on iki

120 17 17
                                    


İnsanları ikiye ayırıyorum Jongin. Seni tanıyanlar ve seni tanımayanlar. Anlayanlar ve anlamayanlar. Seni tanımayanlara yabancıyım. Seni anlamayanlara ise düşmanım.

Sabah her zamankinden erken uyanmıştım. Yatağımda öylece yatıp tavanı izliyordum. Hiç kalmak, sonuza kadar burada yatmak istiyordum. Bunun mümkün olamayacağını farkında olduğum için oflayıp yatağımdan çıktım. Yatağımdan kalkıp yavaş adımlarla dolabıma doğru yöneldim. Bügün dünkinden daha iyi hissediyordum. Ama hâlen daha sancılı bir şekilde acı çekiyordum. Dayak yediğim yetmezmiş gibi sanki ben uyurken biri gelip tekrardan yumruklamış gibiydi. Yavaşca üstümü çıkarttıp beyaz gömleğimi ve kumaş pantolonumu giyindim. Dün kıyafetlerim mahvolduğu için yeni kıyafet getirmişlerdi. Kıyafetlerimi giyindikten sonra yüzümü yıkamak için lavoboya girdim. "Berbat gözüküyorum ahh tanrı aşkına."

Yüzümün iğrençliğini görmemezlikten gelip yüzümü yıkadım. Teyzemin her ihtimale karşı çantama koyduğu fondöten karışımı kremi aldım ve belirgin yaralarıma sürüp kapatmaya çalıştım. "Bundan nefret ediyorum." Söylenerek yapmaya devam ettim. Teyzeme dua etmeliydim en azından suratıma bakılacak duruma getirebilmiştim. Saçlarımı taradım ve ellerime hafif dokunuşlar verip odamdan çıktım. Kapımı kapatım koridorda yürümeye başladım. Aklımda her zamanki gibi Jongin vardı. Dün aniden bana evleneceğini söylemiş ve benden ona yardım etmemi istemişti. Ama ne hakkinda yardım istediğini bana söylememişti. Sorunları vardı benle paylaşmasını çok istiyorum ama bana hiçbirşey söylemiyordu.

Kafamdaki dalgın düşünceler ile merdivenlerden yukarı çıktım. Bakışlarım yerdeydi kimsenin beni bu yüzle görmesini istemiyordum. Merdivenleri çıkmaya  devam ederken bir beden ile karşılaşınca olduğum yerde kaldım. Bacakları ve kokusundan kişinin Jongin olduğunu anlamıştım. Kafamı kaldırdım veona baktım karşımda mükemmel bir şekilde dururuyordu. Biraz geri çekildim ve eğilerek selam verdim. "Günaydın efendim. Bende sizin yanınıza geliyordum." Gözleri bende olan kadın hizmetçilere aldırış etmeden Jongin öylece beni izliyordu. "Günaydın Sehun. Amcam ile dersim var 1-2 saat sonra odama gelirsin." Kafamı olumlu bir şekilde salladım. Jongin yanımdan melek edasıyla geçip amcasının odasına doğru yürumeye başlamıştım. Arkasından ona öylece bakarken diğer hizmetçilerinde ona benim gibi büyülü baktıklarını gördüm. Aldırış etmeden merdivenlerden inip çıkış kapısına doğru yöneldim.

Bahçeye çıkıp biraz hava almak istiyordum. Jonginin bana ihtiyacı yoktu. Onu gördüğüm her an kalbim sıkışıyor gibi hissediyordum. Ellimi enseme koyup masaj yapmaya başladım ve temiz havayı içime çektim. Etrafa bakarken bir kaç tane arabanın bizim eve doğru geldiğini farkettim. Biraz kenara çekilip ağaçların arasına girdim. Onları izlemeye devam ederken arabaların içeriye girdiklerini fark ettim. Yaklaşık 4-5 tane siyah spor araba içeriye girdi. Hepsi arabalarını park ettikten sonra şoförlerinin yardımı ile arabadan indiler. Birden inen kişileri görünce şaşırmıştım. Her arabadan bakımlı ve güzel kadınlar çıkıyordu. Hepsinin zengin olduğunu bir bakışla anlayabilirdiniz. Her birinde ihtişamlı takılar şapkalar ve elbiseler vardı. Neden buraya geldiklerini anlamaya çalışıyordum. En son inen kadını görünce sanki onu bir yerden tanıyormuş gibi hissettim.

Flasback;
Koşarak odama doğru gitmeye başladım. Jongin ve amcasına rezil olmuştum. Ne işim vardı orada tanrı aşkına. Kendime kızmaya devam ederken küçük bir çarpışma ile afalladım. Eğilerek "Çok özür dilerim efendim." Heycandan kadının yüzüne bakamamıştım. Yüzüne bakamadan koşar adımlarla yürumeye devam ettim kafamı çevirip kime çarptığımı merak ettim. Kadın şaşırmış gözlerle bana bakıyordu. Onu burada daha önce hiç görmemiştim. Esmer bir bayandı. Önüme dönüp koşmaya devam ettim.

"Tabii ya geçen gördüğüm kadın buydu." Kafamı anlamış şekilde salladıktan sonra nereye gideceklerini merak edip onları izlemeye devam ettim. Kadınların her biri içeriye giriyordu. Yavaşca arkalarından gittim. Içeriye girdikten sonra sağa döndüler. O tarafta sadece Jonginin amcasının odası vardı. Oda boydan boya büyük bir yerdi. Fazla görmeye fırsatım olmadı ama duyduguma göre içeride çok büyük bir kütüphane varmış. Jonginin o odaya gidip ne çalıştığını merak ediyordum. Amcası cidden çok korkutucuydu. Bunları aklıma getirmişken bütün misafirlerin oraya doğru gittiğini görmüştüm. Anlamadığım şey o kadınların oraya gidip ne yapacak olmasıydı.

2 saat sonra

Sıkıntıdan ölmek üzereydim. Jongin saatlerdir amcasının odasındaydı. Ve gelen misafirlerin hiç biri ne gitmişlerdi neden dışarıya çıkmışlardı. Öylece oturup dersin bitmesini bekliyordum. Bankta oturmuş bahçeyle ilgilenen insanlara bakıyordum. Kafamı dizlerimin üzerine koyup bir süre öylece kaldım.

Araba kapısının kapanma sesleriyle ilkildim ve kafamı dizlerimden kaldırdım. Gelen kadınların hepsi evlerine geri dönüyordu. Arabalarına bindikten sonra evden çıktılar. Ayaklandım ve yürümeye başladım. Yavaşca yürümeye devam ederken Jonginin amcasının yürüyüp önümden geçtiğini farkettim. Yürümemi kesip öylece durdum. Amcası gittikten sonra rahatlamışcasına nefes aldım ve Jonginin odasına doğru gittim. Omzuma dokunulan el sayesinde kafamı çevirip arkamı döndüm. Arkamadaki Jongindi.

Eğilerek selam verdim. "Bittimi dersiniz efendim. Bende sizin odanıza çıkacaktım." Yorulmuş gözüküyordu. Eliyle gözlerini ovaladı ve karşılık verdi. "Evet bitti. Odama geçip biraz uyuyacağım. Odam biraz dağınık olabilir. Yeni aklıma geldi toparlıya bilir misin. Birde kıyafetlerimi düzenlersen çok sevinirim."

Kafamı sallıyarak onay verdim. "Tabii efendim." Birlikte merdivenleri çıkmaya devam ediyorduk. Aklıma buraya uğrayan kadınlar geldi. Jongine onların kim olduğunu sorup sorma ikileminde kalmıştım. Kafamı sallayıp yürumeye devam ettim. Odaya girdikten sonra kapıyı kapattım. Jongin hızlı bir şekilde kravatını gevşedip çıkarttı ve yatağa attı. "Artık bıktım. Amcam her seferinde bunun için çağırıyor." Hafif kızgın bir tondan bunu söylerken gömleğini ilikledi. Ne hakkında konustuğunu anlamamıştım. Sadece durmuş onu izliyordum. Gömleğini çıkarttı ve yatağına kravatının oraya firlattı. Üzerine bir tshirt geçirip altındaki pantolonu çıkarttı. İster istemez etkileniyordum. Her seferinde bu durumlarda beni sıcak basıyordu. Kafamı başka yerlere çevirdim. Pantolonunu çıkarttıktan sonta altına siyah bir eşofman geçirdi. Saçları hafif dağılmıştı ama her haliyle mükemmel gözüküyordu. Etkilenilmeyecek gibi değildi. Vücudu saçları ten rengi ve dudakları onu inanilmaz kılıyordu.

Onu izlemeyi kesip odasını toparlamaya başladım. Etrafta kitapları kağıt parçaları ve bir takım eşyaları vardı. Hepsini yerlerine yerleştirdim. Jongin yatağına girmis uzanmış bir şekilde iki kolunu ensesine koymuş öylece tavanı izliyordu. Onu rahatsız etmemeye çalışarak odayı toplamaya devam ediyordum. Çıkarttığı kıyafetleri alıp kirli sepetine koydum. Yavas adımlar odasında ilerliyordum. Kıyafet odasına geldiğimde yerlerde olan kıyafetleri alıp hepsini raflarına ve askılıklarına yerleştirdim. Bir süre sonra odada işimi bitirdim. Jongin hâlen daha aynı pozisyonda öylece duruyordu. Ona seslenmeden odanın çıkışına doğru ilerledim.

"Sehun." Jonginin sesi ile bir kaç saniye durup bedenimi ona çevirdim. "Evet." Oturur bir şekil aldı ve kollarını bacaklarının üzerine koydu. Çok fazla tapılası gözüküyordu. "Yanıma gelir misin?" Dediği şey affallamama neden olmuştu. Bir anda böyle diyeceğini düşünmemiştim. "Ah tabi gelirim." Yavaşca ona doğru yürüdüm yatağının başına gittim. "Yanıma gelebilir misin. Yatağıma." Ne olacağını tahmin etmeden yanına gittim. Ve boş olan kısma oturdum. Birşey beklermişcesine ona baktım. "Sana demiştim. Burası sensiz boş." Utanarak bunu söylediğinde öylece durmuş onu izliyordum. Ellerini saçlarının arasına aldı. "Bugün benimle yatabilir misin?"


Ehhehhehe bu bölümde böyle bitiverdi umarım beğenmissinizdir. Sizi seviyorum ve yorumlarınızı bekliyorum ♡

Forgotten [sekai] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin