yirmi

596 87 9
                                    

Evin içinde Jeongin'i takip ediyordum. Her anda duyduğum sevimli kıkırtısını seviyordum. Ara verdiği zaman onu yakalamıştım sonunda. Arkasına geçip onu omuzlarıma aldım.

Odamıza girene kadar çığırdı. Onu yavaşça yatağa yatırdım ve üzerine çıktım.

Gözümü kamaştıran gözlerine baktıktan sonra her iki tarafından da onu gıdıklamaya başladım.

Jeongin kahkaha atarken kendini benden savunmaya çalıştı, bedeni kıvrılıyor ve yatağı yumrukluyordu. Sırıtıp onu gıdıklamaya devam ettim.

Biraz sonra onu gıdıklamayı kestim nefes alması için. Kendimi yatakta onun yanına attıktan sonra onu kendime çekip göğsüme yasladım. Hareket edip bana yüzünü döndü.

Jeongin'in suratında gülümsemesi hâlâ duruyordu ve bunu gördükçe benim gülümsemem daha da genişlemişti. Hafifçe burnunu ittirdim ve yanağını öptüm. Yanakları farkedilebilir kırmızının tonlarına dönerken ne kadar güzel göründüğünü düşünüyordum.

"Seni çok seviyorum, Innie. Seni arkamda öylece bırakmamdan sonra, beni hâlâ seviyorsun. Beni hâlâ umursuyorsun. Sana bunun için ne kadar teşekkür etsem az. Birçok hata yaptım ama kollarımın arasında olmandan ve benim olduğunu söylememden mutluyum. Seni seviyorum, seni çok çok seviyorum."

"Ben de seni seviyorum, Jinnie! Ve geçmişte yaşanan hiçbir şey önemli değil. Cidden, seni hiçbir zaman sevmeyi bırakacağımı zannetmiyorum. Beni mutlu ediyorsun ve seninleyken kendimi güvende hissediyorum. Bu hiçbir zaman değişmeyecek."

Şu son kelime de ağzından çıktığında onu öptüm. Öpüşüme karşılık verdi hemencecik. Yavaş bir öpücük olmasına rağmen sevgiyi hissettiriyordu. Geri çekildim ve battaniyeyi ikimizin üstüne çektim. Jeongin'i sanki kaçacakmış gibi sıkıca sardım ve kendime yaklaştırdım. İkimiz de yavaşça uykuya sürükleniyorduk. Benimle olduğu sürece ihtiyacım olan tek şey oydu.

• • •

bitti...

hostu bence cunku hyunin :') ♡

you promised, hyuninWhere stories live. Discover now