- 5 -

251 21 29
                                    

(Thomas'ın bakış açısından)

Gözlerimi açtığımda tanımadığım bir yerdeydim. Yattığım yerden doğrulup oturur pozisyona geçtiğimde, başımda şiddetli bir ağrı hissettim. Sanki biri balyozla vuruyormuş gibiydi.
"Tanrım, başım çatlıyor..."
Etrafa şöyle bir göz gezdirdim. Yattığım yatağın hemen solunda, evin bahçesini gösteren ve içeriyi aydınlatan büyük bir pencere vardı. Yarı açık olan pencereden giren esinti, tüllerin uçuşmasına sebep oluyordu. Sonra yattığım yatağa baktım. Geniş, iki kişilik bir yataktı. Beyaz nevresimlerle kaplanmış olan bu büyük yatakta tek başıma yatıyordum.

"Neredeyim ben?"

Kafamı sağa çevirdim. Bir dolap, bir komodin, ve tam karşımda da yine oldukça geniş görünen bir kanepe vardı. Yalnız... Bir dakika.

Ne?
Kanepede uzanan biri vardı. Yüzünü kestiremiyordum çünkü kişinin kollarını sımsıkı sarmış olduğu mavi yorgan, onun yüzünü gizliyordu.
Açıkçası içten içe ürkmüştüm; çünkü geceyi yabancı bir evde, yabancı bir odada, bir yabancıyla geçirmiştim.
Onu uyandırıp uyandırmama konusunda kararsızdım. Uyanırsa eğer onun kim olduğunu öğrenebilir ve nerede, kimin evinde olduğumu; daha önemlisiyse dün gece neler olduğunu sorabilirdim. Ancak içimden bir ses hazır o uyuyorken kaçıp gitmemi söylüyordu. Belki de tehlikedeydim, kim bilir?

Ben yatakta pencereye dönük oturmuş, kafamdaki seslerle didişirken; duyduğum yumuşacık sesle irkildim.

"Uyanmışsın..." Hemen arkamı döndüm. Döndüğümde karşılaştığım manzara beni epey şaşırtmıştı.
Bu o çocuktu. Okulda sürekli görüp durduğum, dünyalar tatlısı sarışın çocuk. Aklımdan geçen onca vahşet senaryosundan sonra onu görmek biraz da olsun rahatlatmıştı beni. Ancak dün gece olanlara karşı merakım da iyice arttı. Ne olmuş olabilir de geceyi onunla aynı odada geçirme raddesine gelmiş olabiliriz ki?

"Şey, özür dilerim... Seni uyandırmak istememiştim. Sanırım biraz sesli düşündüm."

Gülümsedi.

"Sorun değil. Nasıl hissediyorsun?"
"Bilmiyorum, başım çok ağrıyor..."
"Bu çok normal."
"Dün gece ne oldu? Burası neresi? Sen kimsin? Aynı okula gittiğimizi biliyorum ama kim olduğunu kestiremiyorum. Aslında çok tanıdık bir siman var ama... Ahh! Kafamda o kadar çok soru var ki!"
"Biliyorum. İstersen önce bir elini yüzünü yıka. Bir şeyler atıştır. Daha sonra her şeyi konuşuruz."
"P-peki."
Çocuk gülümseyerek odadan çıktı. Ayağa kalkıp onun yattığı kanepeye yaklaştım. Aklımı çocuktan alamıyordum. Onunla ilgili çok tanıdık bir şeyler hissediyordum ama bir türlü çıkaramıyordum...

(...)

Yüzümü yıkadıktan sonra evin içinde dolanmaya başladım. Ardından birkaç kişinin bir odada oturduğunu gördüm ve beni aydınlatabileceklerini düşünüp salon olduğunu düşündüğüm odaya girdim.

"Tom, uyanmışsın!"
"Günaydın çaylak. Nasıl hissediyorsun? "

"Teresa? Minho? ... Brenda?"
"Günaydın Thomas."
"Siz çocuklar burada ne yapıyorsunuz?"
"Sana bakıcılık yapıyoruz." dedi Minho ve Teresa ile Brenda gülmelerine engel olamadılar.

"Al sana Lex Luthor! Yüce Superman'i yenebileceğini mi sandın!?"
Dur bir dakika...
"Chuck!?"
"THOMAS! SONUNDA UYANMIŞSIN SENİ UYKUCU!" Elindeki oyun kolunu fırlatıp oturduğu yerden kalktı ve bana sarıldı.

"Ben gerçekten dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyorum... Neler oldu? Nasıl buraya geldim?"

Teresa ve Minho bana her şeyi anlattılar.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 01, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

you're all i need | newtmas (DEVAM ETMİYOR)Where stories live. Discover now