20

131 14 18
                                    

Yine oluyordu.
Yoongi, korkunç panik atak krizlerinden birini geçirmek üzereydi.
Titreyen elleriyle telefonunu çıkarmaya çalıştı. Hoseok, evet. Hoseok daima onun zor zamanında yanında olurdu.
Hiç düşünmeden onu aradı.
Bir süre titreyek bekledi. Telefon yanıtsız kalınca kalbine kocaman bir yağmur bulutunun çöktüğünü hissetti. Dayanamıyordu. Taehyung'la vakit geçirmekten artık Yoongi'ye ayıracak vakti yok muydu Hoseok'un?
Nefessiz kaldığını hissetti. Sanki boğuluyordu. Gözlerinden akan yaşlar yüzünden etrafı da net göremiyordu artık.
Aklına Jungkook geldi. Yoongi sahiden çok kötü hissediyordu. Tereddütte kalamayacak kadar kötüydü, kalbi sıkışıyordu. Bu sefer onu aradı. Telefon birkaç saniye içinde açılmıştı.
"Kook, yanıma gelebilir misin?"
Sesi titrek ve kısıktı.
"Tabii, gelirim."
Ne kadar kırgın olduğunun önemi yoktu. Yoongi onu yanında istiyorsa, Jungkook giderdi.

--
Hoseok, hiç düşünmeden Taehyung'un önüne geçti. Karşılarında kendilerine doğrultulmuş bir tabanca duruyordu. Gözleri kocaman açılırken bedeni hareketsizdi. Sadece refleks olarak Taehyung'u korumak istedi.

Yerlerinden kıpırdayamadılar. Ani bir harekette ikisinden biri vurulabilirdi ve Hoseok bu riski göze alamazdı. Cebindeki telefonunun titrediğini hissetti birden. Fakat böyle bir anda nasıl cevap verebilirdi?

"Arabaya binin." Siyah kar maskesi takmış adamın çatallaşmış sesi duyuldu. Yeterince tehditkardı.

Hoseok, Taehyung'un bileğini kavradı. Korkuyordu. Korkuyordu çünkü ona bir şey olma düşüncesi tüm bedenini esir almıştı. Sevdiği insana zarar gelmesine nasıl müsaade edebilirdi? İtaat edecekti.
Taehyung bunu yapmak istemedi, olduğu yerde durdu. Hoseok ise onu kendiyle birlikte çekiştirdi. İkili, arabaya bindiler.

Anahtar sesi duyuldu. Bulundukları yerden uzaklaşmaya başladılar. Tek değildi kar maskesi takmış adam. Kendisi arabayı kullanırken yanındaki diğer beden Hoseok ve Taehyung'u kolaçan ediyordu. En ufak hareketlerine dahi müsaade etmezdi onların.

Taehyung oldukça soğukkanlıydı. Belinde kendi silahı yer alıyordu. Ön koltuktaki iki bedenin canına okuyacaktı. Sadece doğru an gerekliydi.
Hoseok, elini nazikçe sevgilisinin eline kenetledi. Gözlerini kapattı birkaç saniye için. Neden buradaydılar? Yüzünü göremediği bu adam kimdi?
Onu mahvetmek istedi Hoseok. Taehyung'a en ufak bir zarar gelirse ortalığı birbirine katardı. Ellerinin sinirden titrediğini hissetti. Derin derin soluyordu.

Bir süre boyunca sessizce ilerlediler.
Araba aniden durdu.

Nerede olduklarını bilmiyordu arka koltuktaki iki beden. Kar maskeli adam silahını yeniden onlara doğrulttu. Arabadan çıkmalarını işaret etti. Sadece gözleri görünen bu beden onlara oldukça korkunç bir şekilde bakıyordu. Merhametten yoksun bakışlardı bunlar. Muhtemelen hayatında tek bir kere şefkat görmüş, onu da elinin tersiyle itmiş birisiydi bu.

Taehyung, sevgilisinin elini bırakmadan onunla birlikte arabadan indi.
Hoseok'un titreyen ellerini fark etti. Keşke elinde olsaydı. Eğer elinde olsaydı onun avuçlarına küçük öpücükler kondurur, sakinleşmesini sağlardı.
Kısık bir sesle mırıldandı. "Sınıfta dediklerimi hatırla; Diyelim ki çok zor bir durumun içinde kaldık. Bir çıkış yolu yok. Hiçbir çare görünmüyor. Ne yaparız, Hoseok?"

Different Identities | VhopeWhere stories live. Discover now