01 okulun ilk günü

3.9K 120 29
                                    

"Herkese merhaba. Ben Korece öğretmeniniz Çağlar Kaya. Bu sene Korece derslerinize bir aksilik çıkmazsa ben gireceğim. Zaten ilk seneniz Korece öğrenme ile geçeceği için sizinle çok görüşeceğiz. Çok genç göründüğümü biliyorum. Muhtemelen aranızda yaşımı soranlar olacak. Ben 23 yaşındayım gençler. Bir üniversite öğretmeni nasıl 23 yaşında olur, sorularınıza cevabım çok çalışkan biriyimdir olur. Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün gelmiş geçmiş en yüksek puanlarını alarak geçen sene buradan mezun oldum. Hocalarım burada öğretim üyesi olmamı istediler, ben de kıramadım. Şimdi de karşınızdayım işte. Genç olduğum için size bir ayrıcalık yapacağımı sanmayın, bunu en başından kararlaştıralım. Kesinlikle kopya çektirtmem. Yazılılarınızda en ufak bir hata göreyim, hemen çizerim o soruyu. Hiç acımam, gözünüzün yaşına bakmam. Hakkettiğiniz ne ise onu veririm. Kısacası bu sene derslerinize çalışmaya bakın. Yoksa en kolay senenizde sınıfta kalırsınız."

Benimle birlikte diğer 9 öğrenci Çağlar hocaya şaşkınlıkla bakıyordu. Kimse sesini çıkaramıyordu, ben de dahil.

"Sorunuz var mı?"

Hoca zaten soracağımız tüm soruları biz sormadan cevaplamıştı. Nasıl bir hoca bu ya? Bir de "Sorunuz var mı?" diyor.

"Güzel. Kalkın sırayla kendinizi tanıtın o zaman."

Çağlar Hoca benim olduğum sıraya doğru bakınca ilk benim başlayacağımı anladım. Heyecanlanarak kalktım ve yutkundum. "Merhaba. B-ben... Ben... Şey- E-Ekin." Çağlar Hoca gözlerini devirdi ve önünde durduğu öğretmen masasına yaslanıp kollarını bağdaş yaptı. "Bu seneye bitirir misin?" Tek kaşını kaldırmış bana imalı imalı bakarken en güzel (!) huyum olan her şeye hemencecik sinirlenme huyum devreye girdi ve birden güven patlaması yaşayıp taramalı tüfek gibi konuştum. "Ben Ekin Özkan. 20 yaşındayım. 2 kere sınava girdim. Çünkü ilkinde burayı tutturamadım. Ankaralıyım. Büyük bir Kore fanıyım ayrıca. O yüzden burada okumak istedim. Teşekkürler." Yerime hemen oturduğumda Çağlar hocanın tepkisini merak edip ona baktım. Sırıtıyordu. "Çocukça. Ama beğendim." deyip diğer öğrenciye geçti.

Çocukça, ha? Ben sana çocukçayı gösteririm çok bilmiş bey. İlk sınavdan 100 almazsam benim adım da Ekin değil!

"Merhaba ben Efe Yılmaz. Ben de 2 kere girdim sınava. O yüzden 20 yaşındayım. Aslında Hukuk okumak istiyordum ama puanım iki sınavda da yetmedi. Ben de en son burayı yazdım. Ama pişman da olmadım burası güzel kız kaynıyor." Herkes gülüşürken ben gülmedim. Buraya okumaya gelmiştik biz bu neydi şimdi? Salak çocuk. Dönüp suratına baktım, nasıl biri acaba diye düşünerek. O sırada fark ettim ki bahsettiği "güzel kızlar" listesine giriyordum. Bana sırıtarak bakıyordu ya resmen!

Yanaklarımın kızardığını fark edince hemen önüme döndüm. Sonra da hala bakıyor mu diye çaktırmadan bakmaya çalıştım. Bayağı çaktırmıştım ama evet, bakıyordu. İyice kafayı gömdüm. Hatta sırada bile kaydım. Yeri yarıp içine mi girsem, diye düşünürken Çağlar Hoca gürültüye dayanamamış olmalı ki elini masaya vurdu. Sonra herkes sustu. "Sana bol şans. Ama numarasını vereceğini sanmıyorum. Buraya cidden okumak için gelen öğrencilerden, her iddiasına varım." Ya oha! Resmen benim hakkımda konuşuyorlardı. Huhu! Ben buradayım, farkındasınız, değil mi?

"Ben alırım hocam, siz dert etmeyin." Oha resmen hocaya göz kırptı. Ya ben buraya bu tür apaçilerle uğraşayım diye gelmedim ki! Nasıl bir iğrençliktir bu. Bir de yakışıklı. Lanet olsun madem yakışıklısın niye apaçi gibi davranıyorsun? Kullansana beynini!

"Kız şu an seni beğenmedi, haberin yok. Acilen bir davranış değişikliği gerek. Evet, sıradaki. Sen kalk bakalım." Lafı sokup, konu değişikliğine başvuran Çağlar hocaya baktım. Mal mı bu adam pardon da? Resmen bir kaç adım uzaklıkta olan biri hakkında saçma salak konuşuyordu ya! Allah'ım! Neydi günahım ya? Kore Dili ve Edebiyatı okuma hayali ile geldim buraya yaşadıklarıma bak! Bu hocayla, bu sınıfla, bu tür şeylere dayanamayan kişiliğimle nasıl hayalimi gerçekleştireceğim acaba?

My Korean Teacher ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin