hoşçakal

8 0 0
                                    

Koşar adımlarla ilerlerken emreye yaklaşmıştım binanın önüne geldiğimizde emre hızla çıktı  ben sadece ağlayıp allaha yalvarıyordum ona bir şey olmaması için

Kafamı kaldırdığımda yağmur inşaatın en üst katında en uçta duruyordu

"Aaahh  yağmur nolur yapma nolur atlama kardeşim nolur"

Cevap gelmemişti kalabalık yoktu ama  insanlar az az toplanmaya başlamıştı

Yağmurun azından

Yukarda atlamaya hazırlanırken deryanın  feryatları  beni parçalıyordu  ama tepki vermemiştim  bi süre sonra ayak seslerini duyduğumda  tepkisiz kaldım  ayak sesleri birden alçaldı

Yerini dikkatle basan ayak sesleri aldı emre olduğunu anlamıştım bana seslenmemesinin  sebebi beni ürkütüp dengemi kaybetmemek içindi ve sanırım amacı beni aniden çekmekti 

"Git burdan emre,yoksa gözünün önünde atmamak zorunda kalırım"

"Nerden anladın benim olduğumu  "

Kafamı ona çevirip  Hafifçe tebessüm ettim beni oyalamaya çalışması komikti hemde fazla komikti

"Portakal kokundan"

"Güzel kokuyor mu peki"
Bunları söylerken yavaş yavaş bana yaklaşıyordu

"Evet"

Diye konuştuğumda beni tutup kendine çekti

"Daha yakından kokla ozaman"

Kollarının arasına alıp suratımı göğüsüyle birleştirince  onu ittirdim

"Niye ya,niye yapıyorsun bunu git işte  hepiniz gidin,  bende öleyim, size ne? her şeyi herkezi mahvediyorum görmüyormusunuz ? sonra kendimide mahvediyorum"

Tekrardan gidiyordum geri geri uç noktaya

"Tamam birlikte mahvolalım, hı,yeter ki atlama"

"Acıma bana beni kandırmaya çalışma"

" iyi lan birlikte atmayalım ozaman bende daraldım yeter"

Yanıma gelip elimi tuttu bana baktı başını hafifçe sallayıp öne baktı ve gözlerini kapattı saymaya başladı

"3"

"Emre git saçmalama"

"2"

"Emre git nolur"

diyerek  emreyi ittim tam atlayacaktım  birbirine bağlı ellerimizi sıkıp beni çekti onun bedeninin sol kısmıyla benim bedenimin sol kısmı üst üste geldiğinde gözlerine baktım çok  güzeldi

"Sendende nefret ediyorum,herşeyden herkezden ama artık en çok senden"

Yavaş yavaş ayağa kalkmıştım emrenin yüzüne düşen saçlarım gün batımına adeta gölge oluyordu

- Melek"
Dedi yatar halindeki pozisyonunu kolundaki dirseklerini kırıp sırtını  yerden kaldırınca  başını çevirdi

- Açmısın"

Çok açtım hemde çok dün yediğim öğle yemeğiyle duruyordum

+ Evet"

- Hadi ozaman" dedi kalktığı yerde üstünü temizlerken

- her yerim toz oldu senin yüzünden ya o yüzden bana yemek yapmak zorundasın"

+Emre bi ölemedik zaten senin yüzün....
"Ölemedik"

+ Kendi canım yetmezmiş gibi birde onu öldürecektim az kalsın"

- Benden mi bahsediyoruz şuan ?

Yönelttiği soruyla suratına sen mal mısın dercesine baktım hayla anlamadığında elimi karnıma getirdim

- Hee,af edersin ama takma kafaya çünkü birdaha nah ölmeye çalışırsın,aağzuuna çarparım ki ölürsen seni öldürürüm

+ Ölürsem öldürürsün, çok iyi

Suratına bakıp alayla gülümserken onaylarmış gibi  dört parmağımı avcuma gömüp baş parmağımı kaldırdım ve elimi hafifçe salladım

- Benim öyle yeteneklerim var ölüleri öldürebiliyorum

+hı demek öyle, neyse ölmeyeceksek gidelim

Merdivenleri inerken büyük bir sessizlik oluştu giriş kata geldiğimizde derya bana doğru koşarak "meleğim" diye yükseltti sesini

"İyimisin birtanem bir şeyin var mı bir yerine bişi olmadı dime"

Beni soru yağmuruna tutarken onu sakinleştirmek adına konuştum bir yandanda emrenin gözlerine bakıyor beni kurtarması için yalvarıyordum çünkü sorularına cevap verecek takatim yoktu

+ iyiyim kuzum sapasağlamım hiç  bir şeyim yok merak etme

"Niye böyle bir şey yaptın sen ya "

Sorduğu soruya cevap vermek güçtü benim için,emreye attığım bakışla emrenin lafa girmesi bir oldu anlamıştı gözlerimdeki çığlığı

"Derya " dediğinde gözlerimi ona çevirdim "yorma kızı şimdi akşam konuşursunuz" diyip deryayı köşeye çekti ve bir şeyler konuştular

Kısa süreli konuşmalarının ardından derya bana sarılıp "dikkat et ona,kardeşim sana emanet" dedi emreye, yanağıma kondurduğu öpücüğün ardından " hoşçakal gülüm" diyip gitti

ŞIMARIK KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin