ツ yaz planları

754 46 17
                                    

Kendimi o kadar yorgun hissediyorum ki, yemek bile yemek istemiyorum. Okula gitmek istemiyorum, ders dinlemek istemiyorum, okul formalarımı giyinmek istemiyorum, Yoonoh'u bile görmek istemiyorum. Sadece yatağımı soğutma cihazı takıp uyumak istiyorum, sonsuza kadar...

"Shihyun!" Annemin sesini duymam ile yorganı kafama çektiğimde odanın kapısı açılmıştı. "Hadi uyan, okula geç kalacaksın. Ayrıca arkadaşın gelmiş."

"Günaydın Shihyun!"

Duyduğum ses ile gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi açılırken yatağın içine daha fazla gömüldüm. "Ah! Şu kız..."

Bir ayak sesi hızla uzaklaşırken diğeri yavaş yavaş yaklaşıyordu. Tekerlekli sandalyemi yatağımın dibine çekmişti ve şuan beni bu halimle görmesi dünyanın sonu olabilir.

"Git buradan Yoonoh." Kafama kadar çekili olan yorgan yüzünden sesim boğuk çıkmıştı. Hafif gülüşünü duyabiliyordum. Bir insan gülerken nasıl bu kadar güzel ses çıkarabilir.

"Hayır, seni ilk uyandığın halinle görmek istiyorum."

"İsteme! Hadi git, üzerimi değiştireceğim."

"Banane."

Yorganı hafifçe çeneme kadar indirip gözlerine baktım. Sırıtıyordu, çıldıracağım. Gayet sakin bir şekilde sorduğumda sırıtarak cevap vermişti.

"Sapık mısın Yoonoh?"

"Belkide."

"Ah! Cidden!" Yorganımı tekmelemeye başladım, son tekmemde bilerek onun yüzüne attım. O, yorganı itmeye çalışırken üzerimdeki açık gri renk pijamam ile doğrulup yatağımın üzerinde bağdaş kurarak oturdum ve kollarımı göğsümde birleştirdim. Kaşlarım çatık bir şekilde ona bakarken beni inceledikten sonra söylendi.

"Tahmin ettiğim gibi, çirkinsin."

"Sana güzel olacağımı söyleyen kimdi?"

Gözlerime farklı bir şekilde bakmaya başladığında garip hissettim. Çünkü sanki beni özlemiş gibi bakıyordu. Garipti işte.

"Gözlerinde çapak var."

Al işte... Her zamanki gibi durumun içine etmişti. Ne yapacağım şimdi ben bununla? Seveyim mi döveyim mi?

Koşarak kapıya ilerlerken sandalyeyi devirmişti. Kapıya yakın bir yere geldiğinde yastığımı alıp ona fırlattım ama çoktan kapıyı kapatmıştı. Tiz bir çığlık atmama sebep olmuştu.

Anlamıyordum bu çocuğu, gerçekten!

+

"Aramızda bir sap siz kaldınız, bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz?"

"Sizin ne kadar vıcık vıcık olduğunuzu."

Ben Eunae'ye göz devirirken Yoonoh şok edici gerçeği pat diye Eunae'nin yüzüne çarptığında Eunae bozulup kalmıştı. Açıkçası iyi olmuştu, sürekli yanımızda yiyişip duruyorlardı...

Yemekhanede işimizi çabucak bitirmiştik ve futbol sahasının tribünlerinde oturmuş konuşuyorduk. Yoonoh solumda kalırken sağımda sırayla; Heejoon, Doyoung, Eunae ve Youngoon oturuyordu. İkili ikili olarak konuşurlarken Yoonoh ve ben sahada ki maçı izliyorduk. Eunae sevgilisi olduktan sonra biraz değişmişti. Sürekli Yoonoh ve benimle dalga geçiyordu, hiç hoş değil. Eminim bizim gibi seksi bir şekilde öpüşmemişlerdir bile(!) Ne!? Hakettiler ama!

Bir süre aramızda sessizlik olduktan sonra Heejoon konuştu. "Yazın hep beraber tatile gitsek nasıl olur?"

"Oluur! Değil mi aşkım!"

Yoonoh ile aynı anda arkamızı dönüp kusma sesi çıkardığımızda Doyoung bize bakıp kahkaha attığında Heejoon'da ona katıldı. Eunae bize ters ters bakarken Heejoon tekrar konuştu.

"Ciddiyim, gidelim gerçekten."

"Tamam."

"Nereye peki?"

"Klasik, Jeju adasına."

Aldığım yanıt beni hoşnut ederken kafamı önüme çevirdim. Üstümde bir çift göz hissettiğimde sağıma döndüm. Yoonoh ile göz göze gelirken gülümsedi. Bende hafifçe gülümseyip önüme döndüm. Sanırım onunla konuşmanın tam sırasıydı.

"Yoonoh konuşmamız gerek."

Başıyla onay verdiğinde ayağa kalkıp önden ilerlemeye başladım. Arkamdan Yoonoh elleri cebinde bir şekilde gelirken okulun sessiz bir köşesinde durdum.

"Yoksa bana olan borcunu ödemek için mi buraya geldik?"

Çapkın bir şekilde sırıtırken yüzümde bir mimik dahi oynamamıştı. Düz suratıma bakmaya devam ederken gülümseme yavaş yavaş silindi.

"Bir sorun mu var?"

"Evet." Kaşları çatılırken dudaklarımı ıslatıp konuşmaya başladım.

"Neden sürekli değişiyorsun Yoonoh? Neden sürekli bana farklı davranıyorsun? Bizimkilerin yanındayken benimle sürekli uğraşıp laf dalaşına giriyorsun: sürekli benimle dalga geçip beni bozuyorsun! Sadece ikimiz varken ise o kadar neşelisin ve o kadar sevgi dolusun ki ve bana o kadar iyi davranıyorsun ki... Benimle şakalaşsan bile beni güldürüyorsun... Neden!? Neden bunu yapıyorsun? Senin yüzünden duygularımdan emin olamıyorum Jung Yoonoh! Önce kalbimi kırıyorsun, sonra ise onu yara bantları ile düzeltmeye çalışıyorsun, neden?"

Endişeli gözleri yüzümde dolaşırken gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. Dudağım titremeye başladığında küçük bir hıçkırık koptu.

"Yaklaşma."

Bana doğru attığı adıma ithafen söylediğimde birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra hızla yanıma yaklaşıp beni göğsüne bastırarak sarıldı. Kollarım yanıma düştüğü halde omuzlarımdan sıkıca kavramıştı beni, asla bırakmamak üzere...

"Sana yemin ederim Shihyun, yaptıklarımın bir gramının bile farkında değildim. Sürekli değişim içerisinde olduğumun bile farkında değilim. Sana hep aynı davrandığımı sanıyordum, senin yanında hep kendim olduğuna inanmıştım. Belki ergenliktendir, bilmiyorum ama gerçekten özür dilerim Shihyun. Beni affetmeyebilirsin, evet ama beni asla terk etme Shihyun. Çünkü sensiz yaşamanın, benim için güzel bir yanı yok. Lütfen beni terk etme Shihyun, lütfen..."

Gözyaşları omuzlarıma sağanak yağmur gibi düşerken bir şey diyemedim.

Sadece... Sadece kollarımı beline sarmakla yetindim...

berceste

Uzun bir aradan sonra evet, yine ben:)

a note | jung yoonoh(jaehyun) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin