•2•

93 15 0
                                    

Karanlığın içine çekildiğimi hissettim. Sonra birden durdum ve bir anımın daha içine gireceğimi farkettim.

"Jileo Gullean!"

"Hufflepuff!"

O bir Bulanık'tı. Ondan nefret ediyordum çünkü hep mutluydu. Seviliyordu ve ailesi ne olursa olsun arkandayız mesajı veriyordu. Bunu ona çok uzak olan ben bile anlamıştım.

Ama bu anım onun ile ilgili değil görünüşe bakılırsa. Bu anım Slytherin olmam ile ilgili.

O Gullean seçilmesinden önce ben seçilmiştim. Binam söylendiğinde herkes bana bakışlarıyla işkence etmişlerdi. Hepsi teker, teker. Sanki ben birisini öldürmüşüm gibi. Sanki ben bir canavarmışım gibi. Sanki ben sevgiye muhtaç bir çocuk değil de bir psikopatmışım gibi.

Onlar beni katil yaptılar. Onlar insan öldürdüler biz sadece kuklaydık. Ve bu kuklaların istediği tek şey saygıydı. Önceden sevgiydi ama hiçbir zaman sevilmeyeceklerini zor yoldan öğreniyordun.

Bu yüzden insanlar öldü. Ölüm Yiyenler ikiye ayrılıyordu. Acıları içinde bir canavar olarak büyüyen ve pohpohlanıp Ölüm yiyen olanlar olarak.

Ben canavar grubundaydım. Hiçbir zaman ağlamayan dimdik ayakta bir kukla.

Aslında Azkabanda'yken mutluydum. Hep bunları hakettiğimi düşünmüştüm ama bazen neredeyse hiç olmayan mutlu anılarımın gittiğini hissetmek berbattı.  Delirsem de kendime bunları hakettiğimi söylerdim ve dayanmaya çalışırdım.

Bazen başarırdım bu şanslı olduğum zamanlardandı. Şans kapıma uğrayan bir şey hiç değildi ve olmayacaktı da.

Bu yüzden ilk öldürdüğüm kişilerden birisi o çocuktu. Jileo Gullean. Onu öldürdüğümde sanki daha iyiydim içimde bir şeyler oluştu sanki parçalanmıl çocukluğumdan bir şey doğuyordu.

Bir canavar. Canavar olmak beni daha mutlu ediyordu. O nefret bakışlarını hak ediyordum ama bu bende hissiz bir kahkahaya neden oluyordu. Yine de ben mutluydum. Ya da etrafımdakilerin düşüncelerine yenilmiş onları haklı çıkarmış bir kaybedendim.

Hala kim olduğumu bilmiyorum. Umarım bir gün öğrenebilirim.

İçimdeki karanlıkWhere stories live. Discover now