other ending of the story // part two

300 44 4
                                    

Saatlerdir koridorda dolaşıyordum. İlk geldiğimden beri durmayan titremem, ağlamaktan şişen ve acıyan gözlerimle eminim ki deli gibi görünüyordum. İçimde asla bitmek bilmeyen bir korku vardı. Ne bir doktor, ne de bir hemşire geçiyordu, Namjoon'un durumunu her saniye daha da merak ediyordum.

En sonunda doktor ameliyathaneden çıktığında, hızlıca yanına gittim. "O nasıl?" Doktor yüzündeki hafif gülümsemesiyle başını salladı. "Onu kurtardık. Durumu şu an iyi. Birazdan yoğun bakım ünitesine alınacak."

Doktorun sözleri adeta içimdeki ateşe, soğuk su olmuştu. İstemsizce gülümsediğimde doktora sarılarak teşekkür ettim. Ayrıldığımda derin bir nefes alarak lavaboya gittim ve yüzümü yıkadım.

Birkaç saat sonra Namjoon'un yanına gitmeme izin verdiklerinde heyecandan kalbimin atışını tüm vücudumda hissedebiliyordum. Hemşire kapıyı açıp gittiğinde arkasından ona baktım. Tekrar kapıya döndüğümde derin nefes alarak içeriye girdim ve kapıyı kapattım.

Namjoon'u uyanık gördüğümde mutluluğuma yenik düşüp genişçe gülümsedim. Yanındaki sandalyeye oturduğumda başını bana çevirdi. Hafifçe gülümsediğinde sordum, "Nasılsın?"

Başını yavaşça salladı. Elini avuçlarım arasına alıp sıktım ve gözlerim dolduğunda mırıldandım. "Beni çok korkuttun. Seni kaybedeceğim diye neredeyse kalbim yerinden çıkıyordu."

Bana "lütfen ağlama" bakışlarını sunarken, burnumu çektim ve elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim.

"Özür dilerim." Kısık sesle mırıldandığında elimi saçlarına götürdüm ve yavaşça okşamaya başladım. "Sorun değil."

Hemşire gelip süremin dolduğunu söylediğinde, Namjoon'a onu sevdiğimi söyleyip çıktım.

born to die ࿐ྂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin