▶five◀

56 8 3
                                    

"Ben de bir şey mi var?" diye sordu Lucas.

"Tam tersi güzelim," dedi Yuta "Senin beynin yok."

"2008 esprilerine devam ha?" diyerek homurdandım. 

"Kes çeneni," Bana da tısladı Yuta.

"Hem sen neden böyle bir şey sordun ki?"

"Durmadan Jungwoo bana bakıp duruyor da." deyince Yuta kahkaha attı.

"Gerizekalı buna biz dikizlemek diyoruz. Yazık yakalanmış bir de." diyerek ben de kahkaha patlattım.

"LAAAAAAAAAAAN!" Diyerek hızla Mark masaya oturdu. "JEAMİN SENİN HAKKINDA DEDİKODULAR VAR LAN!"

"Aa, öyle mi?" pek de meraklandığım söylenemezdi.

"Sadece sen değil: Jeno ile de ilgili bu." deyince istemsizce hızla onun yüzüne baktım. Bu konulara merakım yoktu ama sadece Jeno ve Jeno. 

Mark ise Jeno'u bilerek söylemişti pislik. İstediğini de elde etmişti. Beni meraklandırmayı başarmıştı.

Mark'ın yüzünde bir sırıtış kapladı. "Dün sen Jeno'nun evine gittin ya..."

"Eee?"

"Direkt kapıda sana sarılması büyük olay yaratmış karşim."

Benim bir şey dememe gerek kalmadan Yuta konuştu. "Okul da ne boşmuş anasını satayım."

Başımı evet dermiş gibi salladım. "Aynen de öyle. İnsanlardan nefret ediyorum. Bu çocuk büyükannesi kaybetmiş. Ben de bir insan olarak onu merak ettim--"

"Tamam lan. Motora bağlama sen de. Neler olduğunu biz de biliyoruz." dedi Yuta.

Derin bir nefes alıp verdim. "Sadece... O bu kadar üzgünken... İnsanların böyle davranması iğrenç."

"Haklısın ama patates çuvalı değil ki bu ağzını büzesin. İnsanların yaptıkları iğrenç doğru ama bu dünyada da böylelerine ihtiyaç var, maalesef." diyerek sırtımı sıvazladı Yuta.

"Kötü insanların dünyanın nasıl ihtiyacı olabilir ki, anlamadım." dedi Lucas.

"Hiç İncil mincil okumadın mı dinsiz. Sana mı anlatacağız burada." diyerek de kızdı Mark. Ve bana döndü. "Bak, ben aslında bunu göstermemeliydim. Haklısın." 

"Önemli değil, Mark. Sana kızgın değilim." diyerek ona sarıldım. Mark da bana sarılmıştı.

"Şunun tipe bak ya. Yerim." diyerek yanaklarımı sıktı. "Canını hiç böyle şeylere sıkma tamam mı, hem onun harika arkadaşları var." dedi Mark. Arkadaşları derken gözleri parlamıştı. (Kesinlikle arkadaşlar derken aklına Haechan gelmemişti.)

"Ama ben ne yapacağımı biliyorum lan." dedim bir hışımla kalktım masadan.

"Lan yavaş kahvem dökülüyordu," diye azarladı Lucas beni.

"Ben eve gidiyorum bir."

"Gerizekalı nereye 10 dakika sonra öğle molası bitiyor." dedi Mark ama ben takmadım. Sadece aklımdaki şey eve gitmekti.

Tootsie Roll! ⩥ NominWhere stories live. Discover now