.28.

1K 55 5
                                    


Huzur içinde uyu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Huzur içinde uyu...

-NF-
-Let you down-


Sınıfta oturmuş Lia 'ya ne söyleyeciğimi düşünüyordum. Ona gerçekleri anlatmam gerekiyordu. Bundan sonra onunla arkadaş olamıyacaktım...  En iyisi buydu zaten. Onu bu olayların dışında tutmak.

"Hey sen iyi misin? "

Düşüncelerime bir ara verdim. Hemen cevap verdim.

"Evet. Neden ki? "

" Sordu sordum cevap vermedin. Bugün buluşuyoruz demi? "

"Şey biz aslında Lia 'yla küçük bir tatsızlık yaşadık. "
Ne küçük ama. Alt tarafı benim vampir hızıyla koştuğumu gördü ve beni bir canavar zannetti.

"İstersen başka bir zamana erteleyebiliriz. "

"Gerek yok, hem  benimde biraz hava almaya ihtiyacım var. Belki  Lia da gelir. "

"Senin için problem yoksa benim için de yok. " Dedi ve gülümsedi. Hemen  ardından bende gülümsedim. Bu ilk günki zor gülümsemelerden değildi. İster istemez onun gülümsemesine gülmüştüm.

Onun yanımda durması bile beni mutlu etmeye başlamıştı.  Kendimi fazla kaptırmamalıydım. Bu ikimiz için de en iyisiydi. Babası bir avcıydı ve beni onun yanında görürse hiç iyi şeyler olmazdı. Zaten avcılık geleneksel bir şeydi. Yani Nick'te eninde sonunda bir avcı olucaktı...

...
Tuvalette kan içtikten sonra Lia'nın sınıfına gittim. Ama orda da yoktu. Bir arkadaşına sorduğumda ise bugün okula gelmediğini söyledi.
Kantine doğru ilerlemeye başladım. Bir hamburger alıp boş bir masaya oturdum. Hemen ardımdan yanıma Nick oturdu.

"Lia 'yı bulabildin mi? " Dedi.

Başımı hayır anlamında salladım.

"Muhtemelen bugün okula gelmedi. " Dedim.

Yemeğin baktı ve kenara çekti. "Canım pek fazla bir şey istemiyor. "

"O zaman bu geziyi isteyecektir. " Dedi okul temsilcisi. Elinde bir sürü broşür vardı.

"5 yıldızlı otelde 5 gün tatil! İngilizce öğretmeni bir gezi düzenliyor da. Ve bunu benden duymuş olmayın ama geziye katılanlara ek puan veriyormuş. " Dedi. İki tane broşür bıraktı ve diğer masalara gitti.

Nick bir broşür aldı ve bana doğru uzatı. " Bence gitmeliyiz. Hem seninde İngilizce dersin pek iyi sayılmaz. "

İlk önce bröşüre sonrada Nick baktım. Karasızdım, aslında Nick doğru söylüyordu İngilizce dersim pek iyi değildi. Aslında bu aralar hiç bir dersim pek iyi değildi. Broşürü elinden alıcaktım ki aynı anda hem broşürü hem elimi tuttu. O an kalbimin teklediğini hissettim. 

Onun kalp atışlarınıda duyabiliyordum. En az benimki kadar hızlı atıyordu. O an midemin bulandığını hissetim. Ama yediğim şey yüzünden değil di bu. Elimi tutuğu içindi. Elimi yavaşça çektim ve öbür broşürü aldım.

Oda öksürdü aslında bilerek öksürmüştü çünkü gülüyordu.

Bu gezi eğlenceli olabilirdi. Hem Lia 'da böyle gezileri asla kaçırmazdı.

"Hadi bakalım bizi bu gezide ne bekliyor. " Dedim tebessüm ederken.

...

Kan içtikten sonra üstümü değiştirdim. Üstüme siyah yarım üstünde "Dangerous Woman " Yazan siyah tişörtü giydim. Altıma ise kot bir şort giydim. Saçlarımın örgülerini açtım ve yandan ayırdım.

Kirpiklerime bir rimel sürdüm. Böylelikle yeşil gözlerim iyice ortaya çıktı. Dudağıma ise şeftali tonlarında hafif bir ruj sürdüm.

Sandaletlerimi giydiğimde ise tamamen hazırdım. Annem akşam iş yemeğine çıkacağı için anahtarımı aldım. Araba anahtarımı da almayı ihmal etmedim.

Arabaya bindiğimde benzinin olmadığını
fark ettim. Okula yürüyürek gittiğim için daha önce fark etmemiştim. Demeki yaptıkları büyü bu kadar kapsamlı değilmiş.

Bir dakika ben bu hafta sonu okulu aramaya çıkacaktım. Ama bu hafta sonu gezi var ben ne yapacağım. Neden tüm aksilikler benim başıma geliyordu. Şimdi sakince düşünmem gerekiyordu. İlk önce Nick 'i arayıp beni almasını söylicektim. Telefonumda rehberi açınca Nick'in  telefon numarasını almadığımı fark ettim.

Kahretmesin ben ne yapacağım şimdi. Sinirle arabadan çıktım. Oraya yürüyerek de gidemezdim.
Nick'le buluşamıyacaktık ve ona haberde veremiyecektim. Mecburen annemi beklemek zorundaydım. Tam merdivenlere oturacaktım ki telefonum çaldı.

Arayan numara kayıtlı değildi. Arayanın Nick olmasını umarak telefonu açtım.

...

"Sen telefon numaramı da nerden buldun? "

"Şey...  Oda bana kalsın. "

"Nick? "

Nick ise bana bakarak gülümsedi ve limonatasından bir yudum aldı. Bende bir vişne suyu sipariş etmiştim. Aslında vişne suyu pek fazla sevmezdim. O yüzden Nick 'in göremeyeceği bir şekilde kan ve  vişne suyunu yer değiştirdim.

"Biliyor musun Clara? "

Vişne suyumu bırakıp yani kanı diyecektim, ona baktım.

"Senle tanışalı daha 3 gün oldu ama kendimi sana çok yakın hissediyorum... "

İşte vakit gelmişti. Ona arkadaştan öte olmadığımızı söylemem gerekiyordu, en azından bunu altan altan vurgulamam...Böyle olmasını hiç istemiyordum. Ama onu hayatımın yakın bir köşesine koyamazdım. Bunu yapamazdım.

"Söylesene seninle yakın arkadaş olucaz, hata belki Lia dan sonra en yakın arkdaşım sen olurun. "

İnandırıcılık için göz kırptım. Ama bu söylediklerime ben bile inanmıyordum. O an yutkunamadım. Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Nick'e baktığımda bana öylece bakıyordu. O da şaşırmıştı bunu beklemiyordu.

"En iyi arkadaş ha... " Dedi Nick. Sesinde burukluk vardı. Hayal kırıklığı vardı.

"Sen öyle diyorsan... " Dedi Nick başını sallarken.

🍁

YIRTICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin