chapter 15

1.1K 169 59
                                    



   Evet, Jaehyun böylece son on beş dakikanı bön bön kapıya bakarak geçirmeyi başardın, tebrikler! Neden olaya biraz daha hareket katıp kapıyı açmıyorsun? En azından Doyoung şu lanet kapının aksine söyleyeceklerine bir cevap verebilir! Gerçi senin korktuğun şey de bu, değil mi? Doyoung'un vereceği tepkiden korkuyorsun. Clay'in ondan şüphelendiğini söylediğin an sana uzak durmanı haykırabilir.. Varlığının  bile ona zarar verdiğinin resmi kanıtını görmekten korkuyorsun... Ona gerçekten zarar vermiş olmaktan... Onu kendinden uzaklaştırmış olmaktan... Planını yaparken Doyoung'u hiç düşünmemiştin. Zaten plan yaparken kendin dışında kimi düşünüyorsun ki? İşte bu yüzden yalnızsın Jaehyun... Çünkü kendinden başkasını düşünmeyi beceremiyorsun!

"Tanrım..." diye inledi Jaehyun incecik beyaz parmaklarını ipeksi saçlarının arasına geçirip hafifçe çekerken. Her kötü hissettiğinde olduğu gibi ondan tamamen nefret eden iç sesi iş başındaydı. Tamam, Jaehyun olanlardan kendini sorumlu tutuyordu ama iç sesinin ona karşı bu kadar acımasız olması kesinlikle haksızlıktı!

İç seslerin, destekleyici olması gerekmez miydi? Ya da romanlardakiler gibi ukala ama tatlı?

Jaehyun ne diyordu? Kafası iyice darma duman olmuştu. Saçmalamayı kesip daha fazla Doyoung'un kapısının önünde öylece durmamak için derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Neyse ki birkaç dünyadaki bütün oksijeni içine çekme çabasından sonra durumu idare edecek kadar sakinleşmeyi başardı. Alt dudağını ısırıp kapıya doğru bir adım attı ve hafifçe kapıya vurdu.

Meraklı bir homurdanma ve yere sürtülen ayak seslerinden biraz sonra kapı hafifçe aralandı. Doyoung'un dağınık saçları, kızarmış yanakları ve -hepsinden beteri- kiraz kırmızısı hafif şişmiş dudakları Jaehyun'un görüş alanını kapadığı an Jaehyun duymaktan öleceği suçluluğu ve geri kalan bütün hissedilmesi gereken hisleri bir kenara atıp "Doyoung?" diye homurdandı kızgın bir ses tonuyla.

Onu beklemediği kesinlikle belli olan Doyoung "Burada ne arıyorsun?" diye mırıldandı kısık bir sesle.

Jaehyun, Doyoung'un ona oldukça aptalca gelen sorusuna cevap vermeden önce içeriyi görmek için kendini sağ sola kaydırdı. "Sevişmeni bölmek istemezdim ama sana söyleyecek önemli şeylerim var."

Doyoung, Jaehyun'un büyük bir kıskançlıkla söylediği 'sevişmek' kelimesini duyduğu an daha da kızarırken "Önemli şeyler mi?" diye mırıldandı merakla.

Doyoung'un sevişme olayıyla ilgili bir yorum yapmadığını fark edip daha da meraklanırken Jaehyun "İçeride konuşmayı tercih ederim." diye karşılık verdi homurdanarak.

Doyoung tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki içeriden gelen bir ses onu durdurdu. "Kim geldi Doyoung?"

Clay?

İş çıkışı. Aynı evde. Şişmiş dudaklar. Karışık saçlar. Kızarmış yanaklar. Yemekhane. Clay. Doyoung. Üst üste. Ortak. Casus. Clay. Doyoung. Clay. Doyoung. CLAY! DOYOUNG!

"Kimse, görevli bir şey sormak için gelmiş." diye mırıldanan Doyoung sonra hemen hala bir tepki verememiş Jaehyun'un yüzüne kapıyı kapattı.

Bu da ne demekti? Tamam, sadece biraz bilgi öğrenmek için hedefe sarkmak mantıklıydı ama... Clay daha bir ya da iki gündür Doyoung'tan şüpheleniyordu ve şimdiden sevişmeye mi başlamışlardı? Daha da kötüsü Doyoung Clay'i neredeyse -sadece- bir haftadır tanıyordu!

"Tanrım..." diye mırıldandı Jaehyun tekrar. Clay'i Doyoung'tan uzaklaştırma yollarını arayarak apartmandan çıktı ve pansiyona gidene kadar da bunu düşünmeye devam etti.

...

Kapı çalındığında Jaehyun volta atmayı bırakıp tırnaklarını yemeyi kesti ve kimin geldiğini görmek için başını kapıya doğru çevirdi. Tahta kurdu dolu kapı gıcırdayarak açıldı ve Bay Tooga'nın buruşmuş kirli kıyafet topuna benzer yüzü kapı eşiğinde belirdi.

trauma + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin