chapter 16

1.2K 178 71
                                    



   Jaehyun tetiği çektiği an boş depoyu kuru bir kurşun sesi doldurdu. Doyoung silah sesiyle gözlerini kapayıp iyice kasılırken Clay de gözlerini kapamış olacakları bekliyordu.

Elbette, hiçbir şey olmadı.

Doyoung'u vuracak değildi ya! Silah boştu, buraya gelirken içindeki bütün kurşunları çıkarmıştı. Yüzünü sahte bir şaşkınlık ifadesi kaplarken Claude'nin zamanının geldiğini anlaması için dua ediyordu.  "Ne?" diye homurdandı sinirli bir şekilde ne olduğunu anlamış etkisi katmak için.

Doyoung ve Clay de en az Jaehyun kadar şaşkın bir ifadeyle olanları anlamaya çalışıyordu. Jaehyun silahı kurcalarmış gibi yapmaya devam ederken depoda bir alkış sesi duyuldu. Jaehyun birini beklemiyormuş gibi hemen arkasını döndü. Tanrı dualarını kabul etmiş olmalıydı, Claude elinde kurşunları sallaya sallaya sahneye yaklaşıyordu.

Claude "Bunları mı arıyordun Jae?" diye sorarken yüzünde büyük bir gülümsemeyle kurşunları gösterdi.

Jaehyun onun gerçek ismini kullanmamanın daha akıllıca olacağını düşünüp  "Alex..." diye fısıldadı. Claude kurşunları cebine atarken kendi silahını kaldırdı ve Jaehyun'a doğrulttu. O sırada "Sen o soygunu yapan adamsın." dedi Clay nirvanaya ulaşmış bir edayla, yine de kafasının iyice karıştığı yüzünden okunuyordu.

"Jae'nin egosuna aldırma, o kadar işi yalnız yapacak değil ya." diye cevapladı Claude, sonra da Doyoung'a dönüp "Bu elemanın işi ne?" diye sordu.

"Tesadüfen getirdim ama Clay onun ortağım olduğunu düşünüyormuş." dedi Jaehyun, Doyoung'a bakmadan, ellerini teslim olduğunu gösterir gibi havaya kaldırmıştı.

Clay, Claude'a dönüp "Madem onun ortağısın neden ona silah tutuyorsun?" diye söylendi.

Claude Jaehyun'un bile tüylerini ürperten bir kahkaha attı, kendini rolüne fazla kaptırmıştı anlaşılan. Jaehyun'a yaklaşıp silahın ucuyla çenesini okşarken "Çünkü..." diye mırıldandı. "Şu ana kadar rol yapmam gerekiyordu."

Jaehyun şaşırmış gibi derin bir nefes alırken  "Ne?" diye fısıldadı.

Claude güldü. "Bu zamana kadar bana güvenmeni sağlamaya çalışıyordum. Çünkü ancak senin yanında çalışırsam her şeyi öğrenebilirdim. Ama artık bitti, kanun namına seni tutukluyorum."

Jaehyun tutuklanmak lafını duyduğu an dirseğini Claude'nin güzel yüzüne geçirdi ve çıkışa doğru koşmaya başladı. Claude arkasından birkaç el ateş etse de onu vuramadı ve kaçmasına izin verdi. Jaehyun arabasına binip depodan uzaklaşırken Claude'u Clay'in yanında bırakmakla hata yapıp yapmadığını düşünüyordu...

...

"Kabul et çok iyi oynadım." diye mırladı Claude Jaehyun'un ipeksi saçlarıyla oynamaya başlarken. Jaehyun içindeki, saçlarını Claude'nin elinden kurtarma arzusunu bastırıp "Böbürlenmeyi kes Claude!!" diye tısladı ve  "Bana ben gittikten sonra ne olduğunu anlat." dedi.

"Onları çözdüm, zaten şu pısırık eleman bayılmak üzereydi, o yüzden onu evine götürmek zorunda kaldık. Sonra Clay'le bir yere oturup biraz konuştuk ve voila! Ortak olduk."

"Ne konuştunuz?" diye sordu Jaehyun şaşırmış bir halde. Claude'nin Clay'le ortak olması bayağı işine yarayacaktı doğrusu. Böylece Clay'in düşündükleri hakkında bilgi edinebilirdi. Jaehyun, Claude'nin elinin saçlarından boynuna, oradan da tişörtüne kayıp tişörtünden içeri girmesini izledi.

"Bence konuyu değiştirmeye çalışıyorsun." Tamam, Claude olayı anlamıştı. Jaehyun yatağa geçmeden -ki koltuk da şu an ona oldukça olası bir yermiş gibi geliyordu- önce olabildiğince zaman kazanmaya çalışıyordu. "Ne konusu?" diye sordu Jaehyun anlamamazlıktan gelerek.

trauma + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin