first chapter: last one time and last one night.

1.4K 125 170
                                    


"Onu gördüğünde kaçmalısın; aksi takdirde hissettiklerin işkence ve acıdan başka bir şey olmayacak, sevgili kurban."

✨FLAWS✨

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


FLAWS

Kusurlarını kapatmak ister insan. Sevgiden yoksun ve yaşamayan bedenleri bir araya toplayarak kurgular hayatını. Kelimelerini özenle seçmez, gelişigüzel konuşur. Çünkü insan, acizdir. Her bakımdan. Günahlarını gece uyuduğu yastığının altına saklamayı görev bilir kendisine. Bir de saklamayanlar vardır ama. Saklayamayanlar değil de saklamak istemeyenler. Yanına küçük yavru bir köpek geldiğinde ona gülümseyerek kucağına alıp sevenler değil de; onun kafasını koparıp duvarının en özel köşesine asma düşüncesiyle yanıp tutuşanlardır bunlar. Ve senin bunun üzerine korkman gereken kişi şeytan değil, onlardır.

::

Bilgisayarın başındaydı yine. Gözleri pür dikkat beyaz ekranı izliyor, kafası dış dünyayla iletişimi kesmiş ve bir eli de siyah mouse'u kurcalayıp duruyordu. Şu ana kadar her şey normaldi. İnternet kafede herkes ne yapıyorsa o da onu yapıyordu. Kısmen.

Yan taraflarında oturan biri kilolu diğeri zayıf iki gencin ekranında da oyun açıktı. Aslında bilgisayardan ne yapıldıkları görülmesin diye herkesin masasının etrafı yarı kapalıydı. Fakat Jungkook arkasına yaslanıp onların ne yaptıklarını ya da hangi sitelere girdiklerini görebilirdi. Yine de bu yöntemi kullanmak ona basit geliyordu. Bu yüzden iki bilgisayarın da ekranlarını ele geçirip kendi bilgisayarına aktarmış, onları bu şekilde kontrol ediyordu. Biraz trajik ve ruhsal bozukluk yaşanmasına sebep olacak bir görüntü olduğu söylenebilirdi. Sonuçta bir insan neden hiç tanımadığı iki gencin, bilgisayarlarında ne yaptıklarını izlemek isterdi ki? Ama bu Jungkook'tu, onu pek sorgulayamazdınız. Canı ne isterse onu yapardı ve şimdi de öyle yapıyordu.

Sağ tarafında oturan kilolu gencin ekranına geçti bu sefer. Her iki dakikada bir ekran değiştirip ikisini de kontrol ediyordu. Genç, masasının yanında durmaksızın hışırtılı sesler çıkaran cips paketini ağzına diktikten sonra mouse'a tıklayıp sertçe yutkundu. Sarı saçlarının altından akıttığı terler gözle görülebilecek derecede belirgindi. Bu karanlık kafede kimsenin onu izlemeyeceğini düşünerek bir sayfa açtı. Anlaşılan ihtiyaçlarını evde giderecek bir bilgisayarı yoktu ve bunu burada yapacaktı. Aslında pantolonunun düğmelerini açmasını beklemişti Jungkook. Yoksa nasıl yapılması gerektiğini bilmiyor muydu bu çocuk?

Siteye girdi ve kulağındaki beats'i düzeltti. Jungkook ise istemsizce gülümsüyordu. İki dakika geçmiş olmasına rağmen diğer zayıf olan gencin ekranına bakmak yerine hâlâ bu kilolununkindeydi gözleri. Sandalyesinde alaycı bir tavırla geriye yaslandı ve bir elini dudaklarına götürdü. Genç, ifadesizce videoyu izliyordu şimdi. Jungkook da aynı şekilde. Şu an sağında oturan gencin bu videoyu izlerkenki yüz ifadesini görmek için her şeyini verebilirdi. Erkeklere falan ilgi duyduğundan değil, komik bulduğu için bakmak istiyordu. Biraz gülmekten zarar gelmezdi.

Elini yumruk yapmış, kıkırdamamak için zor dururken karanlık kafeye aniden yoğun bir ışık hakim oldu. Kapısı şiddetle açılan kafeden içeriye nefes nefese kalmış, korkudan gözleri neredeyse yuvalarından fırlayacak bir genç girdi. Jungkook ve diğer herkes dahil kulaklıklarını çıkarıp gence bakmaya başladıklarında Jungkook kaşlarını çatarak ayağa kalktı hızla. Çünkü küçüklükten beri birbirlerini tanıdıkları karşı komşusunun ve en yakın arkadaşının internet kafeye endişeyle ve hızla girişi pek de hayra alamet sayılmazdı. Gözleri delicesine etrafına bakınırken Jungkook'u aradığı da aşikardı.

"Tae?" Diyerek masanın başından ayrılıp kendisine küfür edilen arkadaşının yanına koştu Jungkook.

Genç adam, Jungkook'u gördüğü gibi onu omuzlarından tutup sarsmaya başlamıştı. "Sikeyim! Sikeyim! Sikeyim! Jungkook bittim ben!"

Çıkardığı yüksek gürültüye karşılık sonunda Jungkook, arkadaşını dışarıya çıkardığında sokak lambasının parlak ışığı yine insanları rahatsız etmişti. Kalabalık kafeden kurtulduklarında Taehyung önce etrafına daha sonra arkadaşına döndü ve terden ıslanan saçlarını karıştırdı hızla.

"Ne bok yedin?" Diye sordu Jungkook. 

"Bu sefer ciddi," elleri korkuyla çenesinde gezindi. "Senin şu kiralık katillerden lazım."

"Ne?" Diyerek ani ve şaşkın bir tepki verdi Jungkook. "Ne saçmalıyorsun amına koyayım? Şifresini bile unuttuğum hesaba girerek kendime bela falan aramıyorum. Evine dön."

Genç adam, kafeye geri döneceği sırada Taehyung onu hızla tutarak durdurmuştu. İşin ciddiyetini anlaması gerekiyordu çünkü Taehyung gerçekten büyük bir belaya bulaşmıştı ve bunu ancak Jungkook halledebilirdi. Başka çaresi yoktu. Bu sefer daha farklı ve daha kötüydü her şey. Bir cehennemden kurtulmak için diğer cehenneme adım attıklarının farkında bile değildi ama.

"Jungkook, beni dinlemelisin!"

Genç adam, Taehyung'un elleri arasından kolunu kurtarıp onu sertçe ittirdi bu sefer. "Bana o lanet yere yeniden girmemi ve sana bir katil ayarlamamı mı söylüyorsun gerçekten? Üzgünüm, bu gerçekleşmeyecek. Şimdi ne bok yediğini anlat da başka bir yol bulalım."

"Ona yumruk attım."

Genç adamın derin sesi artık titreyerek çıkıyor, arkadaşından yalvarırcasına yardım istiyordu. Jungkook istemsizce elini alnına yapıştırdı. "Babana yumruk mu attın Taehyung? O şizofren herife gerçekten yumruk mu attın? Seni öldürecek, yemin ederim ki seni öldürecek."

Taehyung tüm bunları biliyordu elbette. Babası onu ciddi anlamda öldürecekti. Uzun zamandır değişik ve tanı konulamamış ancak Jungkook'un sözüyle "şizofreni" hastalığı vardı. Taehyung'a çektirmediği işkence kalmamışken genç adam yalnızca kardeşini korumak adına adamın iğrenç suratına sert yumruğunu geçirmişti.

"Köpeğinin kafasını gözleri önünde parçalara ayırdı Jungkook! Onun beyaz tüylerini koparttı ve Eunji'nin önüne attı!" Sesi şiddetli bir ağlamanın haberini verircesine korkunç çıkıyordu artık. O bir adam bile değildi, henüz çocuktu. Henüz 18'ini bile geçmemişti ikisi de. Henüz erkekliğin ne anlama geldiğini bile anlamamış olmalarına rağmen fazlasıyla sorumluluk gerektiren olaylar yaşamışlardı. Belki de bu yüzden en iyi arkadaş olmuştular. Acılarını paylaşarak geçen 12 sene gibi.

Jungkook korkuyla sarıldı ağlayan arkadaşına. Genç adam daha fazla tutamamıştı gözyaşlarını. Erkeklerin ağlamaması gerektiğini biliyordu fakat dayanamamıştı işte. Tüm bunların bir kabustan ibaret olmasını diliyordu her seferinde. Uyanmak istiyordu artık, bir daha da uyumamak.

"Kafeye hiçbir şey olmamış gibi gireceğiz," dedi Jungkook. Genç adamı omuzlarından tuttu ve kendine getirmek istercesine sarstı. "Dark Web'e giriş yapacağız ve bu işi halledeceğiz. Son bir kez ve tek bir gece."

x

Kurgu tamamen sevgili nemesislau ya ithafımdır. Umarım beğenirsin, umarım beğenirsiniz.

• Şiddet, argo, işkence ve cinsellik içeren bir kurgudur. Etkilenecekler lütfen okumasın.

19 Haziran 2019
Çarşamba.

dark web: avenoirWhere stories live. Discover now