▶four◀

70 9 35
                                    

Jaemin: Jeno bugün resim öğretmeni geldi

Jaemin: En sevdiğiniz resimleri yarın okula getirmemizi istedi

Jaemin: Sergiye verecekmiş.

Jaemin: Jeno??

(İletildi 17:30)

Jeno iki gündür okula gelmiyordu. Büyükannesi'nin hastaneye kaldırılışından beri gelmiyordu.

Onu merak ediyordum. Hem de çok. Bunun için evden hızla çıkıp Jeno'nun evine gitmiştim. 

Evde ışıkları yanmıyordu ama denemekten zarar gelmezdi. Değil mi?

Elim titriye titriye zile bastım. Açmamıştı. Bir tane daha bastım. Gene açmamıştı.

Garizekalı ışıklar yanmıyorsa evde yoktur tabii.

Tam arkamı dönerken Jeno kapıyı açmıştı.

"Jeno?" diyerek onu süzdüm. Gözleri kızarmıştı. Gözlerinin altı hafif morlaşmıştı. Bu ağladığının kanıtıydı.

Tam yeniden bir şey diyecektim ki Jeno hızla bana sarılmıştı ağlıyarak.

Bu çok kötüydü. Dokunduğunda bile ağlıyacaktı. 

"Jeno? İyi misin? Bana anlatmak ister misin?" dedim. İçeri girmemi söylemiştı kısık sesle. Sesi o kadar boğuk geliyordu ki.

Koltuğa oturmuştuk. Jeno hiç bir şey demiyordu. 

Burada sözü sen başlatmalısın Jeno!

Ama gene ben başlatmıştım.

"Büyükannen hakkında bir şey söylemiştin." dedim yutkundum. Cümlenin devamını getirecekken konuştu.

"Öldü o." kafasını eğdi. Ağlamamak için dudağını ısırmıştı.

Diyecek bir şey bulamıyordum.

"Sarılmak ister misin?" Jeno hızla sarılmıştı bana. Göz yaşları durmuyordu. 

"Ağlamanın rahatlatıcı olduğunu biliyorum Jeno. Ama bu gözler ağlamanın yeterli olduğunu gösteriyor." 

"Ama durduramıyorum! Onun öldüğüne inanmak istemiyorum..."

Hızla ona sarıldım. "Tamam, tamam. Ben buradayım."

Jeno ise hıçkırıklara boğuldu.

Tootsie Roll! ⩥ NominWhere stories live. Discover now