Bölüm 20

1.1K 121 60
                                    

"Baba!" diye haykırdı  gök mavisi gözlü genç çocuk, gülümsemesi beklentiyle açılmış kollarından daha genişti.Orta yaşlı adam eğilip oğlunu kolayca kaldırdı ve hiç çaba sarf etmeden geniş omuzlarının üzerine bıraktı.

"Vincent! Yapma şunu, incine bilir!" diye bağırdı çocuğun annesi, başarısız bir biçimde çocuğu geri almaya çalışarak.

"Böyle iyi, Rachel"dedi Vincent, hafif bir kıkırdamayla.Sadık alman köpeği enerjik br şekilde kuyruğunu sallayarak sahiplerinin arasında olanları izliyordu.

Rachel sadece olarak hoşnutsuzca surat astı, her bir annenin yapacağı gibi, evladının sağlığı için korkuyordu.Vincent kadının yanağına küçük bir öpücük bıraktı, ki bu da görünüşe göre onun bütün endişelerini derhal yatıştırmıştı ve yanıt olarak küçük bir gülümseme sundu.Hâlâ babasının omuzuna tünemiş olan oğluna son bir bakış attıktan sonra, boş şöminenin yanında örgü örmeye döndü.Çerçeveli pencereler bir az açıldı ve küçük bir yaz esintisi içeriye dalarak konforlu iki kişilik koltukta oturan kadının eteğini dalgalandırdı.

Vincent oğluyla oynamaya döndü, küçük çocuğu kollarının arasında sıkıştırıp gıdıklamaya başladı.İkisi de kocaman bir kahkaha patlatıverdiler ve Rachel kendini kocasının maskaralığına gülmemek için tutmak zorunda kaldı.Kurt köpeği havlamaya başladı ve Vincent gözlerini devirdi.

"Ah, sakinleş, Alexander.Sadece oynuyoruz." Oğluna gıdıklamamlarla saldırmaya dönmeden önce köpeği azarladı.Genç asilzade kendisini onun bacaklarını tekmelemekten ve kontrolsüzce gülmekten alıkoyamadı.

"Sakin ol Ciel, seni düşürmemi istemezsin değil mi?"diye uyardı Vincent oyuncu bir şekilde, kollarını uyarı anlamında alçaldarak.Ciel ciyakladı ve yerinde dönüp karnını tutarak kendisini saldırıdan korumaya çalıştı.

"Ah, nasıl olduğunu görüyorum.N-" Vincent bir şey söylemek üzereyken, lafı aşağı merdivenlerden gelen bir patırtıyla bölündü.Malikânede bir çığlık yankılandı, bunu iki yüksek silah sesi izledi.Rachel sıçradı, yüzünde şaşkınlıkla korkunun karışımı bir ifade vardı.Vincent sakince, oğlunu tekrardan kiremit döşeli yerden kucağına aldı ve sarsılmaz bakışları karısının üzerinde durdu.

"Gidip Tanaka'yı bul.Ben Ciel'i saklayacağım" diye emretti.Küçük bir baş sallayışıla, karısı topkularının üzerinde döndü ve odadan aceleyle çıktı.Ciel babasına cam gibi gözlerle baktı, neler olduğundan pek emin değildi ama havadaki ani değişikliyi sezmişti.

"Papa? Ne-" Aşina bir çığlık yankılandı, bu sefer daha yakındı, sonrasında bir haykırış ve başka bir silah sesi geldi.Vincent oğluna teselli vermekle uğraşmadı.Bunun yerine, Ciel'i tutuşunu sıkılaştırdı ve açık kapı aralığında içeri atlayıp doğrudan yatak odasına yöneldi.

"Yatağın altına saklan.Ne olursa olsun, dışarı çıkma. Sadece Tanaka gelirse güvenli, anlıyor musun?" Genş ve korkmuş çocuk başıyla onayladı, gözyaşları özgürce yanaklarından aşağı yuvarlanıyordu.Vincent'in bakışları yumuşadı ve Ciel'i alnından öptü, boğazını arkasından acı dolu bir ses çıktı.

"Seni seviyorum, Ciel.Hatırla.Şimdi ne olursa olsun, zamanla unutacaksın.Ama bir gün hatırlayacaksın, ve ben çok üzgünüm, oğlum" diye özür diledi ayağa fırlayıp diğer odaya koşmadan önce.Ciel açık kapı aralığından  tamamen korumasız ve silahsız bir şekilde holde duran babasını görebiliyordu.

"Vincent.Eve dönme zamanı.Gerçek evine." ahekli ve bir şekilde aşina olan bir ses Ciel'in göremediği bir yerden geliyordu.Altında yatan tehditkar tınıyı duymasıyla, Ciel istemszce yatağın altında bir az daha geriledi.

The Evil Champion (Türkçe çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin