0.02

234 49 50
                                    

Harry, Japonya'dan Londra'ya yeni dönmüştü. Büyükbabasıyla kütüphanedeydi. Büyükbabasının onu neden bu kadar aceleyle Londra'ya çağırması hakkında konuşuyorlardı.

Harry, büyükbabasının ona söylediklerine inanamamıştı, evet buraya gelmeden önce az çok büyükbabasının yapacağı konuşmanın özel hayatıyla ya da yaşam tarzıyla ilgili olacağını tahmin ediyordu ancak büyükbabasının onu arkadaşının üvey kızıyla evlendirmek istediğini asla tahmin etmiyordu.

Ona göre, büyükbabasının bu haberi ona söyleme şekli tıpkı bir iş teklifini sunuyormuş gibiydi.

Ayrıca büyükbabası sanki dünya başka kız kalmamış gibi tam bir fahişe ve sürtük kişilikli olanını seçmişti, Harry bunları içinden geçirmişti çünkü eğer sesli bir şekilde düşüncelerini ifade ederse dedesinin çıldıracağına emindi.

- "Ne ?! Büyükbaba, Londra'ya geri dönmemin istemenin tek sebebi bu mu ? Lütfen bana bunun bir şaka olduğunu söyle! Sırf bu saçmalığı duymak için önemli bir toplantımı bile iptal ettim, sana senin 70 yaşında olduğunu hatırlatmama izin ver, yani bunak veya deli olduğunu düşünmüyorum."

Harry oldukça alaycı bir tonda söylemişti.

- "Harry, büyükbabanla konuştuğunu unuttun mu ? Kullandığın üsluba dikkat et, ben senin çalışanlarından biri değilim."

- "Hayır, bunu yapamam büyükbaba. Üzgünüm ama bu sefer seni dinlemeyeceğim. Evlilik hiçbir zaman planlarımda olmadı ve olmayacak, bunu sende biliyorsun. Evlenmek yapacağım son şey. Yapacak başka işlerim var, tüm ilgimi ve zamanımı şirkete (Coromandel'e) veriyorum ve buna daha fazla odaklanmalıyım. Şu an zirvedeyim, buna öncellik vermem gerek."

- "Peki Harry sürekli kadınlarla skandallar içinde olmayı seviyor musun ? Babalık davalarının manşetlerine kaç kez girdin ? Çok fazla derde girdin. Sekreter Jung her zaman problemlerini örtüyor ama artık yaptıklarını sonlandırmanın zamanı."

- "Onun hakkında endişelenme. Onlarla ben başa çıkabilirim ayrıca bu konu hakkında konuşmayı bırakabilir miyiz ? Evlilik bana göre değil. Bekar hayatımda mutluyum."

President Styles, torunun gözlerindeki sessiz öfkeyi görebiliyordu.

- "Bu kadar yeter, Harry! Kararım kesin, o kadınla evleneceksin."

President Styles, hiç kimsenin onu durduramayacağı bir şekilde oldukça kararlı söylemişti. Harry ise daha fazla öfkesini tutamayarak ;

- "Bu inanılmaz! Evliliğimi bana sormadan, danışmadan kendin planladın. O kızda ne gördün bilmiyorum ama o bizim soyadımızın ve paramızın peşinde olan kadınlardan biri." dedi.

- "Beğen ya da beğenme, dediğimi yapacaksın.! Bu konu hakkında tartışmaya gerek yok. Bir saat içinde nişanlın ve ailesiyle tanışacaksın, umarım onlara karşı olman gerektiği gibi davranırsın, nazik olursun. Oldukça açık olduğumu düşünüyorum. Detayları daha sonra tartışırız zaten."

- "Büyükbaba özür dilerim ama bu saçmalığı yeterince dinledim, dediklerini yapamam. Gitmem gerek yarın önemli bir toplantım var."

Harry her an patlayacakmış gibi hissediyordu, acilen odayı terk etmeliydi. Yüzünü kapıya doğru çevirdi. Tam odadan çıkmak üzereyken kapının kolunu tuttarak son kez dedesine baktı.

- "Hayatının en büyük hatasını yapıyorsun. Onun nasıl bir kadın olduğu hakkında en ufak bir fikrin bile yok ama ben onun soyadımı taşımasına izin vermeyeceğim, onu herkesten daha iyi tanıyorum."

Harry, büyükbabasına bakmadan gitti ardından President Styles sandalyesine oturdu.

- "HARRY !! Bu şekilde çekip gidemezsin.! Çabuk buraya geri gel, buraya geri gel !"

Wildfire [Haylor Çeviri]Where stories live. Discover now