4; gece yarısı çalınan

109 15 3
                                    

avuç içimi eteğime sürttüm. nayeon dün bana mesaj atmış kızlarla bugün tanışabileceğimi söylemişti bende kabul etmiştim ama biraz gergindim.

sonuçta beni sevmeyip istemeyebilirlerdi ve bu çok doğaldı ama bu durumda ne yapacağım konusunda bir fikrim yoktu işte.

buluşacağımız yere birkaç dakika geç kalmıştım ve kuruntularım yüzünden kendimi yiyip bitiriyordum. üzerimde sade bir siyah kot etek onun üzerinde de boğazlı bir kazak vardı. sonbaharın sonuna gelmiş sayılırdık. üşümeyeceğimi umuyordum.

kafeye girdiğimde gözlerim nayeon'u aradı. o benden önce beni fark etmiş olacak ki onu görmem için hafifçe el salladı.

karşısında oturan iki kişi -ki ben bulunduğum yerden yüzlerini tam olarak göremiyordum- onun el salladığını fark ettiklerinde bana doğru döndüler. hepsi gülümseyerek bana bakarken gergin ifademi dağıtmaya çalıştım ve yüzümde ufak bir tebessümle yanlarına oturdum.

"selam!" dedim ve samimi olmasını umduğum bir şekilde gülümsedim. ben selam verince naeyon'un karşısında oturan kızıl saçlı kız elleriyle saçlarını düzeltirken bana bakıp elini hafifçe salladığında yanında siyah saçlı kız genişçe gülümseyip, "merhaba." dedi.

kısa süreli bir sessizliğin ardından nayeon ortamdaki tek ortak arkadaş olduğu için bizi tanıştırmasını fark etmiş olacak ki, eli ile karşısında oturan siyah saçları omuzlarından aşağıya dökülen kızı işaret etti, "bu seulgi," dedi ve elini yanında oturan kırmızı saçlı kıza çevirdi, "bu jisoo." dedi sonra vücudunu ve ellerini bana döndürerek beni işaret etti, "ve bu da rosé." dedi.

nayeon konuşmasını bitirdiği an jisoo gülümseyerek, "tanıştığımıza memnun oldum." dedi. seulgi ise onaylar bir şekilde kafasını sallayıp tebessüm etti.

gözlerimi birkaç kez kırpıştırarak, "bende memnun oldum tanıştığımıza." dediğimde kimse cümlemin devrikliğine takılmadan sipariş almak için gelen garsona döndü.

herkes sipariş verirken ben yalnızca su istedim. garson siparişleri aldıktan sonra burada buluşmamızın asıl sebebini konuşmaya başladık.

hava soğumuş ve rüzgar ellerini saçlarımın içinden geçiriyor fakat ben mutlulukla gülümsüyordum.

taşınma işini halletmiştim.

birkaç gün sonra taşınacağım için acele etmek yerine şimdilik jaehyun'un çalıştığı bara gidip onu görmeye karar vermiştim.

seoul'a geldiğim ilk yılda kampüsü ararken kaybolmam yüzünden tanışmıştık. ardından peşimi bırakmaması sonucunda arkadaş olmuştuk ama son zamanlarda hiç görüşemiyorduk.

gökyüzü yeni yeni kararırken henüz tenha olan sokağa girip jaehyun'un çalıştığı bara girdim.

jaehyun, barın arkasında sırtı bana dönük bir şekilde tezgahı temizliyordu.

sessizce bara yaklaştığımda çantamı yanıma bırakarak dirseklerimi masaya dayadım. "hey, barmen. buraya bir bira," vücudunu çevirmeden sadece bakışlarını bana çevirdiğinde gülümseyerek devam ettim, "bir de jaeyuk alayım lütfen."

bu sefer tüm vücudu bana döndüğünde avuç içlerini tezgaha yasladı. "üzgünüm bayan, elimizde ondan kalmadı. maalesef vefasız arkadaşları yüzünden tükendi." deyip sahte bir sitemle saçlarımı karıştırdığında ellerini saçlarımdan çekip dudaklarımı büzdüm.

beni kastettiğini bilmeme rağmen anlamazdan geldim.

"öyle demesene, benim bahanem vardı en azından." deyip koluna hafif bir yumruk atarken ağzından ufak bir inilti çıktı. "saçlarımın intikamını aldım." dediğimde gülümsedi.

"benim sınav dönemimdi ama sen neden aramadın, jaeyuk?"

"iki aydır çift vardiya çalışıyorum. eleman sayısı yetersiz." diyerek tişörtünü düzelttiğinde kafamı anlayışla salladım.

o da yanağımı sıkıp siparişimi hazırlamak için arka tarafa gittiğinde üzerimdeki ceketi çıkarıyordum.

gözlerim depo yazan yerin üzerine sabitlendiğinde aniden açılan kapıdan çıkan o tanıdık yüzle göz göze geldim.

göz göze geldiğimiz o an varlığımı hiçe sayarak bakışlarını çekip kafasını öne eğdi. ardından hızlı bir hareketle atkuyruğu yaptığı kahverengi saçlarını düzeltti.

bense dikkatini çekmemeye çalışarak şaşkın bir şekilde onu izliyordum. bir masanın önünde durup sipariş almaya başladığında kaşlarım istemsizce kalktı.

burada mı çalışıyordu?

siparişleri aldıktan sonra müşterilere kibarca gülümseyip bara doğru gelmeye başladığında bakışlarımı kucağıma indirdim. yakalanmak istememiştim.

bara yaslanıp barmene siparişleri söylerken göz ucuyla bana baktığını hissettim. oturduğum bar sandalyesinde gerilirken dirseğimi bar tezgahına yaslayıp yanaklarımı ellerimle destekledim.

jaehyun içeriden geldiğinde biramı önüme bırakıp "kusura bakma, içeride bir karışıklık oldu." dediğinde önemi yok dercesine elimi salladım. bu sırada o da başka bir sipariş almak için bardan ayrıldı.

gittiği an jaehyun'a döndüm, "eleman eksikliği var demiştin değil mi?" dediğimde "evet." diyerek onayladı.

ellerimle önüme gelen perçemleri geriye attım ve "pekala, iş başvurusunu nereye yapmalıyım?" dedim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 07, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

2UHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin