❦ Tutku Meyvesi | 5/1

38.8K 1.6K 54
                                    

-5- / 1

Sabahın köründe gözünü açar açmaz soluğu hastanede almıştı Nağme. Zaten bütün gece heyecandan uyuyamamıştı. Henüz hiçbir şey kesinleşmediği için de Salim, Serra ve babası dâhil kimseyle paylaşmamıştı bu haberi. Önce bir gidip olayın aslını astarını öğreneyim, sonra anlatırım diye düşünmüştü. Yok yere ümitlendirip hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu kimseyi. İşin açığı, kendisi de hayal kırıklığına uğramaktan ölesiye korkar durumdaydı. Ya boşa çıkarsa tüm umutları, bir engel belirirse önünde? O zaman ne yapardı? Her neyse, şimdi bunları düşünmenin sırası değildi.

Doktor Erkin Beyin karşısında otururken heyecandan yerinde duramıyordu ve sabırsızlığını gizleme gibi bir çabaya da giremeyecekti doğrusu. Onun için önemli olan tek şey vardı, alacağı müjde.

Erkin Bey ise her ne kadar Nağme'nin erken gelmesine şaşırsa da onun bu heyecanını ve sabırsızlığını pekâlâ anlayabiliyordu. "Bu kadar erken gelmenizi beklemiyordum."

"Olur mu? Biz bu anı uzun zamandır bekliyoruz, bunu en iyi siz biliyorsunuz." Koltukta sabırsızca kıpırdanırken bir an önce konuya gelmek için beklediğini gizleyemediğinin farkındaydı. "Telefonda bir donör bulunduğundan bahsetmiştiniz." Hafifçe gözlerini kıstı ve "Kimmiş bu?" diye sordu merakla. "Yani doğru mu bu telefonda söyledikleriniz? Gereksiz bir şekilde umutlanıp üzülmeyelim."

"Evet, doğru. Babanızla uyumlu bir donör bulundu. Ancak donörü ikna edememe veya ameliyat için parayı bulamama ihtimalinize karşı telefonda net konuşup sizi boş umutlandırmak istemedim."

Çekingen bir tavırla "Tahmini olarak ne kadar masrafı olur?" diye sorsa da alacağı cevabı az çok bildiği için korkuyordu.

Henüz sorunun bu aşamasına gelemedikleri için "Bunu düşünmek için erken." diyerek net bir yanıt vermekten kaçındı.

Felaket habercisi olmak istemeyen doktorun bu yanıtı vermekteki amacını anlayışla karşıladı. Yeterince ümitleri yıkılmıştı. Hem de defalarca. Bir kez daha ümidini yıkmamak için Erkin Beyin hassas yaklaşımı anlaşılabilir bir durumdu. Üstelik kendisi de bu ameliyatın epey maliyetli olduğunu az çok tahmin edebiliyordu. O masrafın altından nasıl kalkacaklarını da bilmiyordu ya, neyse. Doktor Erkin'in de dediği gibi onu sonraki aşamada düşünürlerdi.

Erkin Bey "Kim olduğuna gelince..." diyerek devam etti sözüne. Önündeki dosyaya göz attıktan sonra "Yağız Koçbeyli." diye ekledi.

"E harika!" dedi mutlulukla. O an Nağme'den mutlusu yoktu dünyada. En sonunda uzun süredir bekledikleri an gelmişti. Babasının tedavisi için bir fırsat geçmişti ellerine. Bir mucize tebessüm etmişti umutsuz yüreklerine. Bu öyle mutluluk vericiydi ki, yerinde duramıyordu. "Peki, operasyonu ne zaman yapabiliriz?"

"Bu o kadar kolay değil."

"Nasıl yani?"

"Önce donörü bulup konuşmanız, ikna etmeniz gerekiyor. Takdir edersiniz ki onun da rızası olmadan bu ameliyatı gerçekleştiremeyiz."

"Yani... Onun bu olaydan haberi yok öyle mi?" Onaylarcasına başını sallayan doktora baktı. "Onu bulup konuşmam, ikna etmem gerek." Küçük bir pürüz belirse de umutsuzluğa kapılmadı Nağme. Bunca yol kat etmişlerdi. "Tamam... Adresi ve telefon numarasını verirseniz ben-"

"Prosedür gereği kişisel bilgilerini kendisinden habersiz paylaşmamız etik değil. Ama iyi niyetinizi bildiğimden, en azından bir şekilde görüşme sağlayabilmeniz için iş yerinin adresini verebilirim. Eğer donörü ikna edebilirseniz hem sizin hem de Yağız Bey için uygun olan en kısa sürede bir tarih belirleriz ve ameliyatı gerçekleştiririz."

Tutku Meyvesi | Taşıyıcı Anne Serisi 1 ღBİTTİღWhere stories live. Discover now