0.0

3.3K 139 6
                                    

27 Aralık 2012

Demir kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Önünde duran kocaman, ihtişamlı binaya hayranlıkla bakakaldı. Bahçesi simetrik bir biçimde ikiye bölünmüştü. İki tane kuş havuzu ve şekilli ağaçlar bahçeyi süslüyorlardı.

Kış, bahçeye beyaz örtüsünü indirmişti. Beyaz örtünün altında kalan çiçeklerin renkli taç yaprakları büyük uğraşlar sonucunda gözükmeyi başarmıştı. Ama kış inat etmiş, örtüsünü kaldırmamıştı.

Kuş havuzları donmuştu. Minik serçeler buzu didiklemekten başka bir şey yapamıyordu.

Gözünü ihtişamlı binada gezdirdi. Kış kızıl kiremitlerin üstüne de örtüsünü sermişti. Çatıdan aşağıya sarkan sarktılar ise binaya ayrı bir hava katıyordu.

Bahçeye doğru adımladı ve kış yeni örtüsünü sermek için hazırlığa başlamadan binadan içeriye girdi.

Binada garip bir sessizlik hakimdi. Koridor boyunca adımlarken çıkan tek ses topuklu botların çıkardığı sert ve tok sesti.

  Koridor boyunca bir süre daha yürüdü. "Başhekim Oh Sehun" yazan kapının önünde durdu, genç bayan. Derin bir nefes aldı ve kapıyı 3 kere tıklattı. İçeriden "Gel!" komutunu alınca kapının kulpunu yavaşça aşağı indirdi ve içeriye temkinli adımlarla ilerledi.

"Merhaba efendim. Ben Kim Jennie, yeni doktorum."

"Hoşgeldiniz Bayan Kim. Buyurun oturun lütfen."

  Genç doktor, ufak bir tereddütün ardından gösterilen koltuğa oturdu.

  Çekingen bakışlarla başhekimle geniş odasını süzdükten sonra gözlerini deneyimli doktorun üzerinde durdurup konuştu.

   "Hastanenin çok hastası var sanırım."

  Başhekim gözlerini önündeki kağıt tomarından çekmeyerek cevap verdi.

   "Evet. Günümüzde herkes akıl sağlığını yitirmiş durumda."

  "Haklısınız."

   "Tabi, bu semtteki tek akıl hastanesi olmamamızın da etkisi var."

   Başını anlamış gibi salladı, genç doktor.

  Odada gergin bir hava hakimdi ve bu genç doktoru daha da fazla strese sokuyordu. Başhekimden çok hoşlanmamıştı, kendisiyle göz teması bile kurmuyordu. Sözü fazla uzatmadan ayaklanıp gitmek istiyordu.

   "Şey, odama geçsem iyi olacak."

   "Elbette. Ben size eşlik edeyim."

Genç doktorla beraber başhekim de ayaklandı ve odadan çıktılar.

  Asansörün önüne geldiklerinde genç doktor başhekimden sadece gitmesini istiyordu. Onu hiç ama hiç sevmemişti. Yüzündeki aptalca gülümseme bunun için geçerli bir sebep olabilecek nitelikteydi.

  Genç doktor bu hastanede huzurlu bir şekilde çalışabilmek için başhekime fazla gözükmemeye çalışmalıydı. En azından şu anlık öyle görünüyordu.

  Asansör geldi ve çelik kapısı ağır ağır aralanmaya başladığında genç doktor da kabine girmek için hareketlenmeye başlamıştı.

  Birkaç dakika sonunda sonunda asansör 3. katta durdu. Genç doktor yeniden harekete geçip kabinden çıktı. Hayalindeki akıl hastanesinden daha farklı bir havası vardı hastanenin. Her zaman etrafta koşuşturan, akıl sağlığını yitirmiş hastalar hayal ederdi. En azından koridorların dolu olmasını umuyordu. Ama karşılaştığı mekanın akıl hastanesiyle alakası yoktu. Sanki koskoca binada sadece kendini beğenmiş başhekim ve kendisi, genç ve deneyimsiz bir doktor vardı.

  Bir süre boş koridorda yürüdüler ve bir kapının önünde durdular. Başhekim kapının kulpunu yavaşça çevirip kapıyı araladı. Aralar aralamaz da kapının hemen önünde, rastgele atılmış bir şekilde duran sandalyeyle karşılaştı, genç doktor. Başhekim sanki o sandalyeyi hiç görmüyor gibiydi, gayet normal görünüyordu, sakindi.

     "Evet, Baya Jennie odanız burası. Uzun süredir kullanılmadığından biraz tozlu olabilir. Hizmetliler gelip temizlerler daha sonra."

  Sadece bu cümleleri sarfedip gidecekti ki arkasını dönüp tekrar konuştu.

    "Bir şey daha, özel, kişisel ve ya değerli eşyalarınızı hastanede bırakmamanızı öneriyorum. Onun dışında odaya istediğiniz gibi yerleşebilirsiniz. İyi günler."

  "Ne?!" dedi kendi kendine Jennie. Özel eşyadan kastı günlük, manevi hediyeler falan mıydı, yoksa cep telefonu, cüzdan ve bunun gibi şeyler de dahil miydi? Hem asıl soru şuydu, genç doktorun kafasındaki: Neden?

  Daha fazla düşünmeden odanın ortasına atılmış gibi duran sandalyeyi iki eliyle kavradı ve sürüyerek masanın önüne diğer sandalyenin karşısına yerleştirdi. Demir ayakların sürünürken çıkardığı ses boş katta yankılandı, bu gerçekten hoş değildi. Daha çok rahatsız edici...

 I'm OK! |yoonnie✔️Where stories live. Discover now