4 - Wanna see my skills?

2.4K 234 91
                                    

Taehyung bazen ne yaptığını, niye yaptığını ve ne hissettiğini bilemiyordu. Bir gün odasındaydı, müzik dinlerken güneşin batışını seyrediyor ve hayattan zevk alıyordu. Diğer gün bateri çalarken terleri etrafa sıçrıyor ve tüm bedeni müzik ve ritimle dolup taşıyordu. Bazen etrafındaki herkes birer gül kadar anlamlı, değerli ve narindi; diğer gün ise insanlara anlam veremiyordu. Bazen hayat yaşamaya değerdi, bazense hiçbir şeyin bir anlamı yoktu. Tüm bu aklının karışıklığı onun bazen istemediği şeyleri yapmasına, veya daha kötüsü, istediği şeyleri yapamamasına sebep oluyordu. Gerçi o bazen ne istediğini bile bilmiyordu.

Şimdi güneş batalı saatler oluyordu. Eve geleli bir veya iki saat olmuştu ve onlar izledikleri dizinin bir bölümünü bitirmek üzerelerdi. Yoongi tüm dikkatiyle televizyona odaklanmıştı ve ağzı hafif açık kalmıştı. Dudakları bira içerken ıslanmıştı ve parlıyordu. Cipse dokunmamıştı bile, sadece bira içiyordu. Taehyung da farklı sayılmazdı. Tek farkı onun pür dikkat Yoongi'ye odaklanmış olmasıydı.

Üniversiteden beri çok iyi tanıdığı arkadaşı son birkaç aydır onda bir takım garip düşünceler ve hisler uyandırıyordu. Taehyung bu düşüncelerin onu tanıdığı ilk andan beri olduğunu inkar edemezdi, ama son zamanlarda sanki daha fazla ve daha güçlüydü. Sanki bazen kalbini biraz zorluyordu.

"Sonunda beni öldürme planını gerçekleştirecek misin?"

Ve sanki bazen de sinirlerlerini hoplatıyordu.

"Ne saçmalıyorsun?" Taehyung kaşlarını çattı.

"Yarım saattir beni izliyorsun Tae." Yoongi hala televizyona bakıyordu. Birasından bir yudum daha aldı.

"Ee?" Taehyung sırıttı, "Hoşuna mı gitti?"

Bu sefer Yoongi kafasını ona çevirmişti. Her zamanki gibi kaşları çatık, birasını onun üstüne doğru uzattı ve döküyormuş gibi yaptı. Taehyung korkarak geriye çekildi ama dökmediğini farkettiğinde birayı hızla elinden çekti ve kendi ağzına götürdü. Yüzünde hala o sırıtışlarından biri vardı. Şişeyi kafasına dikti ve zaten dibinde kalan birayı bitirerek ağzını sildi. Yoongi ona bakıyordu.

"Biliyorsun Min Yoongi," Taehyung o an nedense kendini her şey yapabilirmiş gibi hissediyordu, "Ağzını hep sevmişimdir."

"Siktir git."

Yoongi sinirli gibi görünmeye çalışıyordu ama yüzüne oturan belli belirsiz gülümseme onu engelliyordu. Taehyung'un bu anlamsız cilveli hareketlerine alışkındı. Evdeki herkes alışkındı. Ama garip hissetmeden edemiyor ve buna da anlam veremiyordu. Bir süre sonra ikisi de sebepsizce öylece gülmeye başladı. Daha sonra Taehyung elini uzatıp Yoongi'nin kafasının üstüne koydu. Dokunduğu an Yoongi ona dönmüştü. Yavaşça yüzünden silinen gülümsemeyle ona baktı ve yutkundu. Taehyung da yine o garip şeyi hissederken ona bakıyordu.

"Diziyi kaçırdım senin yüzünden." Yoongi aniden söylenerek Taehyung'un elini çekti ve onun yerine diğerinin kafasına vurdu. Taehyung acıyla bağırmış ve daha sonra dudaklarını büzmüştü.

"Acıttın." Taehyung söylediğinde Yoongi ona döndü ve dil çıkardı.

"Hak ettin."














Taehyung yine bateri çalıyordu. Yine bagetleri elindeydi ve hala aynı parçaya çalışıyordu. Garajın kapısı yine açıktı ve evinin önünden geçip giden tek tük insanlar onu görebiliyordu. Hava sıcaktı, Taehyung'un üzerinde hiçbir şey yoktu. Her şey aynı gibi görünüyordu ama bir fark vardı: Min Yoongi.

Kendisi evde sıkıldığı için birden garaja girmiş ve Taehyung'un itirazlarına rağmen koltuğa yatarak kitabını okumaya başlamıştı. Taehyung bu gürültüde nasıl o kitaba odaklanabildiğini bilmiyordu ama bu Yoongi'ydi nasıl olsa, garip bir adamdı. Bir de sınavları tamamen bitince evden hiç çıkmaz olmuştu.

Semper Fideles ー taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin