❦ Tutku Meyvesi | 22/3

28.1K 1.2K 150
                                    

-22/3-

Çok da uzun bir süre geçmediğinden ötürü fazla uzağa gitmediklerini tahmin etti Nağme. Ancak hâlâ nereye geldiklerine dair bir fikri yoktu. Havalandıkları andan itibaren bir an olsun elini bırakmayan ve gözlerini gözlerinden ayırmayan adamın güven veren hâli ise korkmaya fırsat bırakmamıştı. Sadece onları bekleyen araca bindiklerinde midesi hâlâ allak bullaktı ve bunun uçuştan ötürü olduğunu düşünüp endişelenmemeye karar verdi.

Onun hâl ve tavırlarından pek iyi olmadığını fark eden Yağız ise "İyi misin?" diye sordu ilgili bir biçimde.

"Uçuştan olmalı. Geçer birazdan."

"Bak, doktora gitme teklifimi tekrarlıyorum."

"Gerek yok, gerçekten. Gerek olsaydı söylerdim zaten." Araçla yine uzun bir yolda giderlerken etrafına bakındı merakla. "Nereye geldik?"

"Antalya'ya." Merakla kadına döndü ve sordu. "Daha önce gelmiş miydin?"

"Kilis dışında İstanbul dışına çıkmadım desem?"

"O zaman bu tatilin tadını çıkaralım."

Yağız'ın keyifli oluşu gerçekten güzeldi. Ama kendisi onun kadar huzurlu sayılmazdı. Hâlâ bazı pürüzler vardı ve onları kafasına takmadan duramıyordu. Yine de her şeyi en azından bu tatilde geçici olarak geride bırakmayı denedi. Kendisine uzun uzun bakan adama soru dolu gözlerini dikerek "Ne?" diyerek tepki verdi. Onun kendisine bakarken ne düşündüğünü merak ediyordu.

"Öğrencilerini anlatırken gözlerinin içi gülüyordu geçen gün. Onları çok seviyorsun değil mi?"

"Hem de çok... Hepsi o kadar masum ve bilgiye aç ki. Annelerine odaklanmış yavru kuşlar gibi ders dinleyişlerini hatta haylazlıklarını bile özledim." Güldü Nağme. Özlem dolu bir gülüştü bu.

Kadının gülüşü dünyasını aydınlattı adamın. O da gülerek karşılık verdi. Uzanıp Nağme'nin karnına dokundu. "Kim bilir kendi bebeğin olduğunda nasıl güzel bir anne olursun."

Bu söze ne tepki vereceğini, nasıl yanıtlayacağını bilemeyip sustu yalnızca. Daha önce pek fırsatı olmamıştı bunu düşünmek için. Kendi bebeği olsaydı bırakamayacağını çok iyi biliyordu artık. Ama nasıl bir anne olurdu acaba? Elinden geleni yapsa da yetebilir miydi ona? Dahası, bebeğini kendi büyütebilecek miydi? O bile bir muammaydı. "Aslında korkuyorum." diye itiraf etti aniden.

"Neden?"

"Bilmiyorum... İyi bir anne olabilir miyim? Her şey çok hızlı gelişirken ben daha anne olma hissine bile alışamadım. Gerçi daha ortada bebek falan yok ama... İnsan yine de düşünüyor. Acaba ona iyi bir anne olabilecek miyim, ona yetebilir miyim diye çok düşünüyorum."

Rahatlatıcı ve şefkatli bir bakışla kadının elini tuttu Yağız. "Sen dünyanın en iyi annesi olabilirsin Nağme. Öğrencilerine bile bu kadar şefkatli, anaç yaklaşan bir kadın kendi bebeği için dünyayı bile karşısına alır. Ben sana güveniyorum. Bebeğimin annesi olarak seni seçtiğime hiç pişman değilim." Biraz mahcup da olsa yaptığına pek pişman görünmeyen ifadesiyle kaşlarını indirdi. "Pek adil dövüşmesem de... Sen de bebeğinin babası olarak beni seçtiğin için teşekkür ederim."

Bu konular o kadar hassastı ki... Şimdi böyle konuştukları hâlde ileride hayatın onlara ne getireceğine dair en ufak bir fikri yoktu Nağme'nin. Ve korkuyordu. Öte yandan Yağız'ın karısını merak etmeden de duramıyordu. Onu düşünüp duruyordu. Kendisi şuan mutluyken başka bir kadın üzüntü duyuyordu. Ve bu gerçekliğin verdiği his asla onun tam anlamıyla huzurlu olmasına müsaade etmiyordu.

Tutku Meyvesi | Taşıyıcı Anne Serisi 1 ღBİTTİღWhere stories live. Discover now