Küllük - Kozalak 2

116 79 9
                                    

Böyle olmamalıydı...

KOZALAK 2

🌟

Ayağımın ucundaki taşa vurup hızla ileri sürüklenişini izledim. İki adım atıp başka taşa vurdum. Sonra başkasına. Ormanda boş boş gezmekten başka bir şey yapmıyordum.

İnsan içine karışasım yoktu. Ekim'e bile katlanamıyordum. Beni ayakta tutan tek şey cebimde şişkinlik yapan kozalaktı. Son parçasını hala koparmamıştım. Ekim'le konuşmamızın üzerinden pek zaman geçmemişti ama parçanın içimde taşıdığım hissi hâlâ duruyordu.

Başımı kaldırıp etrafıma göz gezdirdim. Biraz ötemdeki açıklıkta bir kadın, kule şeklini almış bir şeyleri yıkmaya çalışıyordu. Kaşlarımı çatıp biraz daha yaklaştım kadına. Yıkmaya çalıştığı şey bir hayal kulesiydi. Hayal kulelerini herkes bilirdi. Herkesin bir kulesi vardı. Benim bile...

Bu kadın neden kuleye zarar veriyordu? Onu durdurma dürtüsüyle hızlı adımlarla yaklaştım yanına. O sırada kuleden düşen bir parça süreklenip ayağıma çarptım. Uzanıp elime aldım ve üzerinde yazan hayali okudum. " Denize dokunmak, koklamak. " Gülümsedim. Bu muydu hayal? Parçayı bırakmadan kadının yanına yaklaştım.

" Hey! " diye, seslendim. " Ne yapıyorsunuz? "

Usulca bana dönen kadın gülümseyerek yüzüme baktı. " Bana mı seslendiniz? "

Genç kadın, çok güzeldi. Mavi dizinde biten bir elbise vardı üzerinde. Sarı saçlarını bir taçla süslemişti. Yüzü ışıl ışıldı. Siyahın en koyusu gözleri ben yaşıyorum dercesine bakıyordu.

" Siz kimsin? " diye, sordum.

" Hayal Perisi, efendim. " dedi, başını eğip selam verdi.

" Ne? " dedim, yüksek sesle. Şaşkınlığımı gizleyememiştim. " Peki neden kuleyi yıktınız? Kalbinden kopardığı parça samimi değil miydi? "

Gülümseyerek başını iki yana salladı. " Aksine. Çok az insanda böylesine içten bir istek gördüm. "

" O zaman neden hayallerini gerçekleştirmediniz? "

" Doğru zaman daha gelmedi. "

" Anlamadım. " dedim, sorarcasına.

" Her hayalin bir zamanı vardır ve bu kulenin gerçekleşmesi için zaman gelmedi. "

" İlla yıkmanız mı gerekiyordu? "

" Evet. " dedi, başını sallayarak. " Kural budur. Eğer hayallerini hak edecek kadar güçlüyse yeniden yapacaktır zaten. "

Biraz ürkütmüştü beni söyledikleri. Elim cebimdeki kozalağa gitti. Benim hayallerimide mi yıkacaktı? Yıkarsa yeniden nasıl yapardım? Gücüm, inancım, umudum var mıydı? Cevaplarından korkutuğum sorular beynime hücum ettiğinde bir adım geri gittim.

" Deniz'e dokunmak hayalini gerçekleştirmek sizin için ne kadar zor olabilirdi ki? " diye, sordum inanamaz gibi.

Gülümsedi. " Zor değil. Sadece hayaline gitmesi gereken yol belki başkadır. "

Küllük | Kısa HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin