şeyler daha geveleyip telefonumu çantama attım. Ve sadece orada durup herkes beni izlerken ağlamaya devam ettim. Yarım saat geçmişti ki kaykayın diğer ucuna birinin oturduğunu hissettim. Bu Mert'ti. "Sen gitmemiş miydin?" Diye bir soru yönelttim ona ters bir şekilde.

    "Evim bu tarafta." Dedi ve omuz silkti. Sonra da devam etti "Ne oldu?" Ben de omuz silktim "Anlatmak istemiyorum!" O da bir kez daha omuz silkti ve "O zaman böylece otururuz!" Dedi. Ben de son bir kez omuz silkip "Tamam." Dedim. Gerçekten hava kararna kadar hiç konuşmadan benim yanımda oturdu. Sadece benim ağlama seslerim vardı. Yavaş yavaş göz yaşlarım durmuş ve bu sessizlikten sıkılmıştım. Bu yüzden aklıma ilk gelen şeyi söyledim "Bak sürekli gülüyorsun diye şikayet ediyordun, gördün mü ağladım."

    "Asla senin gülmenden şikayet etmem." Dedi. Birden keyfim yerine gelmişti. Bu çocuk çok komikti beni güldürüyordu. Onunla uğraşmak çok hoşuma gidiyordu ve sanırım yine uğraşacaktım.  Çarpık bir gülümsemyle "Nasıl gülüyormuşum ben?" Dedim. Yüzümdeki o çarpık gülümsemyi göstererek "Böyle!" Dedi. Bir az daha gülümseyerek "Nasıl." Dedim tekrardan.

    Yine edebiyat yapmasını bekliyordum ki beni şaşırtmadı "O kadar güzel gülüyorsun ki kelebek görse ömrü uzar." Dedi. Bir süre gözlerimi kısarak ona baktıktan sonra dalga geçen bir şüpheyle parmağımla onu gösterdim ve "Bana doğru söyle; sen aslında üniversite mezunusun ve edebiyat okudun değil mi?" Dedim. Bunun üstüne Mert ve ben kahkahalarla gülmeye başladık.

    Bir süre sonra "Senden hala bir cevap alamadım."Dedi. "Neyden bir cevap alamadın?" Diye sordum merakla. "Neden hep gülüyorsun?"

     Aklıma ona söyleyecek çok güzel bir cevap gelse de söylemedim. Bunu kendi çapımdan avantaja çevirmek istiyordum. "Eğer yarın, gün boyunca bana sarkıntılık etmeden durursan söylerim." Dedim. "Sana sarkıntılık etmiyorum!" Diye atıldı. "Şu imalı sözlerden bahsediyorum. Sadece kankam gibi olucaksın. Tamam mı?" Dedim "Tamam!" Dedi ve gülümsedi.

    Bir kaç dakika sonra ayrıldık. Ben de bir az daha sokaklarda dolaştım. Saat gece yarısına gelirken eve gittim. Anneme Özlemlerde kalıcağımı bildiren bir mesaj atmıştım. Bu yüzden beni beklemeyeceğine emindim. Eve sessizce girip odama indim. Ve telefonumun alarmını saat beşe kurduktan sonra formalarımla beraber kendimi yatağıma attım.

    Sabah alarmın sesiyle uyandım. Ve annemin duymamsı için hızlıca kapattım. Sonuçta akşam Özlemlerde kaldıysam sabah da evde olmamam gerekirdi. Formalarımı çıkarıp onları sırt çantama attım ve yerine eşorfmanlarımı giydim. Saçımı da topladıktan sonra sessizce evden çıktım. Neyse ki anneme belli etmemiştim.

    Sahile inip çoğu zaman yaptığım koşumu tamamladım. Tam üstümü değişmek için sahildeki şu paralı tuvelete gidecektim ki. Bana doğru gelen Mert'i gördüm. Yanıma geldiğinde "Yine mi sen ya?" Dedi. "Evet, yine ben." Dedi gülümseyerek.

    "Neden seninle hep bu sahilde karşılaşıyoruz?" Diye sordum. Dünki omuz silkme yarışını devam ettirerek "Bilmem. Belki ikimiz de buraya çok sık geliyoruzdur." Dedi.

    Uzatarak "Olabiliiiiir.." Dedikten sonra "Benim üstümü değiştirip okula gitmem lazım." Diye ekledim. "Peki sen değiştir gel ben seni burada beklerim nasılsa aynı yere gideceğiz." Dedi. Onunla uğraşmamaya karar verip kabul ettim ve tuvelete gidip üstümü değiştirdim. Sonra da beraber okula gittik.

    Ve Mert'in süresi başlamış oldu. Tüm gün boyunca onu kışkırtacak hareketlerde bulunsam da hiç öyle sözler kullanmadı. Son ders saatinde bir kağıta

    "Artık cevabımı alabilir miyim?"

Yazdı. Saatime baktıktan sonra aynı kağıdı aldım ve onu yazısının altına

    "10 dakikan kaldı."

Yazdım. 10 dakika sonra ders zilinin çalmasıyla Mert bana döndü ve "Söyle!" Dedi. "İlk önce bunu başarabildiğin için seni tebrik ediyorum." Dedim yine dalga geçer bir tonda. Sonra da heyecan yaratmak için "Hazır mısın?" Diye sordum. Başını onaylar bir şekilde salladı. "Çünkü mutluyum." Diyerek küçük bir kahkaha attı. Bu sırada sınıfta sadece ikimiz kalmıştık. Mert'in siniri gözlerinden okunuyordu. "Hayır doğruyu söyle." Dedi.

    Başımı bir sağa bir sola sallayark "Doğru bu dedim."

    "Öyle mi sen bilirsin!" Deyip hızla öğretmenin masaına gitti ve kapının anahatarını alıp bizi sınfa kilitledi. Sonra da bana dönüp "Ya söylersin, ya söylersin. Diğer seçenekle burada benimle kalacaksın." Dedi. Bu sefer de o benim sinirimi bozmuştu "Seninle burada kalmayacağım!" Deyip elinden anahtarı kapmaya çalıştım ama o elini geri çekti. Sora da anahtarı sınıfın uzak bir köşesine fırlatıp beni kollarımdan tuttu ve gözlerimin içine bakarak "Söyle!" Dedi bir an gözlerinin içinde kayboldum ve cevap dudaklarımdan kaydı "Çünkü gülmek mutlu olduğunu gösterir ve mutluluk en iyi intikam şeklidir. Bu benim kendi içimde babamdan aldığım intikam."

    Kollarımı bıraktı ve "Çok da zor değilmiş değil mi?" Dedi. Göz temasımız bozulduğunda ben de gerçek dünyaya döndüm. O kapıyı açtığında çantamı aldım ve onu kenara itekleyerek "Çekil!" Dedim sonra da sınıftan çıktım. Ve gerçek düya işte. Benim gerçek dünyam. Sevgisiz, aşksız dünyam!

BEN VE AŞIK OLMAK MI?Where stories live. Discover now