8) Al ellerimi ellerine, sar yüreğini yüreğime

887 125 28
                                    










"Hava soğuk, ısınırsın."

Gülümseyerek elindeki bardağı aldım. "Sende şapka detayını ne kadar sevsem de saçlarını daha çok özgür bırakmalısın koca adam."

Az önce ellerinden aldığım bardağı tekrar ellerine bırakırken başımdaki şapkayı çıkarıp arka kapısında dikildiğimiz barın sönmeye yüz tutmuş eski tabelasına bırakıverdim.

Tabeladaki yazı loş ışık yüzünden tam seçilmese de nerede olduğumu çok iyi bilir gibi bir halim vardı.

"Yixing bundan hoşlanmayacak." Baekhyun'a benzeyen adamın kıkırtısı tüm sokağı doldurmuştu.

"Yixing benim varlığımdan hoşlanmıyor." Arkama yaslanıp gökyüzüne bakmıştım.

"Yanılıyorsun, varlığın onu mutlu ediyor. Sen gittiğinden beri hiç bu kadar mutlu gözüktüğünü görmemiştim."

Omuz silktim. Bu kesinlikle bendim ama hiç ben gibi değildim. Bir takım elbise giyiyordum eski bir takıma benziyordu ama oldukça şıktı da. Gömlek kollarım sıvanmıştı.

"Chanyeol al o şapkanı oradan!"



Arkamı döndüğüm de kim olduğunu göremeden uyanmıştım. Saçlarım terden sırılsıklam olmuş sanki uzun bir koşu yapmışım gibi kesik ve hızlı nefesler alıyordum. Üstümdeki ince battaniyeyi sertçe yere atıp yataktan kalktım. Çalışma masamın çekmecesi ilk durağımdı. Nefeslerim henüz düzene girmemişti ve bu da yeni bir krizin habercisi olabileceği için beni korkutuyordu.

Defterim yoktu.

Ellerimi masaya koyup başımı kaldırdım ve gözlerimi kapattım. Sert bir şekilde yutkunup derin nefesler almaya çalıştım. Çok değil üç yıl önce gayet güzel üstesinden geliyordum.

Derin nefes al, nefes ver.

Kendimi bırakıp yere oturdum. Kolumdaki saat gece yarısını biraz geçiyordu. Açık bıraktığım perdeden içeriye süzülen ay ışığı yatağımın üzerine vuruyor beni büyük bir karanlığın içinde bırakıyordu. İşler karışmak üzereydi ve ben kapımın önünde duran arabayla ne yapacağıma henüz karar verememiştim.

Eskiden karşılaşmış olmamız mümkün müydü? Bir kostüm partisinde mesela. Deli gibi içtiğim için o güne dair bir şeyler hatırlamıyorumdur ve belki de yavaş yavaş hatırlamaya başlamışımdır. Rüyalarım o parti gecesine aittir ve delirmiyorumdur.

Haklısın, siyah koltuğum. Zırvalıyorum. Ne kadar içersem içeyim olan biten her şeyi hatırlarım ben. Bütün rezilliklerimi, söylediğim sözleri sanki yalnızca bedenim sarhoş oluyormuş gibi. Zihnim asla uyuşmuyor dengesiz yürüyen bir bedenin içine hapsolmuş gibi her şeyin farkında olurum ama müdahale edemem.

En çok öyle zamanlarda canım sıkılır aslında. Uçmak isteyip uçamamak gibi, gitmek isteyip gidememek gibi, kendi bedenine hapsolmak bu nasıl açıklanır bilmiyorum.

Evet, sakinleştim siyah koltuğum teşekkürler.

Kiraz ağacının yanından ayrıldıktan hemen sonra kendimi, yatağıma atmış ve düşünmemek için biraz da olsa uykuya vermeye çalışmıştım fakat uzun zamanlardan sonra rüyalarım benim için yine sancılı dönemler yaratıyordu. Bu beni yorsa da kalkıp duş aldım. Baekhyun'a gitmem gerekiyordu ama evden çıkarken iki kere duraksamak zorunda kaldım. Birisi kupa yüzündendi çünkü başta onu evde bırakma konusunda oldukça kararlıydım. İkinci seferim ise arabanın anahtarları içindi.

Dördü Yirmi Geçe // ChanbaekDonde viven las historias. Descúbrelo ahora