7: Yumruk

43.6K 1.9K 462
                                    

İyi geceler...

Size karşı o kadar güzel bir sevgim var ki nasıl seslensem bilmiyorum, size. Bu bölüm için sizi çok beklettiğimin farkındayım. Öncelikle bundan dolayı hepinizin affına sığınıyorum. Umarım bölüm beklentilerinizi karşılar. Şunuda ekleyeyim: Arkadaşlar, Instagram hikayenize Kötü Çocuklar hakkında yaptığınız paylaşımlarımı kendi hesabımda paylaşıyorum. Tek yapmanız gereken paylaşımlara beni etiketlemek. Instagram hesabım burhanakgun_ Paylaşımlarınızı bekliyorum. Sizi çok ama çok seviyorum.


Rauf Faik - Seni seviyorum


İsminin Ateş olduğunu Alev'in çığlığıyla öğrendiğim gri gözlüyle gözlerimiz kesişti. Gözleri keskin pençelere dönüşüp kalbime saplandılar. Babam yerde debelenirken o ise kızarmış olan bileğini diğer eliyle sıvazlıyordu.

Gözleri çok şey anlatmak istiyordu, dilsiz olmalarına rağmen.

Sırtımı Ateş'e döndüm ve yerde yatan babama baktım. Şimdi Alev onun başına yetişmiş, onunla ilgileniyordu. Tekrar arkamı dönüp bileğimi sıkabildiğim kadar sıktım. Sinir damarlarımda dolaşan kana karışmıştı. Tırnaklarımın avucuma battığını hissedebiliyordum. Elimi kaldırdım ve Ateş'in tam elmacık kemiğine yumruğumu geçirdim.

Ateş'in yüzü yumruğumla birlikte yan yatarken okuldaki fısıltılar bağırtılara ve çığlıklara dönüşmüştü. Birkaç adım attım ve Ateş'in dibinde bittim.

"Her şeyi biliyorsun ve susuyorsun. Tüm bu olanlar senin yüzünden." diye fısıldadım. Sesim fazlasıyla titremişti. Bahçedeki herkese sırtımı döndükten sonra hızlı adımlar atmaya çabalayarak okuldan çıktım.

Karanlığa gömülmek ve bir daha beyazı bulamamak istedim o an. Bir uçurumun ucundaymışta her an düşme ihtimalim varmış gibi hissediyordum. Ölümle burun burunaymış gibi fakat diğer yandan da milyonlarca ışık yılı uzaktaymış gibi. Bazen görmeyen gözlerim bazen şahin gözlerine dönüşürdü.

Ve ben bugüne kadar kimseye zararı dokunmayan bir insandım fakat canım yanmıştı ve birilerinin canı yanmadan bu hikaye tamamlanmayacaktı.





Çaresizce etrafıma bakındım. Gidecek hiçbir yerim yoktu. Sığınacak insanlarım yoktu. Yalnız doğmuştum ve muhtemelende yalnız ölecektim. Şiddetle esen rüzgarın hedefi olurken gözlerim soğuğa karşı pes etmiş ve yaşarmıştı. Saçlarım dağılmıştı ama bu umurumda değildi. Güneş yavaşça sönerken sokak lambaları turuncu ışıklarını saçmaya başlamışlardı. Yürüdüğüm yerin neresi olduğunu bilmiyordum.

Bilmiyordum.

Hiçbir şey bilmiyordum.

Kendi hayatımın içinde kaybolmuş ve bir çıkmaz sokağa sapmıştım. Bu çıkmaz sokak beni bir girdap gibi içine çekmişti. Bilinmezlik benleşirken ben ise beni arıyordum. Öyle bir kaybolmuştum ki... Ne kimse beni bulup, çıkarabilirdi bu delikten; ne de ben yolumu bulabilirdim.

Yürüdüğüm kaldırımdan inip yola çıktım. Adımlarım yavaş, titrek ve kararsızdı. Saçlarım gözüme önümü göremeyeceğim kadar düştüğünde elimi cebimden çıkardım ve saçımı düzelttim. Arkamdan gelen bir arabanın yolun üzerinde kayarken çıkardığı sesleri zar zor işittiğimde arkamı döndüm. Araba bana fazlasıyla yakındı ve hala hızlı yönüme ilerliyordu.

Kaldırıma tekrar çıkıp çıkmamak arasında kararsız kalmıştım. Fakat daha ben kararımı veremeden araba dibimde bitmişti. Sürücünün bastığı ani fren tüm yolu inletirken korkuyla geriye sıçradım. Arabanın farları açık olduğundan içerisinde kim olduğunu göremiyordum. Arabanın kapısının açıldığı seslerden anlamıştım fakat hala gözüm alan ışıktan başka hiçbir şey göremiyordum.

+18 Kötü Çocuklar AğlamazWhere stories live. Discover now