BÖLÜM - 2

57 14 11
                                    

Herkese merhaba umarım keyif alarak okuduğunuz bir bölüm olur 💜
-

Aradan 1 hafta geçmişti şuan koştur koştur evden çıkmış durağa doğru gidiyordum.

Geç kalmıştım. Yine.

Son anda bindiğim dolmuşta ölmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu nedir abi ya içeri de 1 gram atmosfer kalmadı fotosentez yapacağız artık! Daha yolcu alıyor Allahım, her gün çekmek zorunda mıyım bu eziyeti? Bu ekşi peynir kokusu nereden geliyor yaa, o nasıl koltuk altı teridir, duş mu aldın terinle be abi?

İç sesimle olan hangimiz daha önce bu ada hayatına veda edeceğiz diye tartışırken nihayet ineceğim durağa gelmiştim.

Yolcu çok olunca her durak da in bin oldu tabi saat 08:37 olmuştu bile. Salak Hilal geç kaldın kaldır kıymetlini de koş tabana kuvvet kızım.

Sabahın ayazından mıdır yoksa kıl Necmi korkusuna mıdır bilmem yanaklarımın ısındığını hissediyordum. Bir taraflarımda ki ter beni unutma der gibi akıyordu.

İlk 2 derse girememiştim zaten. Birazdan okul bitecek diye geriye kalan derslere de odaklanmıyordum. Böyle de kral kızım işte. Pire için yorgan yakarım ben.

Okul her zaman ki gibi sıkıcı ilerliyordu bunun yanı sıra dersin kimya olması da cabasıydı tabi. Ulan işsizler ne diye ortalığı karıştırıp elementleri buldunuz ki diye kendi kendime hayıflanıyorum. Neyse ki son dersti de bu işkence bitecekti. Yanımda oturan Ayça boku telefona gömülmüş yine birilerini stalk yapıp kendine yeni dedikodu arıyordu. Bu sefer önümde oturan Ali'nin böğrüne bir parmak attım. Evet bunu genel de yaparım. 

Ali'nin tiki vardı böğründen parmaklanmaya. Oturduğu yerden sıçramasıyla "ananıskm" demesi bir oldu. Hoca ters ters Ali'ye bakıp tekrar tahtaya döndü. Bu hocalar da hiçbir şeyi kaçırmıyordu vesselâm. Ama umursamıyorlardı neyseki. Tekrar Ali'ye odaklandım.

"Höst ayı anamı karıştırma keserim pipini, sıkıldım ben" diye karşılık verdim.
Ali baygın bakışlarıyla;

"Ne yapmamı istersiniz prenses hazretleri" diye laf attı.

"Eğlendir beni köle" diyerek güldüm.

Gözlerini devirerek "Dersi dinle Nevra" deyip önüne döndü. Köpeğe bak sen kıçımın kenarı!

"Bir daha annemlerin gününden arta kalan kısırları getirmeyeceğim sana aç köpek." dedim. Ama bu tehdit pek Ali'nin kıçının kenarında olmadı.

Yan sıram da ki Ebubekir'e dönerek kaş göz işareti yaptım oda aynı işareti bana yaptı. Tekrar kaş göz işareti yaptım sonra saati gösterdim, "Salak mısın olum ne kaş göz yapıyorsun kaç dakika kaldı zilin çalmasına" dedim.

Ebubekir zilin çalmasını dakikası saniyesine bilirdi 10'dan geriye doğru saymaya başladıysa zilin çalmasına saniyeler kalmıştır. Nasıl yapıyor hiç anlamıyorduk şerefsizi. Sınıfta özel yetenekli insanlar var ama nerde devlet nerde millet! Neyse içimdeki coşkuyu susturup tekrar Ebubekir'e bakıyorum.

"13 dakika 20 saniye var".

"Eyvallah koçum".

Evet ölmemek için 13 dakika daha dayanmalıydım. Sayılı dakika çabuk geçer derler, böyle de denmemiş olabilir ama ben dedim artık ve oldu. Ehehehe

Nihayet çalan zilin ardından eşyalarımı çantaya tıkıştırıp bizimkilere yavru köpek bakışları atmaya başlamıştım.

"Ne var siz de benimle gelseniz ölür müsünüz sanki"

YERYÜZÜNÜN YANAĞINDAKİ SİYAH BENWhere stories live. Discover now