Özel Bölüm Son

1.4K 81 132
                                    

Riddle gözlerini açtı, yattığı yerden doğruldu ve gerindi.

Bugün oğlu ile Angelina 'nın mezarına gidecekti.

İçinde buruk bir hüzün vardı. Uzun zaman olmuştu onu ziyaret etmeyeli. Şimdi üstüne oğlu ile onun yanına gidecekti.

Oğlu istemişti gitmeyi, o geceden sonra her babası ile baş başa kaldığında ona Angelina' yı anlattırmıştı.

Nadia 'yı düşündü Tom, ona yeteri kadar sevgi vermiyordu belki de. Sürekli aklında bir yerde Angelina vardı. Nadia onu seviyordu ama tek taraflı aşk bir işe yaramıyordu.

Tom ona aşık olmasa bile büyük bir saygı duyuyordu, kafaları uyuşuyordu kısaca, arkadaş gibilerdi.

(aynen kanka, arkadaşından çocuk yapmayanda ne bilm)

Nadia, Edward 'a bakmak üzere sabah erken kalkmıştı. Bu yüzden yatakta yoktu.

Riddle bazen ona üzülüyordu, aklına annesi gelmişti, babası da annesini sevmemişti değil mi? İksir etkisinde çocuk peydahlamak kolaydı tabi, terk edip gitmekte.

Riddle bir küfür savurup yataktan kalktı, o babası gibi olmayacaktı, kendi kendine söz verdi.

-

Büyücü mezarlığına geldiklerinde Tom üzgün bir şekilde oğlunu kucağına aldı.

Edward isyan etmeden babasının göğsüne sindi. Gün geçtikçe babasının ve dedesinin kopyası haline geliyordu.

Hava şanslarına kapalıydı, siyah bulutlar ile kaplanmıştı gökyüzü.

Baba oğul birlikte çamurlu ve kasvetli yoldan geçtiler ve en sonunda Angelina 'nın mezarının önünde durdular.

Gri mezar taşının üstünde ki yazı dikkatini çekti Tom'un. Yeşil renkteydi.

"Angelina Marie Wilson- Riddle"

Riddle yazısı yeşil yeşil parlıyordu, sahi kız ona aynı soydan geldiklerini söylemişti büyük ihtimalle Dedeleri kardeş veya kuzendi.

Tabi bunu hiç bir zaman bilemeyecek olması bir nebze üzücü idi.

Bir anda Riddle yazısı silindi, Tom şaşkın bir şekilde baka kaldı.

"baba, şimdi burada onun bedeni var değil mi?" dedi Edward babasını dürterek.

"evet, oğlum" diye yanıtladı onu Tom.

"acaba canı hala yanıyor mudur?"

Riddle bu soru ile afallasa bile belli etmedi.

"bilmiyorum ama umarım acısı dinmiştir"

Küçük çocuk babasını onaylar biçimde kafasını salladı ve babasının kucağından inip mezar taşını okşadı.

Tüm masumiyeti ile gülümsedi Edward.

Bir kaç dakika öylece kaldılar, daha sonra sıcak ve yavaş bir şekilde yağmur damlaları gök yüzünden düşmeye başladı.

Sanki yaşamın bütün günahlarını temizlemek istercesine yağmur damlaları mezar taşına ulaştı.

"baba bak, Angelina ablanın göz yaşları, bizim için ağladı bak" küçük çocuk masumca kıkırdadı.

Masumiyeti gibi düşündü bu göz yaşlarını, mutluluk sandı.

Acının göz yaşlarıydı o yağmur damlaları, herkesin günahlarını toplayıp kudretleniyordu.

-son -

****

Evet, bu son özel bölümdü.( Eğer isterseniz Angelina ve Tom için ayrı kitap yazabilirim.)

Belki bilirsiniz ben, bu hikayeyi defalarca bitirmek istedim, devam edemeyeceğimi düşündüm bu işi başaramadığımı hissettim.

Bu hikayeye geçen yaz bu zamanlarda başlamıştım ve şimdi bitiyorum.

İçimde yavrusunu kartal kapan fatma girik hüznü var çaktırmayın ilk defa bu kadar çok okunan bir hikayem oldu, bünye alışık değil tabi eheheh.

Bunca zaman okuyup, destek olduğunuz için çok ama çok teşekkür ederim iyi ki varsınız ❤️❤️❤️

Diğer hikayelerimde görüşmek üzere :)

TOM RİDDLE - YARI TEXTİNG Where stories live. Discover now