BÖLÜM OTUZ YEDİ

74.7K 3.2K 293
                                    

Gözlerimi, içeriye giren güneş ışınları ve sıcakla birlikte açtım.

Birkaç saniye güneşe alışması için gözlerimi kırpıştırdım, sıcak bir gövdenin üzerinde yatıyordum, başımın hemen üzerindeki dudakları hissedebiliyordum. Bir an esneyerek hafifçe doğruldum, altımdaki kıpırdanma ile birlikte ise, dünü hatırlayarak suratımdaki engelleyemediğim sırıtmayla birlikte tekrardan, benim için dünyanın en rahat yeri olan sevdiğim adamın kollarına uzandım.

Dün, Tommy ile birlikte olduktan sonra, her ne kadar o bundan nefret etse bile yataktan çıkıp, aşağı inmek zorunda kalmıştık. Yatakta ve duşta geçen iki saatin ardından, aşağı indiğimizde Tammy, havuzdan dolayı bitkin bir halde Dex ile birlikte televizyonun karşısında oturuyordu, o henüz küçük bir çocuktu ve ne yaptığımızı bildiğini düşünmüyordum, ama suratına bakarken az önce babasının bana yatakta yaptığı terbiyesiz şeyleri hatırladığım için kızarmamı engelleyememiştim. Bu Tommy'yi baya bir eğlendirmişti. İkimiz de yemek yapamayacak kadar bitkindik, bu yüzden pizza ile birlikte televizyon karşısında Friends izleyerek eğlenceli bir akşam yemeği geçirmiştik. Gülerek ve yorum yaparak diziyi izleyen Tammy ve Tommy'ye gülümsemeden edememiştim, sanki hayatım boyunca onların bana gelmesini hayal etmiştim.

Yemekten sonra yorgun olan Tammy uyuyacağını söyleyerek odasına çıkmıştı, ve onun ardından biz de. Sadece... Tanrım, Tommy altı aydır kendini tuttuğunu söylerken çok haklıydı. Bana sabaha kadar uzun bir süre hatırladığımda suratımın kızaracağı şeyler yapmış ve sabaha kadar uyumama izin vermemişti.

Onu bu kadar çabuk affettiğim için kendimi aptal gibi hissederim zannetmiştim, fakat hiçbir şey yoktu. Sadece huzur ve bu adama karşı hissettiğim aşk.

Başımı kaldırıp, uykudayken huzurlu duran güzel yüzünü seyrettim. Parmak uçlarımı, yeni çıkmaya başlayan sakallarında ve dolgun dudaklarında gezdirdim. Hareketlerimle bir an suratını kıpırdatsa da, hala uyumaya devam ediyordu. O kadar... güzel bir adamdı ki, ona bakarken nefesimin kesilmesini engelleyemiyordum. Sanki tüm bu yaşadıklarımız bir rüyaymış gibi geliyordu. İçmeyi bırakmıştı. Yalan yok, bazen bunun hakkında endişelenmeden edemiyordum. Ya yine kendisini kaybederse? Ya.. ya kendini kötü bir durumun içinde bulup, dayanamazsa ve tekrardan içmeye başlarsa? Sonra suratına bakıyordum, bana dürüstçe ve aşkla bakan gözlerine, tüm endişelerim kayboluyordu. Ve biliyordum ki, ne olursa olsun, bir daha bu adamın yanından asla ayrılamazdım. Onsuz olduğum aylarda ölü gibiydim. Ne kendime, ne de ona tekrardan bu eziyeti çektiremezdim.

Dayanamayarak, çenesine bir öpücük kondurdum. Uykulu bir halde suratını buruşturup, hafifçe inlediğinde kıkırdadım ve onunla uğraşmaya devam ettim. Öpücüklerimi suratının her tarafında gezdiriyordum. Yanaklarında, dudaklarında, burnunun ucunda, alnında.. En sonunda, boynuna doğru inmeye başladığımda, anlamadığım kadar çevik bir hareketle gözlerini açtı ve bir saniye sonra beni çevirip, altına almıştı bile. Şaşkın bir çığlık atıp, gözlerimi kocaman açıp ona baktım. Gülümsemiyor, huysuz bir ifadeyle bana bakıyordu ama mavi gözlerinin içinin muzip bir şekilde parıldadığını görebiliyordum.

"Canın mı sıkıldı, sarışın?" dedi uykunun verdiği mahmur bir sesle.

Şımarıkça ellerimi boynuna doladım ve tırnaklarımı ensesinde gezdirdim, "Mm.. belki?" diye mırıldandım, sonra tek kaşımı kaldırıp gülerek, "Bunun hakkında ne yapacaksınız Bay Moretti?" diye meydan okuyarak sordum. Tıslayarak, uzandı ve hafifçe çenemi dişledi. "Dün acıdığım için seni rahat bırakmıştım, ama böyle şımarıkça konuşabildiğine göre demek ki yeterince yorulmamışsın.." Bedenini hareket ettirip, sertliğini bana bastırdı.

CANAVARIN KALBİ (İTALYAN SERİSİ#2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin