45

9K 425 11
                                    

"Burası çok kalabalık, Güneş. Başka bir yere gidemez miyiz?"

Cem ona yaslanan mavi kareli gömlek giyen amcaya bakarak sıkkınca konuştuğunda gülmemek için dudağımı ısırıp "Bugün pazar." dedim oldukça önemli bir bilgi veriyormuş gibi. "Her yer böyle olacak."

Cem sıkıntılı bir nefes aldı ama haklı olduğumu bildiği için cevap vermeyip serdiğim örtünün üzerine oturdu. Havanın güzel olmasını fırsat bilerek bir piknik alanına getirmiştim Cem'i. Ama şöyle bir şey vardı ki yanımıza yiyecek bir şey almamıştık ve bunu yolun yarısında fark ettiğimiz için bir lokantaya gidip tavuk döner gömmüştük sabah sabah.

Sonra neden kilo alıyoruz?

"Hadi ya! Biraz mutlu ol."

Sırıtarak dediğim şeye karşılık Cem yeşil gözlerini kısıp arkasındaki amcayı, önümüzden geçerken gözlerimizi yakan mangal dumanını, tepemize vuran güneşi gösterdi. Dudaklarımı yaladım yavaşça.

"Olsun, biz hep birbirimizin yanında olmalıyız. Mangal dumanında, kalabalıkta, piknikte, güneşte... Hem o kadar da insan yok."

Kollarımı dediğimi kanıtlamak istercesine iki yana açtığımda bir şap sesi ve kısık bir inilti duymamla gözlerim kocaman olmuştu.

"Kızım, dikkat etsene!"

Kel bir amca kafasını ovalayarak konuştuğunda gülmemek için dudaklarımı ısırdığımdan benim yerime Cem özür diledi amcadan.

"Kusura bakma, amca."

Amca oflayıp önüne döndüğünde "Ya..." dedi Cem imayla. "Gerçekten de fazla insan yokmuş."

Ayçiçeği Ressamı | TextingWhere stories live. Discover now